Korona sonrasında da kalıcı olacak uygulamalar

Aşılanmanın artması ile Dünya genelinde etkisi azalmaya başlasa da Kovid-19 salgınının yaşamımızı kökten değiştirdiği bir gerçek. Pandemi sürecinde, adapte olduğumuz pek çok yeni teknolojiyi ve uygulamayı Korona sonrasına da taşıyacağız. Bu yazımda, önde gelen danışmalık şirketlerinden McKinsey’nin deyimi ile “sonraki normale” hazırlanırken, Kovid-19 sonrasında da kalıcı olacak uygulamaları analiz ettim.

Haberin Devamı

Dijital yol haritası belirlemek hayati olacak

Özellikle karantina döneminde, günlük hayatımızı, işlerimizi, eğitimimizi kesintisiz devam ettirmek adına dijital hazırlığın ve altyapının ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Bu süreçte, şirketlerin %85’inde dijital dönüşüm yatırımları ve uygulamaları hız kazandı. McKinsey (2020) araştırması kurumların pandemi ile birlikte dijital dönüşüm çabalarında 8 hafta içinde 5 yıllık ilerleme kaydettiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Kovid-19 sonrasında da rekabetçi olabilmek adına dijital dönüşümü doğru kurgulamak ve öne çıkan teknoloji trendlerini analiz ederek gerekli teknik altyapıyı oluşturabilmek çok daha önemli hale geliyor. 

Sanal ofislere doğru

Kovid-19 öncesinde de uzaktan çalışma fikri gündemdeydi, fakat önyargılar somut ilerleme sağlanmasının önünü kesmişti. Salgın, on milyonlarca çalışanın bir gecede evden çalışmaya geçmesiyle bu durumu değiştirdi. Kurumlar bir yandan uzaktan çalışmayı en verimli şekilde gerçekleştirecek yollar ararken, uzaktan birlikte çalışma, proje yönetimi uygulamaları ve video konferans uygulamalarının kullanımında patlama yaşandı. 2020'de küresel video konferans pazarı $7,87 milyara ulaştı (bir önceki yıla kıyasla iki kattan fazla artışa tekabül ediyor).

Haberin Devamı

Küresel salgın nedeniyle başlayan evden çalışma deneyi, uzaktan çalışmaya ilişkin olarak uzun zamandan beri mevcut olan yanlış kanıları değiştirirken, ofis dışında  da gerçek iş yapılabileceğinden şüphe eden birçok yöneticiye, uzaktan çalışmanın üretkenlik, iş-yaşam dengesi, maliyetler ve sürdürülebilirlik bakımından yaratabileceği olumlu etkiyi göstermiş oldu. Farklı raporlarda belirtildiği üzere yöneticilerin %60'ı ofis alanlarının küçülmesinden oldukça memnunken; %43'ü ise 2030 yılına kadar fiziksel ofislerinin olmayacağına inanıyor. Henüz erken olsa da göstergeler uzaktan çalışanların ofisteki meslektaşlarına göre ortalama %40 daha üretken olduğu yönünde… Global WorkPlace Analytics (2021) araştırması, Dünya genelinde çalışanların zamanlarının %50-%60’ında masalarında olmadığını ve bunun çok büyük bir alan ve para israfı olduğunu belirtirken; McKinsey Global Institute (MGI), küresel işgücünün %20'sinden fazlasının zamanının çoğunu ofis dışında geçireceğini tahmin ettiğini belirtiyor. Elbette bu durumu sadece Kovid-19’a bağlamak da doğru değil çünkü, otomasyon ve dijitalleşmedeki ilerlemeler “her yerden çalışma” olgusunu artık çok daha mümkün kılıyor. 

Haberin Devamı

Uzaktan çalışmaya yönelik temel olarak iki önemli zorluk bulunuyor: Bunlardan biri, kültür ve aidiyet duygusu yaratmanın ana unsuru olan ofislerin yeni rolüne karar vermek. Şirketlerin gayrimenkul yatırımlarını (bu binaya, ofise ihtiyacımız var mı?), işyeri tasarımını (masalar arasında ne kadar boşluk var, temassız deneyimler destekleniyor mu?) ve eğitim ve mesleki gelişim kriterlerini (uzaktan mentorluk mümkün mü?) ayrıntılı bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Ofise dönmek, çalışanlara bir e-mail iletip, tekrar ofise dönüyoruz diyerek, kapıları açmaktan ibaret değil… Bunun yerine, fiziksel ofislerin, o ofise sahip işletmeye getirilerini sistematik olarak yeniden değerlendirmek gerekiyor.

Haberin Devamı

Yeni dünyaya adapte olmak için yeni yetkinlikler geliştirmenin ve sürekli öğrenmenin önemi

Uzaktan çalışmanın yayılımındaki diğer zorluk, işgücünü otomasyon, dijitalleştirme ve diğer teknolojilerin gereksinimlerine uyarlamakla ilgili… Her çalışan, işini sürdürmek istiyorsa, mutlaka yeni beceriler edinmeli. Dünya Ekonomik Forumu çalışanların yarısından fazlasının 2022 yılına kadar önemli ölçüde yeni becerilere ihtiyaç duyacağı öngörüsünde bulunuyor. Öte yandan, BBC’nin araştırması, ~200 milyon kişinin Kovid-19 kaynaklı değişim nedeniyle mevcut işini kaybedebileceğini öngörüyor…

Yeni yetkinlikler kazanma hem şu anda hem de yakın gelecekte hangi yetkinliklere ihtiyaç duyulacağını analiz etmekle başlıyor; bunları karşılamak için eğitim fırsatları sunmak ve neyin işe yarayıp neyin yaramadığını değerlendirmek de çok kritik. Belki de en önemlisi, yaşam boyu öğrenmeyi destekleyen bir organizasyon kültürünü oluşturabilmek…

Korona sonrasında da kalıcı olacak uygulamalar

Haberin Devamı

Uzaktan çalışma devam etse de ofislere dönüş olacak

Google, Apple, Microsoft, Twitter ve Facebook da dahil olmak üzere birçok teknoloji devinin Kovid-19 sonrası dönemde de evden çalışmayı devam ettirme planlarını duyurmasıyla birlikte, genellikle işin geleceğinin uzaktan olacağı ve alışkın olduğumuz iş süreçlerinin asla eskisi gibi olmayacağı konusunda pek çok kişi hem fikir olmaya başladı. Gartner'ın son araştırmalarından biri, yöneticilerin %82'sinin çalışanlara pandemi sonrası evden çalışma opsiyonu sunacağını gösteriyor. 

Ancak, aşılanma sürecinin hızlanması ile birlikte yine Facebook, Apple, Google ve UBER gibi global şirketlerin çoğunun Eylül - Ekim 2021 itibariyle çalışanlarını haftanın belirli günleri ofislere geri çağırması, pek çok kuruluşun hibrit bir yaklaşımı benimseyeceğinin de bir göstergesi. Hatta çok yakın bir süre önce, Google Amerika’daki ofisleri ve veri merkezleri için $7 milyar yatırım yapacağını açıklarken; Apple Kuzey Carolina’da $1 milyar değerinde yeni bir kampüs açacağını duyurdu. Bu noktada işletmelerin, cihaz yönetimi, siber güvenlik, uzaktan uygulama erişimi ve veri koruması gibi önemli alanları hibrit koşullara göre nasıl koordine edeceklerini belirlemeleri artık çok daha kritik hale geliyor…

Haberin Devamı

 Online eğitim belirli derslerde devam edecek

Pandeminin zirvesinde, Dünya genelinde 195 ülkede 1,6 milyardan fazla çocuk okullar kapalı olduğu için evlerinden eğitimlerine devam etmek durumunda kaldı. Bu süreçte video konferans araçlarının yanı sıra dil öğrenme uygulamaları, sanal ders verme ve e-öğrenme yazılımları gibi diğer dijital hizmetlere talepte büyük artış görüldü. Ancak, hem öğrenciler, hem de öğretmen/akademisyenler nezdinde online eğitime yönelik genel bir memnuniyetsizlik hakim. Bir takım derslerin online olarak işlenmesi devam edecek, fakat online eğitim süreçlerinde de hibrit yaklaşımı benimseyen kuruluşlar öne çıkıyor olacak.

Öğrenciler için hem öğretim görevlilerini hem de diğer öğrencileri görebilecekleri gerçek bir sınıfta olma görünümü ve hissi artık çok daha önemli. Harrvard Business School’un (HBS) video konferansları aynı ortamdaymış gibi görüntüleyen HBS dijital öğrenme girişimi HBX Live-Studio, yakınlık ve eşzamanlı etkileşimi ve dinamizmi dijital ortamda sağlamak için tasarlanmış sanal bir sınıf. HBX Live ile, katılımcılar nerede olurlarsa olsunlar, aynı anda oturum açabiliyor ve ders veren öğretim üyeleriyle gerçek zamanlı, vaka temelli oturumlara katılabiliyorlar.

Turistik geziler artarken, iş seyahatlerine ilgi azalacak

Normal şartlar altında da turistik ve tatil odaklı seyahatler, iş seyahatlerine kıyasla daha fazla yapılıyordu. Uzaktan çalışmayı mümkün kılan görüntülü aramalar ve iş birliği araçları, bazı yerinde toplantıların ve konferansların yerini alarak, iş seyahatlerine olan ihtiyacın sorgulanmasına neden oldu.

Geçmiş krizleri de incelediğimizde, genel bir durgunluktan sonra iş seyahatlerine olan talebin artmasının, turistlik amaçlı seyahatlerden daha uzun sürdüğünü gözlemlemekteyiz. Örneğin, 2008-2009 mali krizinden sonra, uluslararası iş seyahatlerinin toparlanması beş yıl sürerken, uluslararası turistik seyahatlerin eski haline dönmesi sadece iki yıl sürmüştü. Yöneticiler ile gerçekleştirilen bir anket, 2021'de iş seyahati harcamalarının 2019'un yalnızca yarısı olmasının beklendiğini ortaya koyuyor. Pandemi sırasında teknolojinin etkin kullanımı ve birçok şirketin bundan sonraki yıllarda karşılaşacağı ekonomik kısıtlamalar, iş seyahatlerinde uzun vadeli bir yapısal değişimin başlangıcına işaret edebilir.

Öngörülere göre, muhtemelen ilk önce, bölgesel ve yerel iş seyahatleri başlayacak. Rekabet baskısı da fiziksel iş seyahatlerinin artmasında ciddi bir rol oynayabilir: Bir şirket yüz yüze toplantılara tekrar başladığında, rakipleri de geri durmak istemeyecektir.

Alışverişte yeni kanalların kullanımı sürecek

Pandemi kaynaklı değişiklikler alışveriş davranışını da değiştirdi. Beklenti, çevrimiçi alışveriş alışkanlıklarının çoğunun kalıcı olacağı yönünde. McKinsey'in anket yaptığı 13 büyük ülkeden 9’unda, tüketicilerin en az üçte ikisi yeni alışveriş türlerini denediğini ve çoğunun bu yeni alışveriş alışkanlıklarına devam edeceğini belirtiyor. Bunun anlamı, tüketicilere yeni yollarla, özellikle dijital kanallardan nasıl ulaşacağını anlamayan markaların geride kalacağı…

Veriden değer elde etme önem kazanacak

Her büyüklükteki işletmenin, dijital kanallardan topladığı ve depoladığı veri setlerinde saklı olan değeri nasıl ortaya çıkaracağını keşfetmesi gerekiyor. Bulutta veri oluşturma ve barındırma yeteneği oldukça kolaylaşmışken; bu verilere dayanarak iş kararları vermek hala çok kolay değil. 

Veriden değer elde etmek; daha önce gizlenmiş fırsatları ortaya çıkarmayı, müşteri eğilimlerini anlamayı, mevsimsel nüansları ve dış faktörleri bütünsel bir resimde analiz edebilmeyi kapsıyor… 

Bir sonraki büyük kriz ne olabilir? 

Peki "bir sonraki normal”de nelere dikkat etmek gerekecek? Dijital altyapımıza yönelik saldırılar en öne çıkan ve acil aksiyon alınması gereken konulardan olacak. Koronavirüsün dünyaya yayılması ve milyonlarca insana bulaşması birkaç ay sürdü, ancak gereken önlemler alınmadığı takdirde dijital altyapımız bir günde çökebilir. Bu doğrultuda, "sonraki normale” hazır olmak için altyapımızı hazır tutmalı, dijital trend ve durum analizini sürekli olarak gerçekleştirmeli ve çalışanlarımızı yeni dünyaya hazırlayacak şekilde eğitmeliyiz…

Yazarın Tüm Yazıları