Referandumun şifresi

PAZAR sabahı AK Parti üyesi bir işadamıyla konuşuyorum.

Haberin Devamı

Öğleden sonra gidip oyunu kullanacak ama tam olarak yerini bilmiyor.
Birazdan cep telefonuna bir mesaj düşüyor.
“Sayın ... lütfen oyunuzu kullanınız. Oy kullanacağınız sandık numarası ... sandığınızın yeri ... İlköğretim Okulu’dur.
AK Parti Genel Merkez Seçim İşleri Başkanlığı.”
Dikkat edin, gönderen il teşkilatı değil, direkt genel merkez.
Üyelerini sadece oy kullanmaya teşvik etmiyor...
Sandık numarasına kadar oyunu nasıl kullanacağı bilgisini gönderip, adeta verilecek her oyu garantiye almış AK Parti.

****

Modern kampanya tekniklerini kullanma açısından bu, sadece bir örnek.
Referandumdan herkesin çıkaracağı dersler var.
Ama bence ilk ders Kemal Kılıçdaroğlu’ nun.
Oy kullanamaması günlerce espri konusu oldu.
Oysa parti teşkilatı açısından durum çok ciddi.
Bu referandum Kemal Bey’in CHP Genel Başkanı olarak ilk liderlik testiydi.
Bütün gayretine rağmen bir ihmal tüm başarısını gölgeledi.
Kişisel anlamda teşkilatın önünde nasıl koştuğunun bizzat tanığıyım.
Bayram sabahı ilk tebrik telefonumu ondan aldım.
Yani sorun Kemal Bey’de değil.
O, elinden geleni yaptı.
Fakat bu saatten sonra günah keçisi bulmanın da bir anlamı yok.
CHP teşkilatının yetersizliğini en iyi Kılıçdaroğlu biliyor. Yapması gereken bu ihmali, teşkilat yapısını baştan aşağı modernize etmek için bir fırsata dönüştürmek.

Referandumun şifresi

****

İkinci büyük ders AK Parti’nin.
Referandum zaferine rağmen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün Hürriyet’te Adil Gür’ün yayımladığı şu tabloyu önüne koyması gerekiyor.
‘Evet’ diyenlerin oranı eğitim seviyesi arttıkça düşüyor.
Rakamlar çok çarpıcı. İlkokul mezunlarının % 70.9’u ‘evet’ derken, üniversite mezunlarında bu oran % 37.7.
“Beyaz Türkler zaten bizi sevmiyor” yaklaşımı kolaycılık olur.
Ayrıca tersi de CHP için geçerli.
Sevgili Bekir Coşkun’un çok tartışılan tabiriyle, “Göbeğini kaşıyan adamlar da CHP’yi desteklemiyor”.

****

Bunlar fazlasıyla şabloncu ve kolaycı yaklaşımlar.
Demografiye bakınca ilginç bir durum var mesela.
Gençlerde 17-27 yaş arası ‘evet’ diyenlerin oranı % 53.7.
44 yaş ve üstünde oran % 60.
Demek ki AK Parti gençlere derdini iyi anlatamamış.
CHP de orta yaş üstünü ıskalamış.
Ev kadını, esnaf ve çiftçi % 70 ‘evet’ derken, özel sektör çalışanlarının % 70’i ‘hayır’ demiş.

****

Sahil şeridi, Güneydoğu ve memleketin gerisi şeklinde çıkan harita mevcut ayrışmanın daha da pekiştiğini gösteriyor gibi görünüyor.
Ama aslında il bazında yapılan analiz, ilçelere kaydırıldığında ayrışma daha da karmaşıklaşıyor.
Dolayısıyla “Referandum ülkeyi üçe böldü” yaklaşımı da yüzeysel.
Seçmen tercihleri ve Türkiye’nin siyasi-sosyal-kültürel ve ekonomik haritası zannettiğimizden daha karmaşık.
Öyle olmasa popülizm yarışında epey ileri gitmesine rağmen Kılıçdaroğlu esnaf-çiftçi-ev kadınına ulaşamazken, havuzlu villada oturmakla suçlanan Erdoğan beyaz yakalı eğitimlilerden bu kadar tepki almazdı.
Kimlik siyaseti hâlâ en belirleyici unsur.
Seçmenler hâlâ tercihlerini nereye ait hissediyorlarsa oraya doğru yapıyorlar.
Bu yüzden de toplum üçe bölünmüş görünüyor.
Etiketlemek en kolayı.
Esas mesele AK Parti-CHP-MHP-BDP fark etmez, şifreleri daha detaylı okumak ve dersler çıkarmak.

 

Yazarın Tüm Yazıları