Şu sarı gelin meselesi

ERİVAN

BURASI Erivan'ın en otantik lokantasıymış. Adı? Tabii ki Ararat . Her sabah kalktığınızda gökten yeryüzüne uzanan kristal bir zirveyle yüzleşseniz, geçmişten geleceğe köprülerini henüz kuramamış bir toplumun efsaneler dünyasındaki tutsaklığını daha iyi anlardınız.

Ağrı, yani Ararat, bu taraftan bakıldığında düşsel bir dünyanın gerçeğe uzanan gölgesi gibi duruyor Erivanlı Ermenilerin yaşamında.

Geçen yıl, bir 50 bin kişinin daha yoksulluğa dayanamayıp terk ettiği Ermenistan'a gazetecilerin düzenlediği bir konferansa katılmak üzere geldik. Leyla Tavşanoğlu, Cengiz Çandar, Yusuf Kanlı ile beraber.

* * *

DİASPORA ve Ermenistan'daki şahinlerin baskısı sonucu, Türkiye ve Ermenistan'daki emekli büyükelçiler, eski politikacılar yani akıl adamlar arasındaki görüşmeler kesildikten sonra iki ülkenin gazetecileri arasındaki ilk buluşma.

Gündüz Aktan, Radikal'e yazıyor. Diaspora son zamanlarda, soykırım iddialarını Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu gibi uluslararası platformlarda, ‘‘şimdi Türkiye ile diyalog başlattınız, bu girişimler diyaloğa zarar verir’’ gerekçesiyle gündeme aldıramayınca, diyaloğu torpillemiş.

Ama ben size bunlardan söz etmeyeceğim.

Başka bir şeyi ‘‘irdeleyeceğim’’. Ararat Restaurant'da dinlediğimiz ‘‘duduk''çuların çalıp söyledikleri Ermeni türkülerini, özellikle de şu Sari Ağçik meselesini anlatacağım.

* * *

EN aklı başında, uygar, anlayışlı, barış ruhuyla dopdolu ortamlarda bile bazı konular vardır ki, bomba gibi patlar.

Örneğin, Yunanlı kadınlarla bir ‘‘çözüm’’(conflict resolution) toplantısında son derece ‘‘olgun ve sevgi dolu’’ bir havada tartışırken, aniden konu dolmalara, köftelere gelince ortalık feci biçimde karışmıştı. ‘‘Dolma bizim. Köfte de mi sizin?’’ diye neredeyse saç saça baş başa geliyorduk.

Dün gece, ‘‘duduk’’lar eşliğinde Ermeni Türkülerini dinlerken de benzer bir ruh halinin kıyısından geçtik. Zaten bu konu son zamanlarda Ermenilerle aramızdaki yeni bir sorun olarak ortaya çıkmıştı. Evet, doğru tahmin ettiniz, ‘‘Sarı Gelin’’ meselesi.

Azerbaycan Büyükelçiliği tarafından resmi bir açıklama bile yapılmıştı bu türkü hakkında ‘‘bizimdir’’ diye.

Ama Ararat restoranın, kırmızı halılarla iyice koyulaşan şark atmosferinde, dört duduk ustasının eşlik ettiği ‘‘Sari’’ ne pekiyi? ‘‘Sarı’’nın Ermenicesi mi? Ya türkünün içinden geçen ‘‘dagın kızı’’ lafları?

Tamam anladım ‘‘Yerevani sirun ağçik’’ (Erivan'ın güzel kızları) şarkısı Ermenice ama nakaratlardaki ‘‘yarim’’ler?

Nasıl paylaşacağız? Neyi? Mesele de bu değil mi zaten. Böylesine iç içe geçmiş olmak.

Birbirini eğrisiyle doğrusuyla yaşamış olmak.
Yazarın Tüm Yazıları