Van’da üç aydır beklenen yanıt

25 Temmuz 2005-22 Ekim 2005, tam üç aydır Başbakan Erdoğan kendisine yöneltilen bir soru önergesine yanıt vermiyor. içtüzüğe aykırı olarak. CHP milletvekili Mehmet Tomanbay’ın soru önergesi tutuklanan Van Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’la ilgili:

‘Rektör Yücel Aşkın’ın evine yapılan baskın sonucunda, ciddi bulgulara ulaşılmış mıdır?.. Baskın hangi suç duyurusuna dayanarak yapılmıştır?.. Suç duyurusunu yapan kimlerdir?.. Eğer, baskında ciddi adli gerekçeler bulunmazsa bu baskının laik kimliği ile tanınan Sayın Rektörü ve üniversitelerimizi yıpratma amaçlı bir siyasi uygulama olduğunu düşünür müsünüz?.. Bu baskının hukuk devletimize ve hukuk kurumlarımıza olan saygı ve güveni azaltacağını düşünüyor musunuz?..’

Bu sorulara Başbakan’dan üç aydır ses yok. Oysa, içtüzüğe göre, Başbakan en geç yirmibeş gün içinde yanıtlamak zorunda. Süre çoktan doluyor ve Van’da garip olaylar birbirini izliyor.

ATEŞ’İN GÖZLEMİ

Konuyla ilgili Van’da araştırma yapan CHP Milletvekili Yılmaz Ateş’le dün konuşurken, Ateş çarpıcı bir tespitini aktarıyor:

‘Rektör aleyhine soruşturma açılıyor, ama Van’daki Cumhuriyet Başsavcısı’nın bundan haberi yok.’

Van son yılların en önemli facialarından birine sahne oluyor. Bu facia, bir deprem, bir sel baskını, bir çığ altında kalma olayı gibi değil. Bir bütün olarak, Van’ın odak altına alınması gereken zincirleme olaylar.

Eski bir milletvekilinin oğullarının uyuşturuculuğa karıştığı gerekçesiyle göz altına alınmaları, birilerinin karakol basmaları, sonra serbest kalmaları bu faciadaki başka halkalar.

VAN BARUT FIÇISI

Van Türkiye’nin en çok göç alan, karmaşık kentlerinden biri.

Köy boşaltmalar nedeniyle, çok sayıda Kürt vatandaşımız buraya yerleşiyor. İran ve Afganistan’dan gelen göçmenler buraya yerleşiyor. Van uyuşturucu kaçakçılığının önemli yollarından biri. Ekonomik ve sosyal sorunları giderek ağırlaşan bir kent.

Böyle bir ortamda, laik kimliği bilinen bir profesör Yücel Aşkın Van’daki üniversiteye rektör olarak atanıyor. Atandığı anda durum, laik ve bilimsel merkez olması gereken üniversitelerin tam tersini gösteriyor.

Üniversitedeki cami yetmiyor, fakültelere mescitler kuruluyor. Bir bilim yuvasında zaten tek eksik mescitler!.. Rektör Aşkın bu uygulamaya son veriyor. Ve kendisine hücumlar da, bu tarihten sonra başlıyor.

Van’daki yerel basın, ne hikmetse, rektörün aleyhine çalışmakta yarışıyor. Ardından önce evine baskın, sonra da on saat sorgulama ve tutuklama.

Rektör ihale yolsuzluğu ididasıyla ve çete kurmak iddiasıyla suçlanıyor. Burada bir incelik var. İhale yolsuzluğu ile ilgili soruşturma istemini birkaç ay önce bizzat rektör istiyor. Şimdi ise, suçlu olduğu iddiası var.

Bugün gelinen noktada, herkes kendine göre, hükümeti, YÖK’ü ve yargıyı eleştiriyor. Bana göre, en haklı durumda olan YÖK ve tepkisi, Yücel Aşkın’a verdiği destek.

HÜKÜMET-YÖK ÇEKİŞMESİ

İktidara geldiğinden bu yana, hükümetle YÖK arasında anlaşmazlık var.

Toplumun kurumlarını tek tek ele geçirmeyi amaçlayan AKP, YÖK’ü ele geçiremiyor. Bundan dolayı, YÖK’e kızgın. O kadar ki, üniversitelerin bütçelerini kısıyor, kadrolarını vermiyor.

AKP aydınlarla barışık değil. Üniversitelerle hiç değil. Fakültelerde mescit kapatan bir rektöre kızıyor. YÖK ve üniversitelerle diyaloğu kopuyor.

Rektör Aşkın şimdi cezaevinde. Kendisiyle görüşen Yılmaz Ateş’e şunu söylüyor:

‘Bunların hiçbirini hak etmedim, moralim iyi, hiçbir suçum yok, vicdanım rahat.’

Ne var ki, toplumun vicdanı rahat değil, kanıyor.

Taramada otuz kişilik heyet

İ
Kİ gün önce AB ile tarama süreci fiilen başlıyor. Bilim ve eğitim alanında.

Türkiye’den bu tarama için Brüksel’e otuz kişi gidiyor. Dün Brüksel’deki AB yetkilileriyle konuşuyorum. Hayli şaşkınlar:

‘Macaristan’dan Polonya’ya, Malta’dan Çeklere kadar, tarama sürecinde her ülke buraya en çok beş kişilik heyetlerle katıldı. Anlaşılan Türkiye’nin bu görüşmeler için ayırdığı para hayli fazla, otuz kişiyi görünce çok şaşırdık.’

Otuz kişilik heyetin anlamını bilen varsa, beri gelsin.
Yazarın Tüm Yazıları