Erteleme komedisine çözüm...

KÜSKÜNLER hareketi daha öncekilerin karbon kopyası yani tıpatıp aynı bir hareket olarak başladı.

Ve... Dün Ankara'dan gelen haberlere göre, başarısızlıkla bitti.

Daha öncekilerin diyoruz...

İnsan hafızası belli ki çok iyi bir süzgeç görevi de yapıyor. O nedenle pek çok insan gibi biz de önceki olayların ayrıntılarını unutmuşuz. Örneğin 1999 seçimlerini erteletmeye çalışanların da sıfatı ‘‘küskünler’’ imiş. O zaman da siyasi partilerin bazıları, özellikle şimdi ikili oynadığı ileri sürülen Saadet Partisi'nin selefi Fazilet Partisi (FP) aynı şekilde davranmış. Hem ‘‘Biz erteletmenin karşısındayız’’ demiş, hem de el altından erteletme çabalarına destek vermiş. Hatta DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, 10 Mart 1999 tarihli basın toplantısında, Fazilet Partisi'ni eleştirerek:

‘‘Kapatılan Refah Partisi bir huzursuzluk eseriydi. (...) Şimdi FP bu geleneği sürdürme eğiliminde görülüyor. Bunun belirgin kanıtı FP'nin seçimler konusunda ikili oynamaya başlamış olmasıdır. FP seçimlerin ertelenmesini hem istermiş hem de istemezmiş gibi gözükerek rejim bunalımı yaratacak birtakım pazarlıklara hazırlanıyor. (...) Ancak ok yaydan çıkmıştır. 18 Nisan seçimlerinden kaçılamaz. Bu aşamada seçimlerin ertelenmesi kaosa yol açar. Siyaseti çürütür. TBMM'nin saygınlığına ağır bir darbe olur’’ demiş.

Gerçekten ‘‘küskün’’ milletvekilleri o tarihte de ‘‘seçim yasaları düzeltilmeden seçime gitmeyelim’’ diyerek aynı gerekçeyi kullanmışlar.

Dahası... Sadece 1999 seçimlerinde değil, daha önceki 1995, 1991 ve 1987 seçimlerinde de aynı huzursuzluk aynı şekilde aday olamayan veya listedeki yerini beğenmeyen milletvekillerinden aynı gerekçelerle çıkmış:

Hepsi de memleketin selametinden ve seçimin düzgün bir şekilde yapılmasından başka hiçbir amaç gütmediklerini savunmuşlar.

Ama karşılarındaki çoğunluk -özellikle genel kamuoyu- en az onlar kadar akıllı ve daha sağdulu olduğu için amaçlarına ulaşamamışlar. Çünkü hareket içindeki siyasi ahlak zaafını herkes görmüş.

Şimdi el altından yapılan pazarlıkların bir yere varamayacağını gördükleri ve çok muhtemelen Meclis'in yeni yasama yılının başlayacağı 1 Ekim'den önce hiçbir teşebbüste bulunmayacakları bildiriliyor.

Öyle yaparlar, yapmazlar ayrı husus...

Bizi ilgilendiren artık her seçimde karşılaştığımız bu durumun Anayasa'da veya Milletvekili Seçimi Yasası'nda yapılacak bir değişiklikle ele alınıp önlenmesi nasıl mümkün olur sorusuna yanıt bulmak gerektiği... Çünkü küskün milletvekilleri şimdiye kadar beceremediklerini bir sonraki seçimde becerirlerse Türkiye gerçekten kaosa sürüklenir.

Çare belki de ‘‘TBMM'nin ancak yasa çıkararak seçimleri yenileyebileceği’’nin mevzuatımıza girmesidir. Çünkü o zaman bu tür teşebbüsleri Cumhurbaşkanı ‘‘erteleme yasasını imzalamayarak’’ engelleyebilir. Oysa şimdiki olayda olduğu gibi Meclis kararı, Cumhurbaşkanı'nın onayını gerektirmeden yürürlüğe girmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları