Trafikte kalite

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Trafik polisliği teşkilatının görevi nedir? Cevabını vermeye çalışalım. Bu teşkilat, trafiği ve bununla ilgili işleri yönetir. Peki, trafiği ve bununla ilgili işleri yönetmenin amacı nedir? Yani, hangi göstergelere bakarak, trafiğin daha iyi veya daha kötü yönetildiğine karar verebiliriz? Sıralayalım:

1. Ulaşımda mal ve can güvenliğinin artması. Bir başka deyişle, trafik kazalarının, hem sayıca azalması, hem de kazalar sonucu meydana gelen can ve mal kayıplarının düşürülmesi.

2. Ulaşım hızının artması. Bir yerden bir yere taşınmak istenilen yük ve yolcuların, ortalama olarak daha hızlı menzile ulaşması. Burada kilit kelime ‘‘ortalama’’. Yani, bazı zamanlar bazı kişilerin değil, ulaşım sistemini kullanan herkesin, ortalama hızının artması.

3. Ulaşım konforunun artması. Ulaşım sistemi kullananların, hakları yenmeden, asapları bozulmadan, yollarda perişan olmadan menzile varmaları.

Bunlara, trafik yönetiminin ‘‘kalite parametreleri’’ denilebilir. Yönetimin iktisadi yönü ise, ‘‘verimlilik’’tir. Yani trafik idaresi, bu amaçları en az ‘‘kaynak’’ istihdam ederek gerçekleştirmelidir. Kaynak, ‘‘insan gücü’’, ‘‘araç’’ ve ‘‘gereç’’tir. Kısaca, trafik idaresi, artan iş hacmiyle birlikte, trafiğin kalitesini yükseltirken, kullandığı kaynakların miktarında izafi bir azalma sağlamalıdır.

Trafik idaresi nasıl bir yönetim sistemi uygulamalı ki, yukarıdaki sıralanan kriterlere göre ‘‘trafiğin kalitesini’’ ve verimliliğini artırabilsin? Şimdi önerilerimizi yapalım:

1. Polis, teşkilatın en kıymetli kaynağıdır. Bu kaynak en verimli şekilde kullanılmalıdır. İşin esası budur.

2. Trafik polisinin verimini artırmanın yolu, başka bir gereçle yapılabilecek işleri asla polislere yaptırtmamaktır. Dolayısıyla;

a) Trafik polisi asla ‘‘trafik ışığı’’nın yaptığı işi yapmamalıdır. Kesinlikle, kendini ışıkla kıyaslayıp, ‘‘onun işini ben daha iyi yaparım’’ dememelidir. Ve de asla ışığın rolünü çalmamalıdır. Işığın yapacağı hatanın maliyeti, polisin sağlayacağı iyileştirmenin maliyetinden düşüktür.

b) Trafik polisi, asla araç sürücüsünün ‘‘değnekçisi’’ olmamalıdır. Sürücüler araçlarını, yol, hava şartları, trafik kuralları ve yol işaretlerine göre ‘‘tek başlarına’’ kullanır. Bir trafik polisi için, sürücülere el kol sallayarak onların araçlarını daha hızlı sürmelerini istemek kadar ‘‘abesle iştigal’’ olamaz. Tüm sürücüler insiyaki olarak araçlarını ‘‘hızlı’’ sürmek ister. Eğer yavaşlamışsa, ya orada trafik polisi gördüğü içindir; ya da şartların daha fazla hız yapmaya elverişli olmadığı kanısındadır. Kazada sorumluluk, sürücüdedir, trafik polisinde değil.

c) Trafik polisi, adından anlaşılacağı üzere ‘‘polis’’tir. Polis, sürücüleri denetler, hata yapanı uyarır, hatta gerekiyorsa ceza keser. Bu iş, sadece trafik polisi tarafından yapılabilir. Çünkü polis, özel eğitimli, vicdanlı, muhakeme kabiliyeti ve yetkisi olan ‘‘kamu görevlisi’’dir. O, bir trafik ışığı değildir.

d) Trafik polisi, şartlar ne olursa olsun, trafik akışını hızlandıracağım diye sürücüleri ‘‘kural ihlaline’’ zorlamamalı, hatta aynı gerekçeyle kural çiğneyen davranışa göz dahi yummamalıdır.

SON SÖZ: Trafik polisi, araçları yönetmez, şoförü denetler.













Yazarın Tüm Yazıları