Pişkinsüt'ü kutlamalı...

BU Avrupalılarda zerre kadar akıl yok galiba... Biz yıllardır onlara ‘‘Sizinle aynı değerleri bölüşmüyoruz. Siz insan haklarından söz ediyorsunuz, biz onların nasıl çiğneneceğini göstermeye çalışıyoruz.

Siz demokrasi diyorsunuz, biz aksini yaşatmak istiyoruz. Ama hálá anlamıyorsunuz’’ mesajını verip duruyoruz.

Velakin anlatamıyoruz.

Anlatsaydık bunca yıldır Avrupa başta olmak üzere tüm uygar uluslar álemiyle aramızda hálá ‘‘Türkiye'de işkence var mıdır, yok mudur?’’ tartışması sürüp gider miydi?

Onlar bizde ‘‘işkence’’den söz ededursunlar, biz TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nda ilk defa ciddi şekilde görev yapıp işkence kanıtlarını ortaya koyan DSP Aydın Milletvekili Dr. Sema Pişkinsüt'ü bir de cezalandırmaya kalktık.

Pişkinsüt'ün suçu, ‘‘cürüm işleyenleri saklamak’’mış.

Ankara C. Başsavcılığı'nın bu nedenle Pişkinsüt hakkında soruşturma açmasına bakıp ‘‘Demek TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olduğuna aldırış etmeden bu hanım işkencecilerin adlarını saklamış. Onların adalet önünde hesap vermelerini böylece engellemiş’’ diyebilirsiniz.

Oysa Pişkinsüt'ün suçu tam tersi; yani, ‘‘kendisine yapılan işkenceleri ayrıntılarıyla anlatarak gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayan mahkûm ve tutukluların isimlerini savcılığa vermemek’’miş.

Çünkü Pişkinsüt eğer bu isimleri resmi makamlara verseymiş, onlar da gider söz konusu kişilerle tekrar konuşarak tutanaklara geçirir, böylece asıl suçluları cezalandırabilirlermiş. Şimdi gördüğü işkenceyi anlatanların isimlerini vermeyerek Pişkinsüt asıl, işkencecileri korur hale geliyormuş.

İnanılmaz bir mantık!

Pişkinsüt'e ‘‘O isimleri verin’’ diyenler, söz konusu kişilerin ertesi sabah bulundukları ceza ve tutukevinden ölü çıkacağını bilmezler mi?

Daha üç gün önce, İstanbul'un göbeğindeki Bayrampaşa Cezaevi'nde Hamza Kılıç adındaki bir uyuşturucu kaçakçısı üç tabancadan çıkan kurşunlarla öldürülmedi mi?

Cezaevlerinde devletin egemenliğini kuramayan bir Cumhuriyet Savcılığı tutar da hapishane gerçeklerini anlatan mahkûm veya tutukluların isimlerini öğrenmek ister mi? Alamayınca yasa ve hukuk adına, hukuka ve kamu vicdanına aykırı bir işlem başlatabilir mi?

Savcılık ne derse desin, kaç adet dava açarsa açsın... Dr. Sema Pişkinsüt'ün yaptıkları ‘‘A’’dan ‘‘Z’’ye doğrudur. Çünkü eğer TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak yaptığı mülakatlar sırasında tutuklu ve hükümlülere ‘‘İsimlerinizi kimseye bildirmeyeceğiz’’ sözünü vermemiş olsa veya söz verdiği halde onların kimliklerini kamu makamlarına (örneğin savcılara) açıklasaydı, Pişkinsüt'ü asıl o zaman hepimiz kınardık.

Doğruyu konuşalım:

Burada asıl hazin olan devletin işkenceyi ve işkenceciyi koruyan tavrını hálá ve zerre kadar utanmadan sürdürmesidir.
Yazarın Tüm Yazıları