Renkli bir hayat siyah-beyaz anılar

Foto muhabirliği camiası geçtiğimiz günlerde mesleğin en renkli yüzlerinden birine veda etti. Ankara’da 50 yılı aşkın süre gazetecilik yapan Yaşar Uçar, geride 74 yıllık renkli bir hayat ve birçok siyah-beyaz anı bıraktı.

Haberin Devamı

Türkiye’de bir gazeteden diğerine transferi televizyon reklamlarında kullanılan belki de tek foto muhabiri Yaşar Uçar oldu.
1988 yılında Hürriyet’ten Güneş Gazetesi’ne geçen Uçar’ın transferi televizyon reklamlarında, “Usta foto muhabiri Yaşar Uçar da, Güneş’te. Olayları onun vizöründen izleyin” sloganları ile yayınlandı. Ankara’da 50 yılı aşkın süre gazetecilik yapan ve geçtiğimiz günlerde tedavi gördüğü hastanede organ yetmezliği sonucu hayata gözlerini yuman 74 yaşındaki gazeteci, mesleğin en renkli simalarından da biriydi.
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin de ilk üyeleri arasında yer alan Yaşar Uçar, derneğin dergisi Foto Muhabiri’nde yayınlanan Yavuz Özden’le röportajında başarısının sırrını, “Dürüst olun, mesleğinizi sevin, mesleğinize bağlanın. Meslek senin ekmek teknen, mesleğini öğreneksin, öğrendiğini uygulayacaksın. Seveceksin, seveceksin, seveceksin” sözleriyle anlattı. 50 yılı aşan gazetecilik hayatı boyunca Türk siyasal tarihinin kilometre taşlarının en yakın tanığı usta foto muhabiri Uçar, Türk sosyalist hayatının yıkılmaz anıtlarından Deniz Gezmiş’in yargılanmasını da, 12 Eylül askeri darbesinin mimarı Kenan Evren’i de fotoğrafladı.

Haberin Devamı

ATATÜRK’ÜN FOTOĞRAFÇISI BAŞLATTI

Uçar, gazete satmaktan gazeteciliğe öyküsünü ise şöyle anlatıyordu:
“1957 yılında İstanbul da çıkan gazeteler Kültür Kitabevine gelirdi. 17 yaşındaydım, burada gazete satıyordum. Atatürk’ün fotoğrafçısı Cemal Işıksel yani Foto Cemal sürekli benden gazete alırdı. Bir gün Cemal amca, elime adresi yazılı bir kağıt verdi, ‘Beni bul’ dedi. Ertesi gün yanına gittim. ‘Seni Sabah gazetesine alalım’ dedi. Yeni Sabah’ta işe girdim. Maaş vermiyorlardı, gazeteye çay ocağı açtılar. Orada çalışmaya başladım. O sıra fotoğraf servisinde film yıkamaya başladım. Yalçın Kılan, öğretti film yıkamayı. Derken, fotoğraf çekmeyi de öğrendim. Polis adliye haberleri yapmaya başladım. Emniyet basın bürosundan İhsan abi ilk makinemi Yashica’yı verdi. Sonrasında işi iyice öğrendim ve foto muhabiri olmayı seçtim. Adalet, Zafer, Türk Haberler Ajansı, Hürriyet, Güneş, Anadolu Ajansı, Türkiye, Son Baskı, Son Havadis, Öncü ve TRT’de çalıştım.”

Haberin Devamı

27 MAYIS İHTİLALİ’NDE GÖZALTINA ALINDI

Meslek hayatı boyunca bir çok renkli anı biriktirdi, Yaşar Uçar, zaman zaman sohbetlerde genç gazetecilere anılarını aktarmayı da severdi. İşte onun anlattığı hikayelerin bazıları:
- İlk gözaltımı 27 Mayıs İhtilali’nde yaşadım. İhtilali oldu, Başbakan Adnan Menderes’in fotoğrafları geldi. O filmleri yıkadım, baskıya götürürken askerler beni yakaladı. Beni gözaltına aldılar, fotoğraf makinemi ezdiler. Fotoğraflarda gitti tabii öylece.

KIZININ OLDUĞUNU TELEFONDAN ÖĞRENDİ

- Kıbrıs Harekatı sırasında askerlerle birlikte hareket ediyorduk. Gazeteciler ikiye ayrılmıştı. Gazeteci Adem Yavuz diğer gruptaydı ve vuruldu, şehit oldu. Çıkartma plajı dedikleri yere geldiğimizde Rum askerleri üzeremize ateş açtı. Bu sırada bir kurşun kaskıma çarpıp gitti, ölüme en yaklaştığım andır, sonrası bana Allah’ın hediyesi gibi. 3 ay boyunca Kıbrıs’ ta kaldım. Bu sırada kızım da doğdu. Doğumunu Kara Kuvvetleri Komutanı’nın aracılığı ile ettiğim bir telefon ile öğrendim.

Haberin Devamı

YAPMAYIN SAYIN BAŞBAKAN

- ‘Tik’ huylu olduğum için zaman zaman meslektaşlarım, zaman zaman bunu bilen korumalar hatta bazen siyasetçiler beni dürterdi. Bir gün Başbakan Süleyman Demirel’i takip ederken biri beni dürttü, benim de ağzımdan bir küfür çıktı. Süleyman Demirel bana baktı. ‘Efendim size demedim’ dedim. O da gülüp “Bir de bana deseydin” dedi. Özal, bu huyumu bilir ve kendisinin de şaka yapmak için dürttüğü olurdu. Bir gün Özal’ı izliyoruz, Milliyet’ten Süreyya Oral’la uçak kokpitinde fotoğrafını çekeceğiz Özal’ın, arkada da hostesler bir şeyler hazırlıyor. O sırada farkında olmadan biri beni dürttünce, benim ağzımdan yine bir küfür çıktı. Hostes üstüne alındı, başladı ağlamaya. Sonra Özal, geldi. Benim bunu bilerek yapmadığımı anlatmak için o da beni dürttü ve küfür ettirmeye çalıştı. Bense kendimi sıkıp yalnızca ‘Yapmayın, Sayın Başbakanım’ diyordum.

Yazarın Tüm Yazıları