RTÜK sizin polis memurunuz değil…

Yeni RTÜK yasası yakında Meclis’ten çıkacak. Son derece önemli ve günlük yaşamımızı çok etkileyecek bir yasa. Peki iktidarı, muhalefeti, devleti ve halkıyla bizlerin gözünde RTÜK nedir? Bu kurumun nasıl baskılar altında çalıştığını biliyor musunuz? Bundan sonra, ekranlarımızın nasıl değişeceğinin farkında mısınız? Değilseniz, bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

Haberin Devamı

TBMM yakında yeni RTÜK yasasını kabul edecek. Bu kurumun günlük yaşamımızdaki yeri ve sorumlulukları daha da artacak. Yepyeni bir döneme girilecek. Eğer bu kuruma karşı bugüne kadar sürdürülen genel bakış şekli değiştirilmezse, yarından itibaren çok daha zor bir süreç başlayacak demektir.
 
Dikkatinizi son dönemlerdeki garip bir eğilime çekmek istiyorum. Özellikle, iktidar partisi çevrelerinde veya kendilerini iktidara yakın hisseden muhafazakar kesimlerde televizyon yayınlarına karşı sürdürülen bir kampanya var gibi.
 
Kimi için RTÜK, emirlerinde olan ve istedikleri anda kullanabilecekleri eli sopalı bir polis veya bir jandarma karakolu, kimi için namus bekçisi, kimi için de muhafazakarlığın, dinimizin savunucusu. Ancak RTÜK genelde, bu kesimdekilerin beğenmedikleri herşeyi sansürleyen bir kurum gibi görülüyor.
 
Bir gün bakıyorsunuz, milletvekilleri telefona yapışmış, şu veya bu yayını şikayet ediyor. "Başkan, nasıl olur da, böyle bir şey izlettirir. Görevinizi yapın efendim, yasaklayın" diye bas bas bağırabiliyor. Haberlerin nasıl yapılması gerektiğine kadar, her konuda akıl verdikleri gibi, neredeyse RTÜK'ün onaylamadığı haberlerin girmemesi için yasa dahi çıkarabilecek noktalara gidiyorlar.
 
Bir başka gün, bu defa toplumdan yüzlerce-binlerce telefon şikayeti geliyor. Bir tartışma programının “Kürtçülük” yaptığından tutun da bir başka dizideki öpüşme sahnesini "porno yayın yapıyorlar" diye şikayet edene kadar, aklınıza ne geliyorsa şikayetçi oluyorlar.
 
En son ve en garip örneklerden biri de, Muhteşem Yüzyıl dizisi.
 
Yazılan yazıları okuyorum, ağzım açık kalıyor.
 
Yapılan tartışmaları dinliyorum, sinirimden içimden TV ekranına ayakkabı fırlatmak geliyor.
 
Ne yazık ki sorumlu mevkideki kimse de çıkıp "Arkadaşlar, bu bir dizidir. Bu bir filmdir. Yani hayali bir senaryodur. Gerçek hayat ile ilgisi yoktur. Neden kızıyorsunuz? Eğer beğenmiyorsanız, elinizdeki kumandanın kırmızı düğmesine basar ve kapatırsınız" demiyor.
 
Tam aksine, şikayetleri ciddiye aldıkları yönünde işaretler veriyor; göz kırpıyorlar.
 
Emin olun, kendimi uzayda yaşıyormuş gibi hissediyorum.
 
Dünyanın neresinde hayali bir senaryonun "gerçekleri yansıtmıyor-atalarımızı kötü gösteriyor" diye yasaklanmak istendiğini duydunuz ?
 
Ben belki Kanuni'nin kadınlarla ilişkilerinin filmini yapmak istiyorum.
 
Size ne oluyor ?
 
En fazla yapacağınız, benim filmimi veya dizimi izlememektir. Daha da çok tepkiliyseniz, yapımcısına protesto mesajları yollarsınız.
 
O kadar.
 
RTÜK'ü harekete geçirip yasaklatamazsınız.

Haberin Devamı

RTÜK'TE YENİ VE ÇOK “SORUMLU” BİR DÖNEM BAŞLIYOR
 
Asıl sorumluluk RTÜK üyelerinin omuzlarında. Kurumlarını ve kendilerini böyle durumlara düşürmemeleri gerekir. Eğer milletvekillerinin her ayaklanışında veya her şikayet telefonu geldiğinde, "duyarlılık var, birşeyler yapalım" diye yasaklamalara gider ve cezalar verilirse, kurumlarının ağırlığını yok ederler.
 
Bu gidişe bir dur demedikleri taktirde "Dizilerin süresi uzun, kısaltılsın" gibi, dünyanın en saçma istekleriyle de karşı karşıya kalırlar ve ne yapacaklarını şaşırıverirler. Artık bu alışkanları reddetmeli, herkesi memnun edemeyeceklerini bilmelidirler. Onların temel görevleri, sansürcülük değil, uluslararası kıstaslara göre yayıncılık yapılmasını sağlamaktır.
 
RTÜK üyelerinin nasıl baskılar altında çalıştıklarını da çok iyi biliyorum. İktidardan, devlet kademelerinden, bürokrasiden ve siyasetçilerden gelen bu baskılara direnmeye çalıştıklarını ve iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalıştıklarının da farkındayım.
 
Ancak, bu yetmiyor. Hele bundan sonraki dönemde, kötü kişi olma pahasına, bu gidişi durdurmalılardır.
 
RTÜK, kurum olarak; ne siyasi iktidarların, ne askerin, ne milletvekillerinin, ne de her telefona sarılıp abuk sabuk isteklerde bulunan seyircilerin esiri edilmemelidir.
 
Başta Başkan Davut Dursun olmak üzere, tüm üst kurul üyelerine Allah kolaylık versin.

Yazarın Tüm Yazıları