Oktay Ekşi:Tipik bir Balkan olayı...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Olay acaba NATO güçlerinin Yugoslavya'ya bomba yağdırmasına ilişkin kararını açıklarken Başkan Bill Clinton'un söylediğinde mi düğümleniyor, yoksa Yugoslav bakanların ve diplomatların iddia ettiklerinde mi?

Teşhis koymak kolay değil...

Clinton, Yugoslavya diktatörü Slobodan Miloseviç'in Kosova'daki Arnavut azınlığa karşı uyguladığı politikaları Hitler'inkilere benzetiyordu.

O politikalar malum: Irkçı ve yayılmacı idi. Ama asıl önemlisi, kimse zamanında ‘‘dur’’ demediği için sonunda tüm dünya dünya savaşa girmişti.

O nedenle Clinton, Miloseviç'i, daha fazla gecikmeden durdurmak için harekete geçtiğini söylüyor.

Gerçekten, Miloseviç'in Hitler'den farkı sadece isim ve çap farkıdır. Nitekim şimdiki olaylar, Kosova Arnavutları'nın 1974'te aldıkları ve 1989'a kadar da sahip oldukları özerklik 1989'da Miloseviç tarafından keyfi bir şekilde ellerinden alındığı için çıktı.

Aslını ararsanız Miloseviç'e karşı bugünkü tavır, Kosova olayları başladıktan sonra konulduğu için çok gecikilmiştir.

Çünkü Bosna-Hersek'te cereyan edenler yüzünden Dr. Radovan Karadziç ile o'nun asker üniformalı celladı Radko Mladiç ‘‘insanlık suçu’’ işledikleri için ne kadar suçlu iseler Miloseviç de en az onlar kadar suçluydu.

Ama başta ABD olmak üzere tüm Batı'lılar Bosna'da silahların susması hatırına Miloseviç'in suçunu o zaman gözardı ettiler. Ve o'nu La Haye'de kurulan mahkemenin karşısına çıkarmadılar. Ama uyguladıkları ikiyüzlü politikanın olumlu sonuç vermediğini Kosova olaylarıyla gördüler.

Clinton şimdi ‘‘Miloseviç'in katliamlarına daha fazla seyirci kalınırsa yeni bir Hitler yaratılacağını’’ söylerken o nedenle haklı ama, haklılığı Bosna'daki hatayı ortadan kaldırmıyor.

Öte yandan Kosova ihtilafını çözüme bağlamak için Paris'te hazırlanan ve Miloseviç'in ‘‘imzalamayız’’ dediği anlaşma konusunda Miloseviç'in haksız olduğunu söylemek kolay değil. Çünkü anlaşmanın son dakikada eklendiği bildirilen bir hükmü, Kosova Arnavutları'na üç yıl sonra ‘‘bağımsızlıklarını ilan etme’’ kapısını aralıyor. Kısaca nihai kararı, onların çoğunlukta olduğu halkın referandumla vereceğini bildiriyor.

Ankara'daki Yugoslav Büyükelçiliği Maslahatgüzarı'nın söylediği gibi, ‘‘dünyada böyle bir anlaşmanın altına imza atacak hiçbir devlet olur mu?’’

Yani ‘‘size karşı olanların oylarıyla toprağınızın bir kısmını elinizden çıkartın’’ derseniz ona kimse rıza gösterir mi?

Kaldı ki olayın cephesi bunlardan ibaret de değil:

Konuyu Birleşmiş Milletler'e bırakırsanız, çarklar bir türlü dönmüyor. Bosna'da olduğu gibi 250 bin kişi ölmeden kimsenin (hele Avrupa'nın) kılı kımıldamıyor. Bırakmayıp NATO ile çözmeye kalkarsanız, ‘‘Bu yapılanın uluslararası hukukta yeri var mı?’’ diyenler haklı çıkıyor.

Kısaca tipik bir Balkan olayı yaşıyoruz. Herkes biraz haklı. O yüzden içinden çıkılması zor bir olay.



Yazarın Tüm Yazıları