Seçim sonrası gelecek önlemler ağırlaşıyor

12 Haziran seçimlerine yaklaşılırken, seçim sonrası alınması gereken önlemlerin dozunun giderek arttığı, açıkca görülüyor. Son olarak özelleştirmede ortaya çıkan tablo, zaten büyük olan önlem ihtiyacını daha da artırdı.

Klasik seçim harcamaları yapılmasa da, seçim dolaylı olarak ekonomideki tabloyu ağırlaştırdı. Her şeyden önce eğer seçim bu yıl olmasaydı, cari açık ve içtalebin kısılması için alınacak tedbirler çok daha ağır olacaktı. Seçimler nedeniyle sadece Merkez Bankası’nın karşılık artırımıyla yetinilmeye çalışıldı. Ancak bu önlemlerin bir sonuç vermediği, son aylardaki rakamlardan sonra iyice anlaşıldı. Yani alınmayan tedbirler nedeniyle, seçimden sonra cari açığa ve içtalebe karşı alınacak önlemlerin dozu zaten artmış oldu.

Kamu harcamalarında artış dikkat çekmedi ama uzun süredir yapılmayan KİT zamları, seçim sonrasında gelecek yükü artıran bir başka unsur oldu.

Bu arada seçim ekonomisinin ekonomide tahribat yaratmamasının en önemli nedeninin, seçim nedeniyle alınmayan içtalebi ve cari açığı kesici önlemlerin sonucu, artmaya devam eden ithalat ve bunun getirdiği vergi geliri olduğunu gözden uzak tutmayalım. Bütçedeki iyileşmeye bakacak olursanız, en önemli artışın ithalattan alınan vergi olduğunu, yani bütçedeki iyileşmenin aslında kısmaya çalıştığımız ithalatın artması nedeniyle meydana geldiğini de görürsünüz.

Tüm bu tablo, seçimden sonra artık öncelikli hale gelecek içtalebin kısılması ve cari açığın önlenmesi tedbirlerinin, bütçe dahil, ekonomik dengelerde şimdiye kadar görülen olumlu tabloyu değiştireceğini açıkca gösteriyor.

Son olarak 1.2 milyar dolarlık Başkent Gaz’ın özelleştirme ihalesindeki başarısızlık, seçim sonrası tabloyu ağırlaştırdı. Sadece 1.2 milyar dolarlık gelirin, Botaş başta olmak üzere, bazı KİT’lerin hesaplarını bozup, zaten yapılmayan doğalgaz ve elektriğe zam ihtiyacını iyice artırdığı gerçeğinden söz etmiyorum. Bu başarısızlık genel olarak özelleştirme hareketine bir şüphe doğduğunu, dolayısıyla özelleştirme gelirlerinin tehlikeye girdiğini gösteriyor olabilir.

FAİZ ARTIŞI ÖNE ÇEKİLEBİLİR

Bu ay sonunda 5 milyar dolarlık İstanbul elektrik dağıtımı’nın parasının geleceği varsayımının bütçede yer aldığını, Başkent Gaz’a para bulamayan konsorsiyumun bu parayı büyük ihtimalle veremeyeceğini de hatırlayalım. Sadece bu  değil, başta enerji olmak üzere, diğer özelleştirmelerin de başarısız olması halinde, tablo çok daha ağırlaşacak.

İthalatın, seçim sonrası frene sert biçimde basılsa bile, bir süre daha devam edeceği, dolayısıyla cari açığın milli gelirin yüzde 8’ini bile aşma tehlikesi bulunduğu unutulmasın. Seçim sonrası Hükümetin önceliği ister istemez cari açık olacak.

Bunun için alınacak önlemler ise, her ne kadar seçim öncesi ekonomi yönetimi halkı korkutmamaya çalışsa da, zaten belli... Zamlar gelecek, vergi artışları olacak, belki sıcak para girişine karşı ciddi kısıtlayıcı önlemlerin alınması bile gerekebilecek...

Zaten bunlar yapılacaktı ama hem cari açığın son aylarda katlanarak büyümeye devam etmesi, hem de özelleştirmede yaşanan fiyasko, bence seçim sonrası alınacak önlemlerin dozunu şimdiden ciddi biçimde artırdı.

Aynı kapsamda ciddi önlemlerden birinin Merkez Bankası’nın politika faiz artışı olduğu da biliniyor. Piyasalar, küresel ekonomideki toparlanmanın geciktiğinin ortaya çıkmasının da etkisiyle, içeride faiz artışının ancak önümüzdeki yılın başında olabileceğini düşünmeye başlamışlardı, buna göre planlarını yapıyorlardı.
Bence faiz artışı piyasaların beklentisinden önce, Ağustos-Eylül aylarında bile devreye sokulabilir. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ile görüşen bankacılar, böyle bir öne çekişin havasını aldıklarını söylüyorlar.

Ekonomi seçime kadar görüntüde iyi gitse de, seçim sonrası tablo epey ağırlaşacak...
Yazarın Tüm Yazıları