Otoyolları deliler basmış

Yuh, gerçekten yuh!

Cumartesi gününden beri, "olamaz bu gerçek olamaz" diye sayıklayarak birilerinin beni uyandırmasını bekliyorum.

Başıboş İstanbul trafiğinde magandalığın her türüne şahit olmaya alıştım sanıyordum.

Hani yanımda eşim olmasa ve bu gerçeküstü sahneye o da şahit olmamış olsa, ruh sağlığım bozulmadan İstanbul’da yaşamaya devam edebilmek uğruna hayal gördüğüme inandıracağım kendimi.

Otomobilin teki çevreyolunda "U" dönüşü yapıp, ters istikamette gitmeye başlıyor.

Ardından biri daha. Ve sonra biri daha... Hepsi de gaza basıp, büyük bir ivmeyle hızlanarak.

Boğaziçi Köprüsü’nden geçmiş, Fenerbahçe Stadı’na doğru gidiyoruz. Sağda bir çıkış var. İki yüz metre kadar ötede de bir giriş.

Girişin orada yol tıkanıyor. Otoyola girmeye çalışan araçlar bu tıkanık yolla karşılaşıyorlar.

Ve içlerinden beyinsizin biri tıkanık yola girmemek için "U" dönüşü yapıp, emniyet şeridinde trafiğin ters istikametinde gaza basıyor. İki yüz metre gerideki çıkışa, karşıdan gelen bir otomobille kafa kafaya gelmeden varmak için de sürat yapıyor.

Çünkü İstanbul trafiğinde kendisi gibi beyinsizlerin bol olduğunu ve emniyet şeridine girip karşısına çıkabileceğini biliyor.

Hani fıkradaki gibi. Temel otoyola ters yönden girmiş gidiyormuş da radyodan haber anonsunu duymuş. Spiker otoyolda ters istikamette giden bir deliden bahsediyormuş. Temel kızgın kızgın söylenmiş, "Ne biri, ne biri? Hepsi ters yönden gidiyor bu delilerin", diye.

Trafik polisi beyinsizi durdurup hesap sormaya kalksa belki o da öyle diyecek; "Ne ters yönü, ben değil bu salaklar ters gidiyor. Bu trafiğe girmek için insanın beyinsiz olması gerek. Ben doğrusunu yapıyorum, bunların tümü salak".

ABD’nin bazı eyaletlerinde emniyet şeridinden geri geri gidenlere, akıl hastanesinde tedavi olma cezası verildiği söylenir. Emniyet şeridinde, trafiğin ters istikametinde hız yapanları tımarhanede müebbet tedaviye mahkum ederlerdi herhalde.

Biz de ise kimsenin umrunda değil.

Hıncal Uluç haklı olarak ama boşuna haykırıyor durmadan, "İstanbul’un sahibi yok", diye.

Keşke sahipsiz olsa İstanbul. Sahipli ama sahiplerini takan yok.

Eğer otoyola ters istikametten dalan adam "Polisi takan yok, Emniyet Müdürü’nün sözü geçmez, Vali’nin umrunda değil, milletvekilleri uyuyor", diye düşünmese zaten o delice hareketi yapmayacak.

Otoyola tersten dalacak cesareti buluyor çünkü yaptığının yanına kár kalacağını biliyor.

En iyi baharat ambalajlı olanı

Sabah Cuma ekinde, çoğunluğu gurme ve restorancılardan oluşan jüriye tercih ettikleri baharatçıları sormuşlar.

Jüri üyelerinin tercihlerine dayanarak da en iyi 10 baharatçıyı sıralamışlar.

Listede garip bir durum dikkatimi çekti. Tamamı baharatı açık olarak satan dükkanlardan oluşuyordu.

Baharat üretim ve saklanma aşamalarında sağlık koşullarına en fazla dikkat edilmesi gereken yiyecek maddelerinden biri.

Kanserojen maddelerin başında gelen aflatoksin küfüne en çok sağlıksız koşullarda üretilen ve/veya saklanan baharatlarda rastlanıyor. Üretim doğru yapılsa bile saklama koşulları kötüyse baharatta kanserojen aflatoksin oluşabiliyor.

Açıkta satılan baharatın steril olması da mümkün değil. Açıkta satılan baharata her türlü bakteri bulaşabilir.

Gurmeler hadi neyse de, anlı şanlı restoranların sahiplerinin, şeflerinin çuvallardan açıkta satış yapan dükkanları tercih ediyor olması düşündürücü.

Örneğin Mikla, Lokanta, Num Num ve Erguvan’ın sahibi ünlü Şef Mehmet Gürs Mısır Çarşısı’nı, Kilisli Restoran’ın sahibi Mehmet Şahiner ile Ece Bar’ın sahibi Ece Aksoy Elmacılar Pazarı ve Uzunçarşı’yı, Çiya’nın sahibi Musa Dağdeviren Nil Baharat’ı, Les Ottomans’ın şefi Robyn Cooper Eminönü Baharat Pazarı’nı, "catering" şirketi sahibi Elif Edes Mısır Çarşısı ve Bodrum Pazarı’nı tercih ediyorlarmış.

Müşterilerine lezzetli olduğu kadar sağlıklı ürünler sunmakla da yükümlü olan restoran sahiplerinden farklı bir cevap duymayı umardım.

Örneğin Bağdat Baharat, Ayfer Kaur, Müsan, McCormick, Karya gibi ambalajlı markalardan biri ya da birkaçını saymalarını beklerdim.

Kısacası damak tadınız kadar sağlığınıza da önem veriyorsanız siz siz olun ISO ve HACCP damgası taşıyan ambalajlı baharatları tercih edin.

Gerçek gurme damak tadı kadar sağlığa da önem verir.
Yazarın Tüm Yazıları