Önce maliye politikaları

KURLARDA son haftalardaki oynamanın arkasında yabancı kaynaklı haberleri ya da yabancıların marifeti olarak görmeyelim. Öyle görürsek, kendimizi aldatmış oluruz. Çok büyük hatalar yaparız.

Dünkü yazımda da belirttiğim gibi, aslında kurları oynatan geçmişteki döviz açıkları değil, gelecekteki olası döviz açığı beklentileridir. Cari işlemler açığında şimdiki beklentilerin aksine, daha olumlu bir cari işlemler açığı gerçekleştirmek zorundayız. Türkiye ekonomisinin 12-13 milyar dolar cari işlemler açığı vereceği beklentisiyle piyasaları sükûnete davet edemeyiz. Daha olumlu beklentiler yaratabilmeliyiz.

Bunun yolu, iç talep artışındaki ivmeyi tersine çevirmektir. Yani, ekonomik istikrar ve yapısal dönüşüm tamamlanıncaya kadar ekonomik büyümeden feragat etme ikilemi ile yüz yüze gelmiş bulunuyoruz.

POLİTİKA ÖNCELİĞİ

İç talep artışının hızını yavaşlatmak, önce daha sıkı maliye politikalarından
geçmektedir. Harcamaları daha da kısmayı programlamayı ve vergi gelirlerini artırıcı önlemleri almayı düşünmeliyiz. Bu alanlarda başarısızlıklarla karşılaşıldığında, içeceğimiz ilaç çok daha acı olacaktır.

Kimilerine göre, para politikası maliye politikalarının başarısızlıklarını örten bir araçtır. Maliye politikasının yapması gerekenler para politikasından beklenir. Ama, para politikasının devreye girmesi çok geç de olabilir.

Merkez Bankası’nın birkaç kez vurguladığının aksine, enflasyon ve döviz kurlarındaki oynamalar arasındaki dinamiğin artık değiştiği yönündeki iddialar, en azından bana çok gerçekçi görünmüyor. Yani, kur artışları eskisi kadar enflasyon yaratmaz deniyor. Kur artışları belli bir noktadan sonra enflasyonu da olumsuz etkileyebilecektir. Bu noktada, Merkez Bankası’nın faizleri artırarak iç talebi kontrol etmeye çalışması ya geç olacaktır ya da beraberinde birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Dolayısıyla, kısa dönemde maliye politikalarına önem vermek daha akılcı bir politika olacaktır.

ÖNERİLER

Kısacası, ileriye dönük olumlu beklentiler yaratacak birkaç yönde adımlar atmamız gerekiyor. Aksi takdirde, geçen yılın aksine, bu yıl çok daha çalkantılı bir döviz piyasası izlemek durumunda kalabiliriz. Özetle,

1. IMF ile stand-by düzenlemesinin 2004 yılı sonrasında üç yıl için yeni para almamak koşuluyla uzatılması
ve vadesi gelecek IMF’ye olan borçlarımızın zamana yayılması konularında bir mutabakata varılıp piyasalara açıklanması,

2. Ekonomik alandaki yapısal reformların yeniden ele alınacağının, reformların ayrıntılarına girilerek açıklanması ve uygulamaya hız verilmesi,

3. Maliye politikalarının öngörülenden de daha sıkı hale getirilmesi yönünde alınacak kararların açıklanması, gibi önlemler piyasaları rahatlatacağı gibi, çok da parlak olmayan ileriye dönük bazı ekonomik göstergelerdeki tahminleri de değiştirecek nitelikte olacaklardır.

Dalgalı kur her şeyi halleder, aspirin gibidir, anlayışıyla olan bitene seyirci kalınması beklentileri daha da bozucu bir etki yapmaktadır.
Yazarın Tüm Yazıları