Tatil Cenneti’nin lüks krallıklarında kısa bir tur

Doğal potansiyelini akıllı yatırımlarla birleştirerek turizmdeki rakiplerini bir bir saf dışı bırakan Türkiye, artık zengin turistlerin de cazibe merkezi konumunda.

Başta Rus milyarderleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafından ’first class’ tatilciler akın akın ülkemize geliyor. Özellikle Antalya’da yoğunlaşan ultra lüks tesislerde akla gelebilecek her konforu bulabilen zenginler, ayrıcalıklı olmanın keyfini de yaşıyor.

Çok değil, 1980’li yılların başına kadar turizm yatırımlarına gereken önemi vermeyen Türkiye, kültürel mirası ve doğal güzelliklerine rağmen emsal ülkelerin çok gerisindeydi. Antalya ise bu geri kalmışlığın belirgin görüldüğü kentler arasındaydı. Aydın’ın ilçesi Kuşadası kadar dahi turizm potansiyeline sahip değildi. İşte böylesine negatif ortam içinde ülke insanının algılaması transformasyona, altlarda seyreden çıtası ise hızla yükselmeye başladı. Özellikle iki binli yıllardan sonra gelinen noktada ise ülkemiz, gerçekleştirdiği ataklarla dünya turizm pastasındaki payını arttırmaya, dolayısıyla da zirveye emin adımlarla ilerlemeye başladı.

Artık Türk turizmi, sadece doğal güzellikleri veya tesislerinin kalitesiyle değil, işletme anlayışı ve servis kalitesiyle de öne çıkıyor. Kısa bir süre öncesine kadar çoğunlukla orta ve orta üstü gelir seviyesindeki tatilcilere hitap eden ülkemiz, son dönemlerde birbiri ardına hizmete sokulan ultra lüks tesisleriyle zengin turistleri de kendisine çekiyor.

PRESTİJ MEKANLAR PARA BASIYOR

Uzunca bir süre her şey dahil sistemiyle durumu kurtaran Türk turizmi kabuk değiştirmeye, monotonlaşan hizmet anlayışını geride bırakmaya başladı. Kapasitelerini sonuna kadar zorlayıp ucuza yatak satan, daha doğrusu sürümden kazanmaya çalışan beş yıldızlı otellerin yanı sıra, yüksek fiyatlara ulaşmak için markalaşmaya ve kaliteye yönelen tesisler faaliyete geçmeye başladı. Artık, müşterilerine kişi başına günlük 30 ile 70 Euro arasında bir bedel değil, 12 bin Euro’lara varan faturalar çıkaran otellerimiz var. Bunun en güzel örnekleri de Türk turizminin Riviera’sı olarak kabul edilen Antalya’da yaşanıyor.

Başta Rus zenginler olmak üzere ’first class’ tatilcilerin uğrak yeri haline gelen Antalya’da birbiri ardına üst sınıf tesisler açılıyor. Geceliği 700 ile 15 bin dolar arasında değişen süit otel odaları ve villalarda konaklayan zengin turistler, ödedikleri para karşılığında akla gelebilecek her türlü konforu bulabiliyor. Özel aşçısı ve hizmetçisi olan süit ile villalarda kalan ’VIP’ misafirlere, istedikleri takdirde ulaşım için jet, yat veya helikopter tahsis ediliyor. Üstelik kullanıma sunulan çarşaftan mobilyaya, yemek takımından televizyon gibi elektronik eşyaya kadar her üründe dünyaca ünlü markalar tercih ediliyor. Bu konsept oteller İç dekorasyonu, servis anlayışı ve lüksüyle mutlaka görülmesi gereken bir müze izlenimi veriyor.

DÜNYANIN EN ÜNLÜ MARKALARI RESMİ GEÇİT YAPAR GİBİ

Örneğin Calista Luxury Resort ve Kempinski The Dom otellerinin odaları dahil lobi gibi genel alanlarında dünyanın en ünlü markalarına rastlıyorsunuz. Calista Luxury ’da yemek takımlarının tümü İngiliz Churcill, çatal bıçak takımları Wmf, armatürleri Hans Grohe, halıları Versace imzasını taşıyor. Kempinski The Dom otel de ise mobilyaların tamamı, Fendi ve Baxter markasını taşıyor. Yiyecek-içecek departmanında kullanılan tabaklar Villeroy&Boch, Rosential; bardaklar Schott&Zwiesel; çatal bıçak takımları Hepp imzasını taşıyor. Ayrıca, Mardan Palace’de olduğu gibi, her iki otelde kullanılan tüm elektrikli ekipmanlar özel imalat ve 22 ayar altın kaplama. Perde ve yatak örtüleri Vanelli, oda otomasyonları Martens, banyo armatürleri Stark, balkon ve dış mekan koltukları da Ketal imzasını taşıyor. Bu arada en az dünyaca ünlü bu markalar kadar kaliteli ürün üreten Paşabahçe, Kütahya Porselen gibi ülkemizin gururu üreticilerimiz ise bu lüks tesisler için özel kolleksiyonlarını turizmin hizmetine sunuyorlar.

Tesislerde çalışan elemanlar ise bu zengin yaşam için ekstra eğitimlerden geçiyor. Kimi tesis, özel uşakları eğitim için aylarca İngiltere’ye yollamaktan bile kaçınmıyor. Aşçılar ise dünya mutfağını daha iyi tanısın diye yabancı ülkelerdeki özel organizasyonlara yollanıyor.

BİR HAFTALIK TATİL 90 BİN DOLAR

Zengin turiste yönelik hizmet veren tesisler, Türk turizminin başkenti Antalya’da Belek, Kundu, Beldibi, Kemer gibi turizm merkezlerinde yoğunlaşıyor. İşte bu tesislerden biri de, geçtiğimiz günlerde Hollywood ünlülerinin de katılımıyla hizmete açılan Mardan Palace oldu. Dünya starları Mariah Carey, Richard Gere, Sharon Stone, Monica Belluci, Tom Jones ve Seal gibi konuklarla açılışı yapılan Rus işadamı Telman Ismailov ait otel, o kadar ses getirdi ki, bir anda tüm dünyanın ilgisi Antalya’ya çevrildi.

Mardan Palace’ın açılışını takip etmek için şehre gelen gazetecinin izlenimlerini yazdığı İngiliz Observer gazetesinde, Antalya’dan "Yeni Dubai" diye bahsedildi. Doğrusu Antalya bu tanımlamayı çoktan hak etmişti. Calista Luxury, Kempinsky The Dom, Rixos Premium Hotel, Gloria Serenty, Sungate Port Royal, Xanadu ve Ela Quality Resort gibi oteller ultura lüks tatil anlayışının birer simgesi gibiydi. Mardan Palace ise Hollywood starlarının da yarattığı rüzgárla bu değişimi tescilledi. Bu gibi tesisler aynı büyüklükteki otellere oranla daha kaliteli hizmet sunmaya başladı. 100 dönümlük büyüklüğüyle en az iki bin turist ağırlayan tesislerin aksine, bu mekanlar 400 bilemediniz 700 kişiye hizmet vermeye başladı. Tabii, aldıkları kişi başı fiyatları da katlayarak.

ZENGİN TURİST ZENGİN ÜRÜNE GELİR

Bu tesislerin misafir portföyünü de genellikle zengin Ruslar oluşturuyor. Türkiye’ye gelen zengin turist sayısının bu tesislerle daha da artacağa benziyor. Üstelik bu tesislerin kendine ait bir yaşam tarzı da var. Otelin içine girilmesiyle birlikte farklı bir dünyaya ’merhaba’ diyorsunuz.

"Zengin turist zengin ürüne gelir. Siz eğer zengin turiste yönelik ürün geliştiremezseniz niye gelsin?" diyerek söze başlayan bir otel CEO’su: "Biz burada onu gerçekleştirdik. Şimdi siz müşterilere transfer için helikopter sunuyorsanız kiralıyorlar, transfer için jet öneriyorsanız kullanıyorlar, limuzin öneriyorsanız biniyorlar, en pahalı villayı verelim diyorsanız kullanıyorlar, dünyanın en pahalı mücevheratlarını satmak istediğinizde alıyorlar. Yani doğru ürünü ortaya koymak lazım, doğru ürünü doğru müşteriye ulaştıracak pazarlama elementlerini en iyi şekilde hazırlamak lazım. Tabi hepsinden önemlisi, hizmet sektöründe olduğumuz için doğru hizmeti ortaya koymak lazım" diyor

Özel misafirler sadece kaldıkları tesise para kazandırmıyor. Aynı zamanda gittikleri her mekanda sınırsız harcamalar da yapıyor. Örneğin, zengin bayan misafirler her gün kuaförü çağırıp, saçlarına en azından fön çektiriyor ve 100 dolardan başlayan paralar ödüyor. Yani 10 TL’lik bir işlem için bahşişiyle beraber 150 TL gibi bir para ödüyor. Ünlü markalara ait giyim eşyası ve kozmetik ürünü satan kişi ve kurumlar ise koleksiyonunu odalarına kadar taşıyıp, satışını öyle yapıyor. Tabii, binlerce dolar paralar kazanarak.

Birçok zengin misafir her gün, hatta günün birkaç bölümünde değişik kıyafet giymek istiyor. Bavulunda değiştirecek kıyafeti kalmayınca bu giyim erbaplarını çağırıyor ve koleksiyonuna büyük çapta eklemeler yapıyor. Uzun süreli kalan bazı müşteriler ise sipariş üzerine birkaç günde İtalya, Fransa gibi moda merkezlerinden kıyafetler getirtiyor. Bunun yanı sıra dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen birbirinden ünlü ve zengin misafirler, Türkiye’nin dış dünyada tanıtımında da önemli rol oynuyor.

ALIŞVERİŞİ SEVİYORLAR

Antalya, yalnız büyüleyici güzellikteki otelleri ve beklentilerin üzerine çıkan kaliteli hizmetle değil sunduğu ürün çeşitliliğiyle de harcama gücü yüksek turistlere hitap ediyor. Kentin hemen her yerinde VIP hizmet veren mağazalar bulunuyor. Saray gibi otellerde konaklayan turistler bu 5 yıldızlı mağazalarda alışveriş yapıyorlar. Rus turistlerin alışveriş listelerinin başında yer alan ürünse mücevher. Gündüz turlara hizmet veren bazı magazalar akşamları kalabalık sevmeyen özel müşterileri için açılabiliyor. Hatta bazı işletmeler VIP konuk için rezervasyon yapıldığında; onları bir danışmanla birlikte özel iki şoförlü bir limuzinle mağazalarına konuk ediyorlar.

Zenginlerden oluşan müşterilerinin yüksek miktarlarda alışveriş yaptığını belirten bir mücevher mağazası sahibi müşterilerini şöyle tanımlıyor; " Birçok zengin müşterimiz hazır parayla geliyorlar. Vade sevmiyorlar. Çek yok, kredi kartı var. Onlarda büyük rakamları yakalamak konusunda çok daha şanslıyız. Tek bir seferde 150 170 bin Avro’luk satışlar yaptığımız oluyor. Rus’lar VIP hizmeti daha çok seviyorlar ve bunun karşılığını da ödemeye hazırlar. Üstelik Antalya’ya gelen harcama gücü yüksek Rus sayısında da artış var."

GOLF DE BU ZENGİNLİĞİ TETİKLEDİ

Bu arada zengin turistleri çekme konusunda golf turizmi de önemli bir etken. Avrupa’da sadece yabancı ülkelerde golf oynamak için seyahat edenlerin sayısı 10 milyonun üzerinde. İngiltere’deki golf turistinin sayısı 5, Almanya’da 3 milyon, Kuzey Avrupa ülkelerinde ise 1,5 milyon kişi. Golf turizminin üst gelir gruplarına hitap etmesi çok önemli. Biz Avrupa’daki 10 milyon golfçudan yüzde beşini getirsek 500 bin kişi eder.(Not: 2008 yılında 100 bin kişi gelmiş.) Bu rakam da tesislerimizi ihya eder. Zira golf turisti harcamayı seven, güzel yaşamak için hiç bir fedakárlıktan kaçınmayan bir yapıya sahip. Biz ise uluslararası standartlardaki golf tesislerimizle ve lüks konaklama hizmetimizle bu müşteriye hitap edecek güçteyiz.
Yazarın Tüm Yazıları