Sayın yetkililer, İMKB’yi böyle özelleştirin

Özelleştirme takvimi açıklamak kolay da yapmak o kadar kolay mı? Hele de konulardan biri İMKB ise... Borsa’nın nasıl özelleştirileceği konusunu, hayatını sermaye piyasasına adamış, bu alanda en üst noktada yöneticilik yapmış, yöneticiliğinin ardından da entellektüel çalışmaları ile piyasaya ve bürokrasiye yol göstermiş biriyle, Ali İhsan KARACAN ile konuştuk.

Haberin Devamı

Hükümet’in açıkladığı 2003 yılı özelleştirme stratejisi ve takviminin ardından en çok konuşulan konular Başta İMKB olmak üzere İAB ve Milli Piyango İdaresi’nin özelleştirilmesinin nasıl gerçekleşeceği soruları oldu. Son üç gündür yaşanan tartışmalara bakılıdğında başta özelleştirme takvimini açıklayan hükümet dahil kimsenin bu konuda net bir fikrinin olmadığı, önerilen f1ikirlerin ise beyin cimnastiğinin ötesine geçmediğini gördük.
 
Bu eksikliği bir şekilde kapatmak gerekliliğini hisseden kulunuz ise Sermaye Piyasaları ile ilgili bütün karmaşık meselelerde yaptığı gibi yine sayın Ali İhsan Karacan’a başvurdu. Türkiye’ye hem kamu sektöründe hem de özel sektörde yılırca hizmet eden başarılı bir isim. Eski Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlarından biri olan Karacan, sermaye piyasası konusunda yazdığı makaleler ve kitaplarla da uygulama alanının yanısıra entellektüel alanda da çok önemli çalışmalara imza attı.

Haberin Devamı

Bugün sermaye piyasanını sağlıklı işlemesinde büyük öneme sahip bir çok uygulamanın ve kurumun da sayın Karacan’ın girişimi ve kıymetli emeği ile hayata geçtiğini hatırlatmak gerekir.

Sayın Karacan’a “Borsa özelleştirmesi ile ilgili” soruları yöneltmeye başlamıştım ki hemen cevabı yapıştırdı:

-Ben bunu daha önce de söyledim hatta yazdım. Hakikaten de elinin altındaki kara kaplı kitabı karıştırdı, gazete makaleleri ve son yazdığı kitap olan “Mali Piyasalar üzerine denemeler” isimli çalışmasından örnekler vermeye başladı. Baktım ki sorduğum soruların çok ciddi bir kısmı bu makaleler ve kitapta yer alıyor, ben de Sayın karacan’ın izni ile bunların bir özetini çıkartıp, kolay anlaşılır olması için yer yer sorularla bölümleyip yayına hazır hale getirdim. Özetledim dediğime bakmayın. Sayın karacan o kadar ciddi bir bilim adamı ki çalışmanın özeti bile konu ile ilgili akla gelebilecek tüm soruları, hatta fazlasını kapsıyor.

BORSA ÖZELLEŞTİRMESİ İÇİN BİR MODEL ÖNERİSİ:

İMKB anonim şirket statüsüne dönüştürülebilir mi?

Evet. Ancak şirketleşmiş bir İMKB’nin de mutlaka özelleştirilmesi gerekli. Kurumlar ve kurumsal yapılar durağan yapılar değildirler. Yeni şartlara ve koşullara göre yenilenmelidirler. Yeni koşullara göre kendisini yenilemeyen/yenileyemeyen kurumlar işlevlerini yürütmekte ve ayakta kalmakta zorlanırlar. Bu nedenle değişimin en hızlı olduğu yerlerden birisi olan sermaye piyasalarının temel kurumlarından olan Takasbank’ı nasıl yenileyeceğimizi tartışmaya açma zamanı geldi.

Haberin Devamı

Burada kritik soru eğer İMKB anonim şirket olur ve özelleşirse başka borsalara da izin vermek ve bir rekabet ortamı yaratmak gerekip gerekmeyeceği; eğer verilirse hangi borsanın etkin ve iyi çalışacağının da zaman içinde piyasa karar mekanizmasına bırakılıp bırakılmayacağı.
İMKB şirket olacaksa işe hangi model ile başlamalı? Sadece borsa üyelerini hissedara dönüştüren ve başarısız olan Londra Borsası modeli mi yoksa eski borsa üyelerini de kapsayan ancak güçlü kurumlardan oluşan bir ortaklık yapısı ile başlayan Frankfurt modeli mi? İkincisi kanımca daha uygun bir model.

O halde İMKB eğer AŞ olacaksa kanımca buna hazırlanması gerekir ve bu da bazı ön koşulların sağlanmasını gerektirir. Ancak öncelikle menkul kıymet borsalarının da anonim şirket şeklinde kurulmasına olanak sağlayacak şekilde Sermaye Piyasası Kanunu değiştirilerek ayrıntılı bir düzenleme yapılmalı ve 91 sayılı KHK yürürlükten kaldırılmalı.

Haberin Devamı

Peki İMKB nasıl şirket haline dönüşecek ?
 
Bir fikir vermesi için önce yeni şirket haline getirilmiş olan Frankfurt Borsasının sermaye yapısını aktarmak istiyorum. Frankfurt Borsası’nının yüzde 12’sine Deutsche Bank, yüzde 8’ine Dresdner Bank, yüzde 5’ine Commerzbank, yüzde 10’una her federal bölgede birer tane olan menkul kıymet borsaları, yüzde 9’una aracı kurumlar birliği, yüzde 56’sına da hemen tamamı bankalar olmak üzere diğer küçük yatırımcılar sahip.

Bu model Türkiye için birebir uygun olacak mı?

Kanımca en kritik nokta burada. Bu davranış kalıbı ile de yakından ilgili. İMKB yukarıda da belirttiğim gibi ortak bir eser. Zaman zaman borsanın mülkünü bazı aracı kurumlar kendilerinin sanıyor. Bu büyük bir yanlışlıktır. Burada biriken parasal olanakların sahibi gerçekte tüm sistemdir. Bugün borsanın gelirlerine bakarsanız hisse senedi piyasası gelirlerinin önemli olmadığını görürsünüz. İMKB’nin gelirinin çok büyük bir kısım tescil gelirleridir. Bir başkası İMKB tekelci bir kuruluş olarak devlet tarafından kurulmuştur.
Bu nedenle İMKB’nin başlangıçtaki sermayesinin ne olacağı ve buna hangi oranda kimlerin sahip olacağı cevaplanması gereken en temel sorudur. Daha sonra ortaklık yapısı değişebilir. Ancak başlangıç önemlidir. Yukarıda belirttiğim gibi, İMKB ortak bir eserdir ve bunun şirketleşmesi de bu ortak eser olma özelliği dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir.

Haberin Devamı

Sermaye tesbiti ve dağılımı nasıl olacak?

İMKB nin geçmiş yıllardaki net varlık birikimi değerleme yapılarak sermayeye dönüştürülmeli ve bu sermaye çeşitli hisse guruplarına ayrılmalıdır. Burada sermaye miktarının ne olacağı önemli değildir.
Sermayenin;
* yüzde 15’i A Grubu
* yüzde 5’i B Grubu
* yüzde 10’u C Grubu
* yüzde 15’i D Grubu
* yüzde 55’i E Grubu
olarak guruplara ayrılmalıdır.

Sermayeyi gruplara ayırdık. Peki bunlar kimlere hangi kriterlere göre tahsis edilecek?

A Grubu olarak ayrılan yüzde 15’lik bölümü geçmiş 5 yıllık dönemde hisse senedi piyasasında yaptıkları işlem hacmine bağlı olarak İMKB üyelerine bedelsiz olarak verilmelidir. A grubu hisseler sadece ve sadece İMKB üyeleri arasında alınıp satılabilme özelliğine sahip olmalıdırlar. A grubu hissedarların İMKB yönetim kuruluna bir üyeyi seçme hakkı olmalıdır.

Haberin Devamı

B Grubu olarak ayrılan yüzde 5’lik kısmı ise Aracı Kurumlar Birliği'ne bedelsiz verilmelidir. Bu hisseler elden çıkarılamamalıdır.

C grubu olarak ayrılarn yüzde 10’luk hisseler geçmiş 5 yılık işlem hacimleri dikkate alınarak borsaya kote halka açık şirketlere bedelsiz olarak verilmelidir. Bu durumda B gurubu hisseler de ancak borsaya kote şirketler arasında alınıp satılabilmelidir.

D grubu hisse olarak ayrılan yüzde 15’lik kısım halka satılmak yani özelleştirilmek üzere Hazineye bedelsiz verilmelidir.

E grubu olarak ayrılan yüzde 55’lik kısım ise özelleştirilmek amacıyla Hazineye bedelsiz verilmelidir. Hazine bu hisseleri Türkiye'de kurulu banka, aracı kurum, sigorta şirketi, özel finans kurumu gibi mali kurumlara satmalıdır.

Ya herhangi bir grup elindeki hisseleri satmak isterse?

D gurubu hisseler yanlızca mali kurumlar arasında alınıp satılmalıdır. İkincil piyasa satışlarında bu hisseler mali kuruluşlar dışında diğer menkul kıymet borsalarına da satılabilmelidir. D ve E grubu hisseleri İMKB nin şirket haline dönüştürülmesinden itibaren en geç altı ay içinde en yüksek fiyatı verene açık artırma ile özelleştirme mevzuatı çerçevesinde satılmalıdır. Bu süre mutlak olmalı eğer bu süre içinde bu hisseler satılarak özelleştirilemez ise A ve C Hisse gurubundakilere aynı esaslarla bedelsiz dağıtılmalı ve özelleştirme bitirilmelidir. Ancak ilk satışta hiç bir gerçek ya da tüzel kişi doğrudan yada dolaylı olarak C ve D grubu hisselerinde İMKB’nin sermayesinin yüzde 15 inden daha fazla pay sahibi olmamalıdır. Takasbank ise karşılıklı iştirak nedeniyle İMKB de hissedar olmamalıdır. özelleştirme işi ile SPK görevlendirilmelidir.

Bu durumda yönetim nasıl oluşacak?

Yönetim kurulunun kaç kişiden oluşacağı ve nasıl seçileceği ana sözleşmede yer alacaktır. Benim önerim Yonetim Kurulu üye sayısının Başkan dahil 7 kişi olması yönünde. İMKB’nin 7 kişilik yönetim kurulu üyelerinden birisi A grubu, birisi C grubu hissedarlarınca seçilir. Diğer dört üye ise genel kurulca hissedarlar tarafından seçilir. A grubu üyenin seçimi de A grubu hissedarları arasından; C grubunu temsil eden üyenin de B gurubu hissedarları arasından genel kurulca seçilmelidir. Ancak hem A hem de C gurubundan secilen kışi aynı sermaye gurubundan olmamalıdır.

Peki SPK’nın İMKB’nin yönetimine bir üye seçmesi gerekir mi?

Hayır. Ben bu işlevlerin SPK’nın düzenleme/denetim işlevi ile çatıştığını düşünüyorum. İMKB başkanı yönetim kurulunun doğal üyesi olmalı ve kanımca kanunda gösterilecek blue-ribbon tarafından önerilen iki yada üç aday arasından genel kurulca seçilmelidir. Bu modelde de İMKB başkanının aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olma statüsü sürmelidir.

İMKB, özelleştirilmesinin ardından İMKB’ye ya da başka bir borsaya kote edilmeli midir?

Bu hem acil ve hem zorunlu değildir. Bu kotasyonun İMKB’ye yapılması ters gibi görünmekle birlikte bunun en önemli yararı hisseler için ikincil bir piyasa ve fiyatlama yaratılacak olmasıdır. Özelleşmesinin ardından en az bir kaç hesap yılı geçtikten sonra kote edilebilir ve arada geçecek bu süre içinde İMKB şirket olarak yönetilmeye uyum sağlayabilir.

En olumlu yönünden ele alırsam, 1,5 yıllık bir süre içinde İMKB şirket haline dönüştürülüp özelleştirilebilir ve bu sürecin tamamalanmasından en az 1 yıl sonra da İMKB’ye kote edilip ikincil piyasası oluşturulabilir.

İMKB nin özelleştirilmesinin ve İMKB’ye kote edilmesinin ardından aynı yetkilere ve piyasalara sahip olabilecek en azından özel bir diğer borsaya da izin verilmeli midir?.

Bu konuda çok net değilim. Eğer verilir ise bunun için en az beş girişimci grubun bir araya gelmesi ve çıtası çok yüksek tutulmuş standartları karşılamaları aranmalıdır. Aynı zamanda bu lisansın mutlaka bir bedel karşılığı verilmesi gerekir. İzmir vadeli işlem borsası gibi özel ve tekelci bir borsadan bu bedelin neden alınmadığı ve ayrıca bu lisansın neden rekabetçi bir ihale ile verilmediği ise bir soru işaretidir.

YARIN: Takasbank ile ilgili strateji nasıl olmalı?

Takasbank ne olacak

Bu sorunun yanıtını aramadan önce Takasbank’ın konumunun netleştirilmesi gerekmektedir.
Menkul kıymet borsalarının işlevlerini görebilmeleri için sistemde bazı destek hizmetlerinin yerine getirilmesi ve bunların da iyi işleyecek bir örgütsel yapıda olması gerekir. Menkul kıymet borsalarının temel destek hizmetlerinden ikisi takas ve saklama işleridir. Takas borsadaki alım-satım işlemlerinin parasal olarak hesaplaşılması ile alım-satım işlemlerini temsil eden menkul kıymetlerin mülkiyetinin naklini sağlar. Saklama ise borsada işlem gören hisse senetleri ile diğer menkul kıymetlerin fiziksel olarak muhafaza ve saklanması işlevidir. Menkul kıymetlerin kaydileşmesi süreci saklama işlevini fiziksel olmaktan çıkarıp bir bilgi işlem kayıdı haline getirecektir.

Bu iki temel hizmeti görmek üzere İMKB öncülüğünde aracı kurumlar ile bankaların ortak olduğu Takas ve Saklama A.Ş kurulmuştur. Bu şirketin yönetiminde ağırlık İMKB de olmuş; İMKB Başkanları aynı zamanda şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapmış ve SPK da Ticaret Kanunu m.275 e dayanarak şirketin yönetim kurulunda bir temsilci bulundurmuştur.

Takas ve Saklama A.Ş nin aslında sermaye piyasalarında saklama ve takas işlevlerinin ötesinde işlevler yüklenmesi gerektiğini düşünüyordum. Bu şirketin piyasalarda işlevlerini genişletebilmesinin yolu da Takasbank’ın özel misyonlu bir yatırım bankasına dönüştürülmesinden geçmekteydi.

Ekim 1994 de SPK Başkanı olduğumda üzerinde ısrarla durduğum ve öncelik verdiğim işlerden birisi Takas ve Saklama A,Ş. nin bankaya dönüştürülmesi oldu. Aslında bugün unutulmuş olan bu süreç sermaye piyasalarında bir çok yenilikde olduğu gibi dirençlerle karşılaştı. 23 Mart 1995 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 95/6551 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Takasbank’ın kuruluşuna izin verildi. Belki de ülkemizde ilk kez bir normal anonim şirket, anasözleşmesinde değişiklik yapılarak bankaya dönüştürüldü. Bu dönüştürme süreci sırasında yönetim ve denetim ilkeleri esas itibariyle korundu. Bunun nedeni de bu değişim sürecinin sağlıklı ve çabuk yapılabilmesi idi.

Bankanın yönetim ve sermaye yapısının temel ilkeleri şöyle :

Bankanın sermayesi A ve B gurubu şeklinde iki guruba ayrılmıştır. A gurubu İMKB ye ait “ altın hisse “ diyebileceğimiz imtiyazlı hisseler olup nominal değerleri 200 milyon TL dır. B gurubu hisseler ise İMKB ile borsa üyesi olan diğer kurumlara ayrılmıştır. Halen B gurubu hisselerin yaklaşk % 22,5 u İMKB ye aittir. İMKB hariç hiçbir ortağın sermayedeki payı % 5 i geçemez.

Yönetim Kurulu 11 kişiden oluşur. Yönetim kurulunu 4 üyesi İMKB nin elinde tuttuğu A gurubunu temsilen seçilir. Yönetin Kurulunun 5 üyesi de ( 2 si bankalar , 2 si aracı kurumları temsil etmek üzere ) B gurubu hisseleri temsilen genel kurulca seçilir. 1 üye TTK m. 275 e göre SPK tarafından atanır. Genel Müdür de Yönetim Kurulunun doğal üyesidir.

Takasbank bugün yapısı itibariyle değişik ve özgün bir konuma sahip. Bankanın hisselerinin çoğunluğu özel kurumlara ait olmasına karşın yönetimi esas itibariyle kamuya ait. Bu yapısı nedeniyle denetimi konusunda gri alanda kalıyor. Özel bir şirket olduğu için kamu kuruluşlarına ilişkin mevzuatın denetiminin dışında. Buna karşılık hissedar denetimi işlevi de sıkıntılı bir durumda  çünkü hissedar olarak denetim yapacak kuruluşlar uzerinde İMKB bir kamu kurumu olarak otoriteye sahip.

Yani gözetim ve denetime tabi kuruluşların kendilerini denetleyen kamusal güce sahip otoritenin temsilcilerini denetlemesini bekliyoruz. SPK nın Takasbank üzerindeki denetim yetkisi ise sermaye piyasası mevzuatından kaynaklanan ve bankaya verilen görev ve imtiyazları kapsayan kamu hukukuna tabi takas ve saklama işleri ile ilgili. Aslında yönetim kurulunda SPK temsilcisinin olması da ayrı bir sorun ; bankaya dönüşürken bu temsilciliği keşke kaldırabilmiş olsaydık diye düşünüyorum. Hissedar denetiminde yetersizlik/eksiklik bugün gerek hukuk gerekse finans teorisinde iyi yönetişim ( corporate governance ) ilkeleri açısından en önemli risklerden birisi olarak görülüyor. Bu açıdan da Takasbank’ın yapısal bir yenilenmeye gereksininim var. Denetimdeki bu yapısal sorun nedeniyle kamuoyu baskısı şeklindeki denetim devreye giriyor ki , bu bankanın gelecekte işlevlerinin yerine getirilmesinde sıkıntı ve duraksama yaratıyor.

Takasbank’ın kurulmasından bir süre sonra Rahmetli Tuncay Artun zaman zaman Takasbank’ın hisselerinin sınırlı bir kısmının halka arzedilerek İMKB ye kote edilmesini istedi. Bu talepler o yıllarda tarafımdan hep geriye çevrildi. Bu taleplerin geriye çevrilmesinde haklı yada haksız , doğru yada yanlış bir kaç nedenim vardı. Birincisi yönetimi özelleşmemiş yada ileride de özelleştirilmesi düşünülmeyen bir şirketin IMKB ye kote edilmesi bana çok anlamlı gelmiyordu. İkincisi Takasbank yeni kurulmuştu ve yüklenmesi düşünülen yeni işlevlerinden hiçbirisi yaşama geçirilmemişti. Bu nedenle önce bu işlevlerin önemlice bir kısmı yaşama geçirilerek Takasbank olgun bir kurum haline gelmeliydi. En önemlisi de “ Takasbank’ın tekel konumu korunacakmıydı ; Takasbank’ın işlevleri kamusal bir malmıydı ve Takasbank ileride özelleşecek ise nasıl bir yönetim/denetim/sermaye yapısı içinde özelleşecekti “ gibi temel konular tartışılıp , gelecek planlanmadan yola çıkılmasının yanlış olduğunu düşünüyordum.

Takas ve Saklama A.Ş Takasbank’a dönüştürüldükten sonra takas ve saklama işlevlerinin yanısıra yeni işlevler yüklenmesi gerekiyordu. Burada ben iki işlevin yaşama geçirilmesi gerektiği kanısındaydım. Bunlardan birisi halen etkin bir şekilde çalışan Takasbank Para Piyasasıdır. Bu piyasada borsa üyesi aracı kurum ve bankaların fon arz ve talepleri karşılaşmaktadır. Planlarım arasında olan ve ilkinin ardından yaşama geçirmeyi düşundüğüm ancak görev süremin sona ermesi nedeniyle benim yaşama geçirecek zamanı bulamadığım ve benden sonrada gündeme getirilmeyen “ Borsaya Kote Şirketlerarası Para Piyasası “ idi. Bu piyasanın yaşama geçirilememiş olmasını büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Bu piyasanın kurulması Takasbank’a olağanüstü açılımlar ve olanaklar sağlayacaktı.

Takasbank’da muhtemel iki gelişme olacak. Birincisi kaydi sisteme geçilerek Merkezi Kayıt Kuruluşunun kurulmasının ardından Takasbank işlevlerinin bir kısmını yitirecek.

İkincisi ise , yine sürdürülen bir çalışma eğer olumlu sonuçlanırsa Takasbank’ın işlevlerinde genişleme olacak. Bu da halen Merkez Bankası bünyesinde sürdürülen bazı para piyasalarının Takasbank’a aktarılmasıdır. Ben bunu da olumlu görüyorum. Çünkü para piyasalarında yer alan mali kurumların arasında yapılacak para piyasası ışlevi Merkez Bankalarının vazgeçilmez ve zorunlu bir işlevi değil. Nitekim bunun bir örneği bankalararası para piyasasının İngiltere’de bankalarca kurulan bir şirket bünyesinde yapılmasıdır. Ancak bu özel piyasa gerektiğinde Merkez Bankası destek ve müdahalesi olacağından da emin olmalı ve bu güveni hissetmelidir. Merkez Bankası gerektiğinde piyasaya likidite sağlamalı ve yine gerektiğinde “ son kredi mercii “ işlevini yerine getirmelidir.

Bu durumda şu temel nedenlerle Takasbank’ın sermaye ve yönetim yapısı yenilenmelidir:
i) Hissedar denetiminde yetersizlik/eksikliğin giderilmesi ,
ii) Takasbank’ın takas işlevi gider , “ Borsaya Kote Şirketlerarası Para Piyasası “ kurulur ve Merkez Bankasından bazı piyasalar devralanır ise Takasbank’ın bu yeni yapıya uyum sağlaması gereği ,
iii) İMKB nin kendisi de şirkete dönüşecek ise rekabetin gereği güç ve yetki dağıtımının yeniden yapılması
iv)  Mali piyasalarda önemli islevleri olan olgunlaşmış bir kurumun yönetim ve denetiminin özelleştirilerek etkinleştirilmesi ,
v) Özel bir kurumun kamu alanında kalması nedeninden kaynaklanan kurumların ve kişilerin yıpranmasını önlemek

Bu ise çeşitli unsurlardan özellikle de sermaye yapısı , yönetim kurulunun bileşiminin yenilenmesinden geçiyor. Benim bu konuda bazı düşüncelerim var. Piyasada isteyen kendi önerilerini üretebilir.

Öncelikle sermaye yapısı değişmelidir. Bu yapıda A ve B gurubu gibi ikili bir yapı yerine hisseler çoklu bir yapıda guruplanmalıdır

- A gurubu hisseler Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliğine;
- B gurubu hisseler Türkiye Bankalar Birliğine
- C gurubu hisseler borsa uyesi aracı kurumlara; D gurubu hisseler borsa üyesi Bankalara
- E gurubu hisseler Borsaya kote halka açık şirketlere
- F gurubu hisseler ise diğer bireysel ve kurumsal yatırımcılara tahsis edilmelidir.

A ve B gurubu hisseler devredilemez hisseler olup sembolik tutarda olmalıdırlar ; yani yüzde 0,5’er gibi. C ve D hisseler gurubunun payı yüzde 30’ar; E gurubu da yüzde 25 oranında olmalıdır. Kalan da F gurubuna tahsis edilmelidir.. C , D , E gurubu hisseler sadece o guruptaki kişiler arasında el değiştirmelidir. Bir kişi yada kuruluş doğrudan yada dolaylı olarak yüzde 5 in üzerinde pay sahibi olamamalıdır. İMKB artık hissedarlıktan çekilmeli ve mevcut paylarını da A, B gurubuna doğrudan; C,D,E gurubu arasında ise son üç yıllık işlem hacimleri dikkate alınarak bedelsiz devredilmeldir.

Yönetim Kurulunda A, B, C, D, E gurupları birer üye ile temsil edilmeli ancak adaylar arasındaki seçim bütün gurupların oylarıyla genel kurulda yapılmalı ve seçim için asgari yüzde 50’yi aşma şartı aranmalıdır. 2 tane de bağımsız üye seçilmelidir. Bağımsız üyeler blue-ribbon gurup (akil adamlar ve kuruluşlar ) tarafından önerilen 4 aday arasından genel kurul seçmelidir. Bu gurubun kimlerden oluşması gerektiğini bir başka çalışmada ele alacağım. Genel müdür ise doğal üye olacaktır. İMKB TTK m. 275’e göre yönetim kuruluna bir temsilci atamalı ve bu temsilci normal üye olarak kalmalıdır. SPK artık m.275’e göre üye göndermemelidir. Yönetim kurulu üyelıği 2 yıl süreli olmalı ve bir kurum (ve onunla dolaylı ilişkideki kurumlar dahil) en fazla iki dönem üst üste yönetim kuruluna üye gönderebilmelidir. En fazla iki dönem görev yapma bağımsız üyeler için de geçerli olmalıdır.

Takasbank İMKB ye bağımlılıktan kurtulup böylece hem sermaye hem de yönetim bakımından özelleştikten sonra Takasbank’ın sermaye artırımı ile ihraç edeceği F gurubu hisseleri serbestçe işlem görmek üzere İMKB ye kote edilebilir. C, D, E gurubu hisseler ise kısıtlı işlem görmek ( aynı gurup içinde ve sahiplik üst sınırı ) koşuluyla borsaya kote edilebilirler.

Yazarın Tüm Yazıları