Sevinecek noktada değiliz

GÖZÜMÜZ aydın... "Ermeni soykırımı" tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’na gelmesi en azından şimdilik ertelendi.

Bilindiği gibi "Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığını kabul ediyoruz" anlamına gelen bir tasarıyı Temsilciler Meclisi’nden geçirmeyi bizzet Başkan Nancy Pelosi hararetle istiyor ve "Kasım 2007’de konuyu genel kurulda görüşeceğiz" mesajını veriyordu.

Hatta kendisini bu konuyu genel kurula getirmekten alıkoyacak hiçbir gücün bulunmadığını da söylüyordu.

Ne oldu? Destekçi sayısı bir ara 228’e çıkan "H.Res.106" No’lu öneri altındaki imzalar 214’ün altına düşünce tasarının mimarı dört temsilci, Başkan Nancy Pelosi’ye mektup göndererek genel kurula getirme işinin "Bu yılın sonuna veya 2008’e ertelenmesini" istediler. Çünkü getirilirse genel kuruldan geçmeyebileceğinden endişe ettiler. Onun ofisi de olumlu yanıt verdi.

Bu işin en kısa hikáyesi. Gerçi Ermeni diasporası gibi biz de "Türkler soykırım yapmıştır" iddiasını bu defa Temsilciler Meclisi’ne kabul ettirirler diye tahmin ediyorduk. Ama neyse ki olmadı.

Şimdi önümüzde, eğer akıllıca kullanabilirsek en azından birkaç ay ve belki de bir sene gibi bir bir zaman var.

Yıllardır yapmadığımızı şimdi, hatta bir dakika bile gecikmeden yapabiliriz. Ama bunun için -daha önce de yazdığımız ama bir türlü işittiremediğimiz hususu tekrarlayalım- meseleyi "savaş" mantığıyla ve "en iyi savunma saldırıdır" anlayışıyla ele almamız lazım. Çünkü bu bir propaganda savaşıdır. Başbakan’ın önerdiği, "Tarihçiler bir araya gelsin, tarihi gerçekleri saptayıp ilan etsin" türü yaklaşımlar yararlı ama bu aşamadan sonra yetersizdir.

Propaganda savaşında elbet lobiler de gereklidir ama onlardan önce "savaşın stratejisi" gelir. Bir kere mesele dediğimiz şekilde ele alındıktan sonra sıra lobiye ve öteki olanaklardan yararlanmaya gelir. Örneğin yurtdışında yaşayan ve bu konuda gönüllü destek vermeye çalışan yüz binlerce Türk aydını aktif birer lobici gibi devreye sokulur.

Hoş Ermeni diasporasının yaptığı da yukarıda söylediğimizden farklı değildir. Şimdi bize düşen, onların yıllar önce başlayıp aldığı mesafeyi kapatıp önlerine geçmektir. Son zamanlarda kamuoyunun, üniversitelerin ve Türk Tarih Kurumu başta olmak üzere çeşitli kuruluşların konunun ciddiyetini kavramış olması bu açıdan önemlidir.

Dediklerimizin yapılması çok da büyük para isteyen bir şey değildir. Örneğin Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nün yıllardır faal olan www.eranen.org adresli sitesini güçlendirmek, oradaki bilgileri Türklere yapılan suçlamalara göre tasnif edilmiş olarak hizmete sunmak ilk adım olabilir. Hem bu siteyi bir merkez bilgi kaynağı olarak özellikle yurtdışında duyurmak hem de sadece Türkçe ve İngilizce dilleriyle sınırlı tutmayıp Almanca, Rusça, İtalyanca, İspanyolca başta olmak üzere öteki dilleri de devreye sokmak gerekir.

Sonra... Yurtdışındaki gönüllüleri organize eden, onları bilgiyle besleyen, yönlendiren hem bölgesel hem merkezi örgütlenmelere ihtiyaç vardır. Bunlar için Türkiye’nin, örneğin yılda 100 milyon dolar ayıramayacağını söyleyen bu millete saygısızlık etmiş olur.
Yazarın Tüm Yazıları