Umudumuz ev kadınları

Ev kadını televizyonu hep başköşeye koyar. Misafirin oturması gereken yere.

Haberin Devamı

Evinde ağırlamak isteyeceği dizi karakterlerini sever. Onun kahve yapmayacağı diziler reytinglerde çuvallar.
Ev kadını sektörün velinimetidir. Reytingi o belirler, mevzu ona göre seçilir. Onun sevdiği oyuncunun sırtı yere gelmez. Sevmediği ağzıyla kuş tutsa iflah olmaz.
Mesela “Bizimkiler” dizisi, arada oyuncuların ecelleriyle ölmesi dışında hiçbir olay yaşanmamasına rağmen bu sayede yıllarca sürebilmiştir.
Popüler edebiyat için de candır ev kadını. Zaten roman sanatı vaktiyle ev kadınları okusun diye icat edilmiş. İnanmazsanız Elif’e sorun.
“Aşk” efsanesinin sırrı, bir tür umutsuz ev kadını romanı olması. Umutsuzluğun pençesindeki Ella internette seksi sufiyle tanışır ve olaylar gelişir.
“Kendini bildi bileli durgun bir göl gibiydi Ella Rubinstein’in hayatı. Kırk yaşına basmak üzereydi. Nicedir tüm alışkanlıkları, ihtiyaçları ve tercihleri tekdüzeydi. Şaşmaz bir çizgiydi günlerin akışı; öylesine yeknesak, düzenli ve sıradan.”
“Gündoğumundan Önce” filminde oğlan kıza “On yıl sonrasını düşün” der: “Birkaç yıldır evlisin. Aşkınız heyecanını yitirmiş. Bir zamanlar reddettiğin adamı düşünüyorsun. İşte o adam benim.”
Ev kadını dizi seyrederken bazen mazide reddettiği adamları, kapadığı kapıları, yaşayamadığı maceraları düşünür.
Bazen de o adamları reddetmeyen, kapıları kapamayan, maceraları yaşayanların başına gelenlere bakıp haline şükreder.
Yani dizilerin ve popüler edebiyatın ev kadınına vaadi aynı: Başka hayatların içinden geçmek. Kendi dünyasının dışına turistik seyahat. Bu arada da sektörün umudu olmak.
“Umutsuz Ev Kadınları” akıllı diziydi. Bakalım yerli versiyonu da öyle olacak mı. Yarın çocuklar uyursa göreceğiz.

Haberin Devamı

Komşuda asayiş berkemal

Bakmayın siz ırkçıların Filibe’deki olaylarda “lanet olası Türkler!” falan diye bağırmasına. Bulgaristan eski Bulgaristan değil.
Sabah akşam oynayan dizilerin de etkisiyle yeşeren bir Türkiye merakı var.
Bulgar hükümeti ırkçılığa prim vermiyor. Başbakan Borisov’un Erdoğan’la muhabbeti iyi. Stilleri de benziyor: Yan yana Kasımpaşa’dan mahalle arkadaşı gibi duruyorlar.
Entel Bulgarlarsa “Ruslar geldi bizi Türklerden kurtardı” diyen ders kitaplarıyla dalga geçmekle meşgul: “Ne zaman Rus dizileri gelip bizi Türk dizilerinden kurtaracak!”

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Kitap tavsiyesi: “Ateistler İçin Din”, Alain de Botton

Yazarın Tüm Yazıları