Kafa karışıklığı mı yoksa hinoğlu hinlik mi?

ÖNCE bugünkü, daha da önemlisi bundan sonraki durumu enine boyuna değerlendirmekte yarar var.

Hiç kuşku duyulmamalı ki, Amerika Irak işini bitirir bitirmez bölgede kendisine tehlike olarak gördüğü öteki rejimleri ortadan kaldırmaya yönelecek.

İlk hedef Yaser Arafat'tır.

Amerika, Ortadoğu kaynaklı terörün tek sorumlusu olarak Arafat'ı görüyor ve Filistin Lideri'nin ortadan kardırılması gerektiğine inanıyor.

Bush, bunu zaman zaman yaptığı açıklamalarda sürekli yineliyor.

Amerika, Arafat'ın Filistin'in başında kaldığı sürece İsrail-Filistin barışının gerçekleşemeyeceğine inanıyor.

O nedenle Washington'a göre Arafat kesin olarak yok edilmeli, İsrail'in başına bela olan Filistin toplumu dağıtılmalı.

Ancak şu bilinmeli ki, Amerika'nın silah zoruyla kurmayı düşlediği bu dayatma düzen ile bölgede barışın gerçekleşmesi mümkün olamaz.

Şaşılacak olan Washington'ın, topraklarından sökülüp atılarak oraya buraya sürülecek Filistinlilerin daha keskin birer terörist olarak döneceğini görememesi.

* * *

Amerika'nın öteki hedefleri ise bugünden ilan ettiği Suriye ile İran.

Her iki ülke de Irak'tan sonra sıranın kendilerine geleceğini biliyorlar.

Olayları izleyen herkes bölgede olacakları kolaylıkla görebilir.

Ama garip olan Ankara'daki hükümetin bunları görememesi.

Ya da görmezden gelip de bilinçli olarak ince ve sinsi bir politika yürütmesi...

Biraz aklı, mantığı olan insanların bir türlü anlayamadığı bu gariplikleri irdelemeye çalışalım.

AKP hükümeti, inanılmaz zikzaklı politikalarla Amerika ile olan ilişkileri içinden çıkılmaz hale soktu.

Powell'ın gelişiyle bu ilişkilere bir düzelme eğilimi kazandırıldı.

Hatta hükümet Amerika'nın daha önceki isteklerine olumlu bakmadığı halde birden aşka gelerek 3 Iraklı diplomatı sınırdışı etme kararı alıverdi.

Bu gelişmeler Amerika ile Türkiye arasında yaşanan güven bunalımından endişe duyanları bir hayli rahatlattı.

* * *

Ama hükümet durup dururken İran ve Suriye ile bir yakınlaşma atağı başlattı.

Irak'tan sonra hedef olarak seçilen bu iki ülkeyle böyle bir ilişkinin başlatılması Washington'da kafaları yeniden karıştıracak.

‘‘Türkiye ne yapmak istiyor?’’ sorularına yanıtlar aranacak.

Tıpkı bizim aradığımız gibi.

Acaba Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmayacağına dair Amerika'nın verdiği garantiler Ankara'yı tatmin etmedi mi?

Bunun için Kürt devletine karşı Suriye ve İran'la güç birliği kurulmaya kalkılıyorsa bu Amerika'ya karşı bir güvensizlik ilanı anlamına gelmez mi?

Eğer durum bu noktadaysa o zaman neden ‘‘Amerika'yla Kuzey Irak konusunda tam bir görüş birliği içindeyiz’’ açıklamaları yapıldı?

Yoksa hükümet daha önceki tutarsız, çelişkilerle dolu politikalarını mı sürdürüyor hálá?

Ya da pek çok insanın, bu arada Amerikalıların da kafasında beliren ‘‘Acaba AKP Türkiye'yi Batı'dan koparmak, Ortadoğu'ya sürüklemek mi istiyor?’’ kuşkuları gerçek mi?

Ben bu hükümetin ne yapmak istediğini anlayamıyorum. Konuştuğum pek çok politikacı, dış politika uzmanı, siyaset bilimcisi de anlamıyor.

Allah sonumuzu hayretsin.
Yazarın Tüm Yazıları