Politik kaygılarla ekonomi düzeltilemiyor

YUNANİSTAN küresel ekonomiye damgasını vurmaya devam ediyor. Öyle anlaşılıyor ki; 17 Haziran’da tekrarlanacak genel seçimlere kadar da damgasını vurmaya devam edecek.

Haberin Devamı

Yanıtı aranan soru; Yunanistan euro birliğinden çıkacak mı, kalacak mı?
Aslında Yunanistan’ın tek başına Euro birliğinden çıkması o kadar korkutmuyor ama bunu benzer durumdaki İspanya, Portekiz hatta İtalya’nın izlemesinden kaygı duyuluyor.
Şahsen, hâlâ Yunanistan’ın Euro birliğinden ayrılmasının küçük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. Uluslararası piyasaları iyi bilen uzmanlarla konuştuğumda bu korkunun giderek büyüdüğünü, her geçen gün buna ihtimal verenlerin sayısının arttığını gözlüyorum ama yine de işin bu noktaya kadar geleceğini sanmıyorum.
Politik kaygılar nedeniyle ekonomilerin ne kadar tahrip edilebildiğini, halk adına halkın uzun vadeli çıkarlarının ne ölçüde feda edilebildiğini, yıllardır çok yakından izlemiş bir gazeteciyim. Türkiye ekonomik geçmişinde bu yanlışları sıkça yaşamış, o nedenle günlük ekonomik kararlardan politikacının elini çekmesi için önlem almaya çalışmıştı. Ama politikacı buna da izin vermiyor...
Politikacı her yerde politikacı ve “halkı düşünüyorum” diyerek aldığı kararlarla halkının uzun vadeli çıkarlarını, bile bile tehlikeye atabiliyor. Yunanistan’da yapılacak seçimlerde merkez partilerin hükümet kurabilecekleri bir tablo çıkacak mı, yoksa Euro birliğinden çıkmayı taahhüt eden partiler mi kazanacak şimdi herkes gözünü dikmiş, bu soruların yanıtını arıyor. Bu seçim artık sadece Yunanistan’ı değil, Avrupa’yı, tüm dünyayı ilgilendiren bir seçim. Seçimleri merakla bekleyenlerin başında da Almanya Şansölyesi Merkel geliyor.  “Referandum yapılsın” gibi taleplerle Yunanistan halkının tercihini etkilemeyi deneyen Merkel’in de bir politikacı olduğunu, zaman zaman unutuyoruz. Alman halkı artık diğer Avrupa ülkelerini finanse etmek istemiyor, başka ülkelere kendi payından kaynak aktarılmasına karşı çıkıyor. Alman halkı geçen ay yerel seçimlerde bu tepkisini dile getirdi ve Merkel, artık diğer ülkelere yapılacak yardımlarda eskisi kadar rahat olamıyor. Çünkü gelecek yıl da O’nun seçimleri var ve kendi seçimleri nedeniyle, “Euro birliğinin bozulmasının Alman halkının uzun vadeli çıkarlarına ters” olduğunu bile bile, bu birliği bozan Şansölye bile olabilir..

Haberin Devamı

RATİNGLER KONUSUNDA POLİTİK ÇIKIŞ

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın rating şirketleri, özellikle de S&P konusunda yaptığı son çıkışların da politik çıkışlar olduğunu görmek gerekiyor. Aksi takdirde, herhalde Başbakan da biliyordur ki; bu şirketlerle sözleşmenizi iptal etseniz bile size puan vermeye devam ederler, kendi rating şirketinizi kursanız bile bunun verdiği puan uluslararası camiada rağbet görmez, yani bir şey değişmez. Tüm dünyada S&P, Moody’s ve Fitch’in dışında, uluslararası camiada geçerli olan rating şirketi çıkamadı.
Japonya gibi güçlü bir ülke bile JCR adlı şirketiyle, dünyada geçerli olamadı. JCR Japonya’ya en yüksek puanı vermeye devam ediyor, ama bu üç şirket Japonya’nın puanını indirdi ve Japon tahvilleri bu üç şirketin puanlamasına göre uluslararası piyasalarda işlem görüyor.
Türkiye kendi rating şirketini kurabilir, zaten birkaç tane var ama bunların sayısını da artırabilir. Hatta, örneğin Arap ülkeleriyle de işbirliğine girip, uluslararası bir rating şirketin ortağı da olabilir. Bu arada, bildiğim kadarıyla Fitch ile zaten sözleşmemiz yok ama, diğer şirketlerle varolan sözleşmelerini de iptal edebilir.
Rating şirketlerinin doğru karar alıp almadığı, bilimsel açıdan tartışılması gereken, zaten de tartışılan bir konu. Birçok ülke, daha doğrusu puanı düşen ülkeler, bu konuda sıkça yakınırlar. Uluslararası bazda rating kurumunun işlevinin ciddi biçimde tartışılması gereği de ortada.
Ancak baştan beri anlatmaya çalıştığımız, “politikacının ekonomik dengeleri bozan kararlar alma eğilimi” nedeniyle, bence uluslar arası rating şirketleri hep var olacak...

Yazarın Tüm Yazıları