Şehitlere, gazilere saygı

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Postadan birkaç gün önce bir kitap çıktı... ‘‘Kırklareli Şehit ve Gazileri Albümü’’.

Çok güzel, ciltli, pırıl pırıl bir baskı. İçinde Kırklareli Valisi Kemal Önal'ın bir mektubu var:

‘‘Kırklareli, ülkemizin bölünmez bütünlüğü uğruna bölücü eşkıya ve teröre karşı 53 şehit vermiştir. Bir o kadarını da vermeye hazırdır.

Devletin ve ulusun bölünmez bütünlüğü için şehitlik mertebesine ulaşan kahramanlarımızın ve gazilerimizin aziz hatırasını yaşatmak, ölümsüzleştirmek ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla KIRKLARELİ ŞEHİT VE GAZİLERİ ALBÜMÜ bastırılmıştır. Bu, kahramanlarımıza bir şükran duygusunun ifadesidir.

Şehit ve gazilerimizi ebedileştirecek, geride bıraktıklarına onur ve gurur verecek, onları biraz olsun teselli edecek bu albümün kabulünü arz eder, saygılarımı sunarım.’’

Kırklareli Valiliği çok güzel bir iş yapmış. Kendilerini kutlarım. Bu albümleri diğer illerimizin de kendi şehit ve gazileri için yapmaları gerekir...

Çünkü bu iğrenç PKK terörü ile mücadelede şehit vermeyen, gazisi olmayan il ve ilçemiz hemen hemen yok.

***

Albümün sayfalarını karıştırıyorum. Girişte Atatürk'ün bir sözü yer alıyor:

‘‘Türk Ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz ve daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir.’’

Sayfaları çevirdikçe karşıma Kırklareli'nin şehitleri tek tek çıkıyor. Onların isimleri, fotoğrafları, cenaze törenleri...

Polisler, askerler...

Askerler arasında denizciler, pilotlar, piyadeler, topçular, komandolar...

Şehit polis memurları İbrahim Çınar, İsmail Top, Hayrettin Yesin, Hasan İbrik...

Şehit askerlerimiz Deniz Astsubay Oktay Yatkın, Deniz Radar Astsubay Bayram Tuğrul Doğan...

Demek ki, denizcilerimiz de oralarda şehit düşmüş.

Hava Pilot Üsteğmen Samet Demir, Hava Pilot Üsteğmen Salih Seyhan...

Ve ardından karacılar...

Topçu Asteğmen Turgay Süzgen, Jandarma Astsubay Şeref Avar, komandolarımız Çağatay Şimşek, Mustafa Kalenci, Murat Koç, Ali Yılmaz, Okan Güner, Tahsin Eskici ve diğerleri...

***

Sonra sıra gazilerimize geliyor. Albümde onların da resimleri tek tek yer almış. Tam 12 gazi. Polis Bülent Yıldıran, Jandarma çavuş Metin Koç, komando çavuş Ali Kulalar, komando er Hasan Tepeli, Murat Çiftkardeşler ve diğerleri...

Taranan polis memuru Bülent Yıldıran tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş. Jandarma çavuş Metin Koç mayınla yaralanmış, şimdi kahve işletiyormuş. Jandarma er Basri Evcen bir gözünü yitirmiş, çiftçilikle uğraşıyormuş. Er Yüksel Öztürk başından ve kolundan mermiyle yaralanmış, sağ kolunu kullanamıyormuş, bir konfeksiyon atölyesinde çalışıyormuş. Onbaşı Erdal Turgan vagondan fişek sandıklarını indirirken yüksek gerilim hattına değmiş, yatalak durumdaymış. Er Hasan Tepeli çatışmada yaralanmış, belden aşağısı felçmiş ve tekerlekli sandalyede yaşıyormuş. Hüseyin Can mayın patlaması sonucunda sol ayağını yitirmiş, protez ayakla dolaşıyormuş. Komando Murat Çiftkardeşler ayağını mayına basıp yitirmiş. Protez takılmış ve şimdi kaportacılık yapıyormuş. Komando Çavuş Ali Kulalar başından yaralanmış, köyünde yaşıyormuş. İşsizmiş.

Komando çavuş Engin Çelikkaya başından yaralanmış, bakkal dükkanı varmış. Sezai Ağırbaş karnından yaralanmış, Lüleburgaz Şoförler Odası'nda çalışıyormuş. Onbaşı Hakan Ediş sol bacağını mayına basıp yitirmiş, protez ayak kullanıyormuş. Kırklareli Şoförler Odası'nda çalışıyormuş.

İşte size yobaz kesimin habire küfrettiği Türk ordusundan küçücük bir kesit! Sadece Kırklareli kesiti!

Bu utanmaz yobazların ordumuza savurduğu küfürler, aslında bu insanları, şehitleri ve gazileri hedef almıyor mu?

***

Albümün sayfalarını çevirmeye devam ediyorum. Bu bölümleri izleyen başlıklar şöyle:

‘‘Şehit törenleri. Madalya törenleri. Şehitlerimizin isimlerinin verildiği yerler. Şehitliklerimiz ve şehit mezarları...

Bütün bunlar renkli fotoğraflarla anlatılıyor.

Ve son bölüm. Herkesin örnek alması gereken bölüm:

‘‘Gazilerimize iş veren örnek kurumlar’’

Sadece iki kuruluşun ismi var:

Kırklareli Şoförler ve Otomobilciler Odası ve Lüleburgaz Şoförler ve Otomobilciler Odası.

Üçüncü bir kuruluşun ismi yok!

***

Türkiye'de -devlet ve özel sektör olarak- yüzlerce çok büyük, binlerce orta büyüklükte, on binlerce küçük kuruluş var. Bankalar, fabrikalar, holdingler, sanayi kuruluşları...

Bunlardan kaç tanesi acaba gazilerimize ve şehit yakınlarımıza sahip çıktı?

Kaç tanesi onlara iş verdi, kaç tanesi maaşa bağladı?

Siyasetçiden, patrondan vesaireden torpilini bulan işe alınır. Ama iş gazilere ve şehit yakınlarına gelince burun kıvırılır!.. Çünkü onlar sahipsizdir. Adamları ve torpilleri yoktur.

Dahası, Türkiye'de bu ‘‘inceliği’’ düşünecek ‘‘yönetici’’ yoktur!

Büyük paralar kazanan kuruluşlarımız, özellikle özel sektörümüz, biraz da böyle insancıl konuları düşünsünler! Bu dünyada her şey para değildir. Bu insanlara bir el versinler, hiç değilse birkaçına destek olsunlar.

Ayıptır, günahtır.

Siz şakır şakır para kazanırken, kadeh tokuştururken ya da din tüccarlığı yaparken, o insanlar can veriyor, sakat kalıyor.

Onlara biraz saygı gösterin ey para babaları!

Evet, Kırklareli Valiliği'ni bir kez daha kutluyorum. Güzel bir iş yapmışlar. Darısı diğer illerimizin başına.

Yazarın Tüm Yazıları