Talat: Müzakereler başlamalı

3 EKİM’e giderken Kıbrıslı Türklerin ne düşündüğünü öğrenmek için Kıbrıs’tayım.

Üzerinde hálá tartışılan AB’nin müzakere çerçeve belgesinde neredeyse baş rolü oynayan Kıbrıs’ın Türk Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türklerin çerçevenin dışına itilmelerinden duyduğu rahatsızlığı açıkça dile getirse de ‘Müzakere süreci başlamalı’ diyor. Tabii, Avusturya’nın ısrarı kırılabilir ve imtiyazlı ortaklık önerisi tamamen geri çekilirse.

Talat gibi KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer de görüşmemizde aynı duyguyu dile getiriyor. Sadece onlar değil, görüştüğüm meslektaşlarım, arkadaşlarımdan da aynı tepkiyi alıyorum. ‘Müzakereler başlamalı.’

Cumhurbaşkanı Talat’a soruyorum:

‘Kıbrıs Rumları, Türkiye’nin masadan kalkmasını istemiyor. Avrupa kozunu Ada’da kendi istekleri doğrultusunda bir çözümü dayatmak için sonuna kadar kullanmak istiyorlar. Bu durumda müzakerelerin başlamaması daha doğru olmaz mı?’

‘Hayır, olmaz.’
Bana nedenlerini açıklıyor:

‘Müzakere başlasa da başlamasa da Kıbrıs konusunda kriz çıkacak. Ama müzakere masasındaki Türkiye başka, görüşmelere başlamayı reddeden bir Türkiye başka. İkinci durum bizim üzerimizdeki izolasyonların sürmesini güçlendirecek, Türkiye’nin ekonomisi zayıflayacak, bizim elimiz de zayıflayacak. Masadaki Türkiye’nin pazarlık şansı daha fazla.’

Ya tanıma baskısı?

‘Rumlar istedi diye Türkiye Kıbrıs’ı tanımaz. Bunu kendileri de biliyor. Papadopulos’un izlediği politikalar bir süre daha devam edecek ama bir nokta gelecek ki bu ısrar AB’nin dayanma sınırını aşacak. Kriz çıkacak. Gerginlik arttıkça, Ada’da toplumlar birbirleriyle tartıştıkça bölünme derinleşiyor. Zaman çözümün aleyhine işliyor. Avrupa bunu görecek. Ve müzakere süreci içinde bizim de sesimizin dinleneceği fırsatlar ortaya çıkacak.’

***

TALAT
’a limanlar konusundaki düşüncelerini soruyorum. Hiç beklemediğim bir yanıt alıyorum. ‘Türkiye limanlarını tabii ki açacak. Önceden Türkiye limanları açmasın diyordum ama şimdi fikrimi değiştirdim. Tüm limanlar açılsın. Bizimkiler de AB’ye tercihli ticarete açılsın diyorum.’

Bu pazarlık, Türkiye müzakerelere başlarsa mümkün olabilecek. Böyle düşünülüyor. Zaten Talat da bu yüzden önümüzdeki dönemin siyasi ve diplomatik mücadele dönemi olacağını söylüyor.

‘Eğer bizim limanlarımız açılmayacaksa, o zaman nedenini açıklasınlar. Rumlar ve Türkiye limanlarını açıyor, Avrupa Birliği hukuku ve ilkelerine göre, neden bizimkiler kapalı kalıyor onun yanıtını vermek durumunda kalacaklar. İşte müzakere dönemi Kıbrıs konusunun canlı bir biçimde gündemde kalmasını sağlayacak ve çözüm arayışlarını besleyecek.’

Avrupa Birliği’nin KKTC kurumlarını dikkate almadığını söyleyen Talat, bunun ileride büyük sorunlara da yol açabileceğini anlatırken, kehanette bulunmuyor. Verdiği örnek ilginç. ‘Mesela’ diyor ‘Bizim limanlarımız bugün aslında açık. Ticaret devam ediyor. Bir kasa esrar bulunsa yükler arasında, Avrupa polisi, bizim polisi muhatap almadığı için gözünü mü kapatacak? AB, Kıbrıs’ta BM çerçevesinde çözümü desteklemezse büyük krizler yaşayacak, her adımda sorunla karşılaşacak.’

***

‘AVRUPA Birliği’nin Kıbrıslı Rumların hamisi olarak her adımda Türkiye’nin karşısına çıkmasına bizim kamuoyundaki tepki, en fazla Avrupa Birliği yanlısı olanları bile bıktırdı’
diyorum ‘Ama siz yine de müzakerelere başlanmasını istiyorsunuz.’

Yanıtı, ‘biz de bıktık. Biz de yay gibi gerginiz’ oluyor.

Ama müzakere sürecinin riskler olduğu kadar fırsatlar süreci olacağına inanıyor KKTC yönetimi.
Yazarın Tüm Yazıları