Suudiler ve Ecyad

OLAYIN bir süredir Türkiye ile Suudi Arabistan arasında gidip geldiğini yani bizimkilerin ‘‘Sakın ha, yıkmayın’’ dediklerini, onların da Türkiye'yi oyalarken bir fırsat kolladıklarını yeni öğreniyoruz.

Ecyad Kalesi meselesi, meğer konunun kapalı kapılar ardında tartışılması yüzünden kamuoyuna yansımamışmış.

Şimdi artık saklanacak, gizlenecek bir şey kalmadı. Çünkü Suudi Arabistan'ın haşmetli(!) kralı Fahd Hazretleri'nin emriyle, biraz onların biraz da Osmanlılar nedeniyle bizim olan tarih, buldozerlerin altında yok olup gitti.

Şimdi orada yapılacağı bildirilen 500 küsur milyon dolarlık otelin geliri, sefahat meraklısı Suudi prenslerinden birinin veya birkaçının Avrupalı yosma faturasını mı karşılar, yoksa ileri sürüldüğü gibi Harem-i Şerif'in giderleri için mi kullanılır, önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

Osmanlıların, İslam áleminin en kutsal değerlerini korumak için 1780'li yıllarda inşa ettirdiği Ecyad Kalesi de bu arada unutulmuş olur.

Bizdeki bilgiye göre bu yıkımın gerisinde, Vehhabiliği benimsemiş olan ‘‘Suud’’ların ‘‘mezara’’ bile karşı çıkacak kadar tarih bilincinden yoksun olmaları yok. Eğer ‘‘tarihi kalıntı’’ya tümden karşı olsalar Hazreti Muhammed'in mezarını da, ‘‘Kábe’’yi de hedef almaları gerekir. Oysa sıra bunlara gelince saçmaladıklarını görüyorlar.

Ama Hazreti Muhammed ile ilk eşi Hazreti Hatice'nin yaşadıkları evi birkaç yıl önce yıktıkları biliniyor. Buna karşılık gelen haberlerden öğreniyoruz ki Osmanlılara karşı Arapları ayağa kaldıran İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence'in kaldığı evi müze haline getirmişler.

Demek ki bu adamların sadece tarih bilincinden yoksun olduklarını söylemek yeterli değil. Bunların ulusal onur kavramından da haberleri yok. Çünkü Lawrence'in onları Osmanlı'ya karşı ayaklandırdığı ne kadar doğru ise, Arapları İngilizlerin maşası olarak gördüğü, onları parayla satın aldığı ve en kirli amaçları için kullandığı da o kadar doğrudur.

Bu kadar ilkel bir kadroya Ecyad Kalesi'nin önemini anlatabilir misiniz?

O nedenle çözümü Suudilerde aramanın anlamı yok. Hele kale tamamen dümdüz edildiyse artık onu ne tekrar inşa etmelerini bekleyebilirsiniz, ne de yaptıklarından utanmalarını...

Şimdi yapılacak şey konuyu uluslararası platformlara taşımak, tıpkı Taleban'ın Afganistan'daki büyük Buda Heykeli'ni yıkması sırasında gösterilen evrensel boyuttaki tepki gibi, bu yıkım karşısında da olabildiğince geniş bir uluslararası tepki hareketini organize etmektir.

Kendi tarihi değerlerimizi bizim de iyi koruduğumuz söylenemez. Keza coğrafyamız içinde kalmış başka kültür mirasları konusunda da hal ve gidiş notumuz maalesef parlak değildir. Ama Türkiye hiç değilse bu değerleri artık bilen bir ülkedir. Anlaşılan, Suudilere öğretmek de bize düşecektir.
Yazarın Tüm Yazıları