Okura mektup

SEVGİLİ okurlar...

Duymuşsunuzdur... TCK'nın 159. ve 312. maddeleri değişiyor. Bugün yarın Genel Kurul'da görüşülecek.

Eğer bu şekliyle kabul edilirse mahvoldum ben. Bundan böyle devleti, milleti, başbakanı, bakanları, milletvekillerini, askeri, emniyeti hatta Temel'le Dursun'u bile eleştirmek yok.

Baktım, yasada M.Ali'nin adı geçmiyor bir tek. Ama ona da hastalandığı için ben kıyamam. Gülben Ergen'le Hande Ataizi'ne yükleneceğim artık n'apayım.

Anlayacağınız...

Yok öyle önüne gelene mış-muş falan...

Hatta birini kastetmek de şart değil, genelleme de yapılamayacak.

Misal, ‘‘Biz Türkler bir işe yaramayız’’ gibi.

‘‘Bahçeli'nin sesi gelmiyor’’ diyorduk, meğer harıl harıl çalışıyormuş adamcağız.

* * *

Aslında her şeye rağmen istediğimi yazabilirim yine de. ‘‘Yapma’’ diyen yok. Ama evimde ikamet edemem ondan sonra. Bana gösterilen yeni ikametgáhımda sürdürmek durumunda kalırım hayatımı. Kartal dolaylarında büyükçe bir binada... Yok, Kartal işadamlarına tahsis edilmişti galiba. Her neyse...

Yani tercih hakkım her zaman var. İş, BBG evi gibi toplu yaşamı kaldırıp kaldıramayacağımda ki, kaldıramam. Daha doğrusu öteki sakinler yapamazlar benimle. ‘‘Bu kadın akşama kadar uyuyor, sabaha kadar ışık yakıyor’’ diye hücreye kapattırırlar.

Yok... Bunu göze alamam.

İş size düşüyor sevgili okurlar. Biraz daha zeki olmanız gerekecek. Çünkü yazılarım bulmaca kıvamında olacak bundan böyle. Çözebilene aşkolsun!

Gerçi isim vermeden eleştirene de ceza varmış.

Yani ‘‘75 yaşında, kısa boylu, gözlüklü, kasketli bir zat memleketin canına okudu’’...

Ya da

‘‘Yandaşlarına beyaz çorabı yasaklayan bir zarif beyefendi başımıza çorap ördü’’

desem de götürecekler.

* * *

Bilemiyorum ne diyeceğimi...

Eski gazeteci Sayın Ecevit, bunu da yapmış olacak iktidarında.

Ciddi gazetecilik geliyor diyorlardı bir de. Gazetecilik ciddi ciddi gidiyor oysa.

Mecburen gazetelerin tamamı ikinci sayfa tadında olacak.

Ben de eskisi gibi ‘‘sık sık’’ yerine ‘‘daima’’ kendimden bahsederim artık.

Belki, hatta belki değil mutlaka bütün köşe yazarları öyle yapmak durumunda kalacaklar. E, iyi oldu onlara, ‘‘Gülme komşuna, gelir başına’’ diye boşuna dememiş atalarımız.

* * *

Bütün bunlara annem sebep oldu aslında.

Dört senedir ‘‘Aman kızım götürürler’’ dedi durdu. Bir şeyi kırk kere söylersen olur. Oldu nitekim, götürecekleri yolu döşüyorlar şu anda.

Anne,

Hakikaten bu kadar yürekten mi dua ettin kimselere sataşamayayım diye?

Gözün aydın, istediğin oldu işte.

Ama buna da şükür. Annemin duaları elimin kırılıp, dilimin tutulması şeklinde de kabul görebilirdi.

Durum bu sevgili okurlar.

Etliye sütlüye dokunmak yok bundan böyle.

‘‘Etliyle sütlü kim?’’ derseniz...

‘‘Etli’’ son zamanlarda ne olduysa, yüzü etlenen bir büyüğümüz.

‘‘Sütlü’’yse onun dişi eşi.


MIŞ-MUŞ


Bahçeli, ‘‘Derviş dayatma yapmak istiyor ama biz dayatmaya gelemeyiz’’ demiş.

Biz geliriz, hepiniz bize dayatın.

Názım'ın aşkları bale oluyormuş.

Devlet Opera ve Balesi'nin kadrosu sayıca yeterli gelmeyebilir.

Mesut Yılmaz, ‘‘AB hedefimiz 2007 yılında tam üyeliktir’’ demiş.

Hedef tamam da, vurmaya çalışan yok.
Yazarın Tüm Yazıları