NE YAPMAK GEREK YAŞARKEN ÖLMEMEK İÇİN?

Sonsuzluğa göçün ve hayattaki tek gerçek olan ölümün canımızı acıtmasının, bizi sınamasının paralelinde onun karşısında nasıl da aciz ve çaresiz bıraktığını, elimizi kolumuzu nasıl bağladığını daha iyi anlıyoruz aslında.

Haberin Devamı

Son üç aydır birbiri ardına yaşadığımız kayıplara bakınca… Mehmet Ali Birand, Ferdi Özbeğen, Tekin Akmansoy, Müslüm Gürses, Metin Kaçan, Burhan Doğançay, Toktamış Ateş, Ahmet Mete Işıkara, Şenay, Savaş Akova, Enver Ören, Alev Sururi, Osman Gidişoğlu…

Bu isimlerin yanı sıra kendi yakınlarımızın aramızdan ayrılışı…

İç acıtıcı.

Yürek kanatıcı.

Can yakıcı.

Geri dönüşü olmayan bu gidişlerin ardından bakakalmak…

Eli kolu bağlı kalmak…

Çaresizliğin dibini boylamak…

Hiçbir şey yapamamak…

İşte bu sebeple, aldığım her vefat haberiyle durur dünya bir süreliğine gözümde.

Buruk bir tebessüm gelip konar dudağımın kenarına.

Neden mi o acı tebessüm?

Dünyadaki tek kaçınılmaz ve karşısında çaresiz kaldığımız, bugünlerde soğuk nefesini gün be gün hissettiğimiz ölümün acısını yaşayıp hayata döndüğümüzde kaldığımız yerden devam ettiklerimize.

Haberin Devamı

İnsanların birbirini anlamamalarına…

Hırslara…

Kıskançlıklara…

Düşmanlıklara…

Söylenen yalanlara…

Kuyu kazmaya çalışanlara…

Çıkarcılıklara…

Sevgisizliklere…

Karşısındakileri üzenlere…

İncitenlere…

Menfaatlere…

Çekişmelere…

Prensiplerimizden ödün verişimize…

Değerlerimizi yitirişimize…

Kendimizi bile terk edişimize…

***

Birkaç yıl öncesine kadar aldığım her vefat haberi sonrasında sevdiklerimi arıyor, onlarla birlikte zaman geçiriyor sonra da hayatın rutin kaosuna dönüyordum.

Herkes gibi…

Taa ki bir sonraki aldığım vefat haberine kadar…

Ama son birkaç yıldır vefat haberlerini almadan her gün yaptığım şeyler var.

Güne başladıktan sonra eşsiz melodiler eşliğinde şarkılar söyleyerek kahvaltı hazırlıyor, hazırlanıyorum.

Maddi - manevi sorunlara rağmen gülümsemelerimi yüzüme yaka çiçeği yaparak görüşmelere gidiyor, işlerimi hallediyorum.

İnsanlara karşılıksız – çıkarsız yardımcı olmaya çalışıyorum.

Sevdiklerimi, özlediklerimi arıyorum seslerini duymak için, sebepsiz.

Sürprizler yapıyorum, onları şaşırtacak.

Yetmiyor, arada incelikler de…

Çünkü insanları mutlu ve gülerken görmek özümü çoğalttığından…

Sonra…

Samimiyetimle sarılıyorum hep.

Seviyorsam söylüyorum.

Bir şarkıyı, filmi ya da kitabı paylaşmak da küçük mutluluklarım arasında.

Haberin Devamı

Denizi, güneşin batışını izlemek de…

Boğaz Köprüsü’nden geçmek de…

Yağmurda yürümek de…

Beni kıranlara, üzenlere, incitenlere gülümseyerek oluyor cevabım, her defasında.

Hatta bir süreliğine Adana’dan gelen babamla, geçtiğimiz günlerde sohbet ederken bana ‘Günlerini bayram coşkusuyla yaşamanı, yağmur - kar demeden görüşmelere – tiyatrolara koşturmanı, şahane yemekler yapmanı, tutkuyla yazılar yazmanı, insanları sarıp sarmalamanı, şarkılar söylemeni, dans etmelerini, her şeye rağmen gülümsemelerini gördükçe o kadar mutlu oluyorum ki’ demesi içime anlatılmaz, tarifsiz duyguları boca etti.

Yıldızları ruhuma nakşetti bu mutluluğum.

Yaşadığım küçük (küçük ama beni ve ruhumu büyütüp çoğaltan) mutluluklarımı fark etmesi…

Haberin Devamı

Diğer adımdır; samimiyetim, gülümsemelerim, herkese olan sevgim, coşkum, tutkum.

Az önceki saydıklarımı içten yaparak, hayatı bir parça daha yaşanır kılmaya çalışıyorum. Çünkü hayat maddi – manevi sıkıntılarla yaşamı zorlaştırıyor zaten.

Ne gerek var ki, yaşamda yolları daha da sarpa çıkarmaya diyerek…

Yarın, bırakın yarını bir saat sonra ne olacağımız belli mi?

Bu sebeple…

Şu üç günlük dünyada;

Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün.

Boşverin.

İç sesinizi, kalbinizi dinleyin.

Siz kendinize bakın.

Canınız ne istiyorsa onu yapın.

Sizi mutlu edecek ne varsa…

Özlüyorsanız arayın.

Görüşmek istiyorsanız davet edin.

Gitmek istiyorsanız gidin.

Daha anlaşılır olmak için açıklayın.

İstiyorsanız, gerekeni yapın.

AN’ı yaşayın.

Kahkahalar atın.

Haberin Devamı

Kafanıza takılan bir şey varsa sorun.

Bir şeyi beğenmiyorsanız belli edin.

Seviyorsanız söyleyin.

Tüm bunları yapın, yapalım ki.

Yaşarken ölmemek için!


 

Yazarın Tüm Yazıları