Tütünde pis koku

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Jim Hoagland, Amerika'nın ünlü gazetesi The Washington Post'un önemli yazarlarından. Geçen günkü yazısında, Soğuk Savaş sona ererken Macaristan'da büyükelçi olan Mark Palmer'in kızgınlığını anlatmaktaydı: ‘‘Amerika ve müttefikleri, komünistleri yıkmak için 45 yıl uğraştı; onlar gidince, zaferi sahiplenmeye Malboro Kovboyu geldi yerlerine!’’ diyormuş eski büyükelçi. Birkaç hafta önce Ukrayna'ya gittiğinde, havaalanıyla kent arasındaki 25 reklam panosundan 19'unda ‘‘Amerikanvari olmak, Amerikan tütünü tüttürmekle olur!’’ yazıyormuş. Polonya'da ‘‘LM’’ markası, ‘‘Gerçek Amerikan budur!’’ diye satılmaktaymış. Kızıl Meydan'a konan ilk ilan da, ‘‘West’’ adlı bir Amerikan sigarası reklamıymış.

‘‘Toplumunu nikotinden sakınmak amacıyla yasa üstüne yasa çıkaran Amerikan yönetimi, dıştaki sigara karşıtı kampanyalardan yana kılını kıpırdatmadığı gibi, Amerikalılığı tütün markalarıyla bütünleştiren şirketlere de göz yumuyor’’ diyen Hoagland, ‘‘Bu gidişle, Clinton'dan sonraki başkanlardan biri, bu pek dürüstçe olmayan aldırmazlığımızla hasta ettiğimiz Doğu Avrupa insanlarından özür dileme turuna çıkma zorunda kalacak!’’ sözüyle bitiriyor yazısını.

Açıkça belli ki, Amerika, Amerikanlaşmaya özenen Soğuk Savaş sonrası toplumlarına Amerikan tütününü sokuşturma peşindedir.

Evet, bir yandan Amerika Birleşik Devletleri'nin bütün kapalı mekânlarında sigara yasaklanır, sigara karşıtı kampanyalarda kullanılmak üzere şirketlere yüz milyonlarca dolarlık haraç ödetilir ve fabrikaları ülke dışına kışkışlanırken, bir yandan da Virgina tütününün içte ekimi ve dışta içimi eskisinden çok daha büyük bir hırsla teşvik edilmektedir.

Amerikalı gençliği tütünden koruyup başka ülkelerin gençlerini tütüne alıştırarak.

Bencilliğin ve para uğruna başkalarının sağlığını hiçe sayışın daniskası olan bu işlerden, Hoagland'ın yazdığına göre, eski Varşova Paktı ülkeleriyle Çinli ve Hintli politikacıları da zehirleyen pis kokular çıkıyormuş.

Seçim kampanyalarına bağışlar ve bol rüşvetler yüzünden.

Önce, çelişki gibi görünebilir: Sayıları az da olsa sigara içmeyen ve içilmesine de karşı olan insanlarımız, bugünlerde, ister istemez Türk tütüncülüğünü savunmak zorundadırlar.

Aslında, pek de çelişki değil: Çünkü Türk tütüncülüğü savunulmazsa, yakında bütün toplum Amerikan tütününe alıştırılacak. Saldırı, yoğunlaşmıştır.

Tekel Genel Müdürü, ‘‘British-American Tobacco’’yla imzalanacak sözleşmeyi neredeyse ‘‘kaçınılmaz’’ saymakta: Tekel'in kendi başına yeni yatırım yapması engellendiği için, yabancıların piyasaya büsbütün egemen olmaları tehlikesine karşı Samsun ve Yeni Harman'ın isim haklarını 100 milyon dolara Amerikalılarla İngilizlere devredip Akhisar fabrikasını onların bitirmesinden medet umuyor.

Ama, asıl tehlike, yabancı şirketin kendi markalarını daha çok üretmesi ve Türk markalarında da, çeşitli karışım yollarıyla, kanser yapıcılığı yüksek olan Amerikan tütününe doğru yeni alışkanlıklar yaratması değil midir?

Kazanç uğruna, sağlığa zararlı olduğunu resmen kabul ettikleri bir ürünü başkalarına satmak için çırpınan ülkelerin insanlarından her şey beklenmez mi?













Yazarın Tüm Yazıları