Türkiye seninle utanç duyuyor!

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Gerçi ülkenin önemli birçok sorununu çözemedik ama, Sayın Mesut Yılmaz'a 24 Kasım 1996 günü Budapeşte Hilton Oteli'nin lobisinde saldırarak burnuna şiddetli bir yumruk atan Veysel Özerdem oğlumuzun yurda avdetlerini temin ettik.

Eh... Bu da bir başarıdır!

Unutmayın... Bu Veysel Özerdem ve onun takımı, alelade insanlar değildir. Onlar ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor!’’ denen yiğitlerdendir.

Kendileriyle gurur duyulmasının sebebi de ya ‘‘Benim geçmişimde 13 tane leş var’’ dedirtecek türden olaylar, ya eroin kaçakçılığından hapse düşmüşlük, yahut da Türkiye'nin gerçek aydınlarından birinin kanına girmek gibi eylemler vardır.

Yakın zamanda Mehmet Ali Ağca da Atatürk Havaalanı'nda uçaktan pişmiş kelle gibi sırıtarak inerse, hayret etmeyin. Çünkü onun ışıksız suratında bile gülümseme yaratmak için oraya gelecek olan candan tezahürat ekibi kendisine, ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor!’’ diye hitap edecektir. O da Türkiyemiz'de artık namuslu insanların, bu ulusu yüceltmek için canlarını dişlerine takarak çalışan aydınların, san'atçıların değil, uyuşturucu kaçakçılarının, rüşvetçi bürokratların, hırsız müteahhitlerin, devleti soyan sülüklerin itibar gördüğünü -üstelik birbirlerini çok iyi koruyup kolladıklarını- öğrenince, ‘‘Ne aptallık edip de yurtdışında suç işledim ve senelerimi hapishanelerde geçirdim’’ diye hayıflanacaktır.

O nedenle Veysel Özerdem'in teşrifi fevkalade isabetlidir. Yakın bir zamanda kendisini önemli bir işadamı, büyük bir müteahhit, saygın bir politikacı -en azından bir iktidar partisinin il başkanı- olarak göreceğimizden emin olarak biz de kendilerine, ‘‘Yurdumuza hoş geldiniz. Kamuoyunun adalet yerini buluyor sanması için sizi birkaç gün süreyle tutuklamak zorunda kalırsak, lütfen bizi hoş görünüz. Ama en kısa zamanda tutukluluğunuzun kaldırılacağından ve toplumumuzun gurur duyduğu bir evladımız olarak itibar göreceğinizden, örneğin en mutena davetlerin protokol masalarında ağırlanacağınızdan emin olabilirsiniz’’ diyoruz.

Tüm bunlar böyle de... Dikkatimizi çeken bir nokta var:

Bu zat da ‘‘Beni kimse azmettirmedi. Bir arkadaşımla buluşmak için Budapeşte Hilton'a gittiğim zaman Mesut Yılmaz'ı gördüm. O günlerde ülkücüler hakkında söylediği sözlerden kendisine kızıyordum. Bu yüzden ani olarak karar verdim ve suratına yumruğumu patlattım’’ demiş.

Anımsarsınız, Abdi İpekçi'yi öldürdüğü iddiasıyla yargılanırken Mehmet Ali Ağca da böyle konuşmuştu. Keza Turgut Özal'a suikast yapmaya kalkan Kartal Demirağ'ın ifadesi de aynen böyleydi.

Profesyonel suçluluğun ahlak kuralları mı böyle konuşmalarını gerektiriyor? Yoksa bunlar, bir insanı insan yapan nefis terbiyesinden de mi yoksunlar?













Yazarın Tüm Yazıları