CHP'nin ‘krizden ancak biz çıkarırız’ iddiası

TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral dün törenle CHP'ye katıldı. CHP'nin değişik sivil toplum kesim temsilcilerini bünyesine alma atağı devam ediyor.

Bugün de eski İstanbul Sanayi Odası Başkanı Memduh Hacıoğlu CHP'ye katılacak. CHP Lideri Deniz Baykal'ın verdiği bilgiye göre bu tür katılımlar devam edecek...

CHP'nin değişik toplum kesimlerinin katılımını sağlama girişiminin bilinçli bir atak olduğunu görüyoruz. CHP'nin seçim öncesinde sloganlarından birinin, ‘‘Türkiye'yi krizden ancak tüm kesimleri uzlaştırarak, yani biz çıkarabiliriz’’ olacağını tahmin ediyoruz. Bu katılımlar da, bu iddianın bir gereği gibi gözüküyor.

CHP lideri Deniz Baykal dün CNN Türk'te yayınlanan ‘‘E Takımı’’ programında bu bilinçli kampanyanın ipuçlarını verdi. Baykal ekonomiyle ilgili sorularımızin sonunda hep, ‘‘Artık siyaset ekonominin önüne geçti. Eğer 4 Kasım'da tek başına iktidar olursak bütün birikmiş sorunları çözeriz. Derviş başta olmak üzere bunun için ekibimiz de hazır’’ mesajını vermeye özen gösterdi.

Zaten şunu da açık açık söyledi: ‘‘Artık bu seçimde seçmenler ille de kendi partime oy vereyim dememeli. Sıkıntı yaratmayacak tek başına iktidarı, yani bizi desteklemeli.’’

Piyasalarda Kemal Derviş'in katılımına rağmen, CHP'nin piyasa ekonomisiyle barışık bir politika uygulayacağı konusunda, hala kaygılar bulunuyor. Bu kaygıları ilettiğimizde kendisi de ‘‘Bu kaygıların bulunduğuna katılıyorum ama bu kaygıların haklı olmadığını biliyorum’’ dedi.

CHP'nin özellikle de CHP Lideri Deniz Baykal'ın bu konuda kendisini daha fazla anlatma ihtiyacı bulunduğu açık. Baykal, 1989 yılından beri hem devletçilik, hem piyasa ekonomisi konusunda çağdaş avrupa ülkelerindeki sosyal demokrat parti politikalarını benimsediğini söylüyor. Gerçekten de, belgelerden de bu gözüküyor ama yine de CHP devletçi olarak algılanıyor. Piyasalarda Derviş'in katılımı sonunda CHP'nin piyasa ekonomisiyle barışma yoluna girdiği yolunda bir izlenim var. Baykal da bu algılamanın farkında ve önümüzdeki dönemde, sanıyoruz, bu imajını değiştirmeye çalışacak.

KURAL KOYAN DEVLET

Baykal
devletçiliği ‘‘kural koyan’’ anlamında yeniden tanımlıyor ve gerçek piyasa ekonomisini ancak kendilerinin uygulayacağını savunuyor. Baykal üzerine basa basa ‘‘Devlet ihale vermez’’ diyor, BDDK dahil tüm bağımsız kurumları savunuyor.

Baykal'ın sosyal problemler konusunda da eskisine kıyasla çok daha piyasaya yakın bir söylem içinde olduğunu gördük. Örneğin işçilerin ne zaman rahatlayacağı sorulduğunda ‘‘biraz daha sıkıntı çekilecek’’ dedi ve programın mutlaka uygulanacağını, faiz harcamalarının azaltılacağını,gelir dağılımının enflasyon indirilerek sağlanacağını söyledi. Beykoz Paşabahçe Cam Fabrikasında çözümün kendilerinin de araya girmesiyle bulunduğunun altını çizerek, tarafların tatmin edildiği bu olayı, ‘‘Krizden ancak sosyal kesimleri uzlaştırarak CHP'yle çıkalacağı’’ savı için bir örnek olarak gösterdi.

Baykal, tek başına iktidara geldiklerinde ‘‘ekonominin Derviş'in koordinasyonunda yürüyeceğinin’’ özellikle altını çizdi. Piyasalara güven vermek açısından bu mesajın çok önemli olduğunu sanıyorum.

Derviş'in ise dünkü programda özellikle geride durmayı seçtiğini, partinin diğer iki ekonomi kurmayı Mustafa Özyürek ve Algan Hacaloğlu'ya söz verilmesi için çaba sarfettiğini, yani ekibi omuzlama eğiliminde olduğunu gözledik. Derviş'in CHP'nin daha önce piyasa ekonomisinin ve devletin çağdaş, etkin bir devlet olmasının altıni çizdiğini, bütün bunları okuyarak CHP'ye katıldığını söylemesi de ilginçti.

Kısacası; CHP, AKP'ye karşı tek başına iktidara gelmek istiyor. Bakalım ne olacak..
Yazarın Tüm Yazıları