Şer ekseni Türkiye için ne anlama geliyor?

ABD Başkanı George Bush'un, İran, Irak ve Kuzey Kore'yi, önümüzdeki dönemin tehdit değerlendirmesinin başına yerleştirmesi ile bizim gündemimizi kaplayan ‘‘Türklüğe hakaretin bedeli’’ tartışmaları arasındaki sıkı ilişkiyi kavramadan, ulusal çıkarlara en uygun kararları almak mümkün değil.

‘‘İkisi arasında ne ilişki var?’’ diyeceksiniz.

Washington'un Irak ve İran'ı hedef tahtasına yerleştirmesi, Türkiye'yi siyasi, toplumsal ve ekonomik açıdan olduğu kadar güvenlik açısından da yakından ilgilendiriyor.

Avrupa hedefini ıskalayan Türkiye'nin geleceğini, Washington'un biçtiği rollerin belirlemesi kaçınılmaz.

Soğuk Savaş döneminin yeşil kuşak projelerinin biraz değişime uğraması sonucu ortaya çıkacak yeni bir yaklaşımla, Türkiye'ye ‘‘Avrupa ile iyi ilişkiler içinde ılımlı Müslüman ülke’’ rolünün uygun görülmesi küçük bir olasılık değil.

İran-Irak eksenine karşı, Türkiye- ABD-İsrail ekseni.

Bu rol, Türkiye'nin hedeflerine, toplumsal projelerine uygun mudur?

* * *

11 Eylül öncesi, Amerikan Kongresi Bush Yönetimi'nin Savunma Kalkanı projesine karşı çıkıyor, Pentagon'un silah alım planları askıya alınıyordu. Artık her şey değişti.

Amerika, ‘‘savaş’’ta olduğuna inanıyor. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra düşmanını kaybetmenin şaşkınlığını on yıl yaşayan Amerika, düşmanını bulmanın dinamizmine yeniden kavuşuyor.

İlk işareti savunma bütçesi veriyor. Başkan Bush, bugün savunma bütçesini Kongre'ye iletecek. Geçen yıla oranla Pentagon'un silah alımı için yüzde 12'lik bir artışla 48 milyar dolar istiyor Bush. Uzmanlara göre, Reagan Yönetimi'nden bu yana ilk kez bu kadar büyük bir artış var savunma bütçesinde.

Savunma Bakanı Rumsfeld'in, ‘‘Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra 10 yıllık tatil sona erdi. Artık silah alımı başlıyor’’ sözleri de önümüzdeki döneme ilişkin ip uçları taşıyor.

Amerika'nın savunma harcamaları için musluğu açması, bütün dünyada savunma harcamalarının artması anlamına geliyor.

ABD'nin NATO çerçevesindeki bölgesel yükünü azaltacak olan Avrupa ordusu ile başlayacak gibi görünüyor harcama furyası. Sol parti yönetimleri altında yıllardır savunma için para harcamak istemeyen Avrupa para harcayacak. Harcadıkça da güçlenecek.

NATO'nun geleceği ile tartışmalar, Washington'un uzun vadede örgütü maddi ve siyasi sorumlulukları ile birlikte Avrupa'ya bırakabileceği çerçevesinde yoğunlaşıyor. Zaten, Avrupa bunu taşıyacak duruma gelmezse Birliği'nin ne anlamı kalır?

Bu gelişmeler, Türkiye için Avrupa hedefinin güvenlik açısından da önem kazanacağını göstermeye yetmez mi?

* * *

TÜRKİYE, kendi coğrafyasının güvenliğini ilgilendiren oluşumun karar mekanizması içinde, doğal biçimde var olmalıdır.

Bu, aynı zamanda, Türkiye'nin her türlü ‘‘şer ekseni’’ne karşı kurulacak ittifaklarda, ‘‘tábi’’ değil, ‘‘eşit’’ müttefik olabilmesinin de ön koşuludur.

İşte bu yüzden de, Bush'un İran ve Irak'ı tehdit değerlendirmelerinin başına yerleştirmesi ile bizim demokrasi paketi tartışmalarımız arasında doğrudan, dosdoğrudan bir ilişki vardır.

BOLVADİN'İN ACISINI PAYLAŞIYORUM

DEPREMLE
yaşamaya alışmak buysa, alışamadım. Enkaz altlarından gelen sesleri, sokaklardaki çaresizliği, hastane bahçelerindeki yaralıları görmek, hep 17 Ağustos korkularını yaşatıyor bana. Depremle yaşamaya alışmak için ona hazırlıklı olmak gerekmez mi? Hazır mıyız? Hazırlandık mı hiç? Mesela siz kaç kez deprem tatbikatı yaptınız? Hangi kent, hangi mahallede yerel yönetimler, hastaneler, okullar, ulaşım birimleri eş zamanlı deprem tatbikatları yaptı? Afyon Bolvadin'lilerin acılarını ve korkularını paylaşıyor, saygıdeğer bilim adamı Aykut Barka'nın toprağa verildiği gün gelen depremin, gereken hazırlıkları yapmamız için bir uyarı olmasını diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları