Siyaset belgesi tamam ama

GÜNLÜK yaşamımızda yeri var mı -veya ne kadar var- bilemediğimiz, ara sıra ‘gizli anayasamız’ başlıklı haberler okuyarak ‘Demek ki bir de öylesi varmış’ dediğimiz, üstündeki esrar perdesini bir türlü aralayamadığımız Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) önceki gün toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda kabul edilmiş.

Gözümüz aydın!

Yıllardır namını duyduğumuz MSGB’nin değiştirilmesine karar verildiği geçen yılın ekim ayında basına yansımıştı. Ne var ki belgenin oluşturulmasında söz hakkı olan kurumlar anlaşamadığı için zorunlu olarak bir yıl geçti.

Gözümüz aydın lafı o yüzden...

İyi de hem Anayasa kadar iddialı olacak, hem ülke ve ulus olarak geleceğimizi tayin edecek kadar önem taşıyacak, hem de tüm bu önemli kararların bedelini ödemeye gelince faturayı üstlenecek olan bizlerin bu metnin içeriğinden -gazetelere yansıyan bölük pörçük bilgileri saymazsanız-haberimiz olmayacak...

Başbakan’ın dün çıktığı Kuveyt, Yemen, İngiltere gezisi sırasında gazeteciler kendisine bu konuyu sormuşlar. O da:

‘Komşu ülkeler ve komşu olmayan ülkelerin adı geçiyor. İç ve dış politikaya yönelik yerler var. Onları rahatsız edebilir. Ülkenin çıkarları açısından gizli olması gerekir’ yanıtını vermiş.

Başbakan’ın gerekçesi ilk bakışta doğru görünüyor.

Nitekim Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden (Malta ve Kıbrıs’ı saymayın) sekizinde de Milli Güvenlik Kurulu benzeri organlar var. Onlar da Milli Güvenlik Siyaset Belgesi benzeri kararlar alıyorlar. Bunları da gizli tutuyorlar.

Lakin aksini yapan da var. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri kendi MGSB’sini kamuoyundan saklamıyor.

Söz konusu belgenin ‘gizli anayasa’ sayılıp sayılmaması ayrı bir konu... Daha doğrusu böyle bir sözün zerre kadar ciddiyeti yok. Çünkü bu karar Milli Güvenlik Kurulu’nda veriliyor ama o karar -kesin olsa bile fark etmezdi- kesin bile değil. Çok çok Bakanlar Kurulu’na tavsiye niteliğinde bir karar. Söz konusu kararı (belgeyi) Bakanlar Kurulu onaylayınca yürürlüğe giriyor. Ama onun da kurallar hiyerarşisindeki yeri anayasa olmak bir yana yasa düzeyinde bile değil... Nihayet bir Bakanlar Kurulu kararı... Anlaşılan sırf gizliliği nedeniyle zihinlerde büyütüyoruz.

İçeriğine gelince...

Tam metni görmeden elbet bir şey söylemek olanağı çok az. Ama tehdit değerlendirmesi yapıldığını ve içeride ‘irtica’nın, ‘terör’ün, ‘bölücü faaliyet’lerin öncelikli birer tehdit olarak görüldüğünü gazetelerden okuyoruz.

Bizim merak ettiğimiz hükümet, ‘irticai faaliyetleri’ öncelikli bir tehdit unsuru olarak görüyorsa, o tehdidi önlemek amacıyla kurulmuş olan Başbakanlık Takip Kurulu’nu neden ortadan kaldırdı? Bir açıklayan var mı?
Yazarın Tüm Yazıları