Ne altın, ne mutfak robotu, ne de pazar kahvaltısı... Annelere en güzel hediye: Kreş

Annelere, daha kolay bir şekilde de olsa sonuç olarak yine ev işi yaptıracak, 'senin yerin mutfağın, evin' demekten başka bir şey söylemeyen reklamlara değil, onu eve mahkum eden rakamlara bakın.

Haberin Devamı

Birkaçını ard arda okuduğunuzda bile anlayabilirsiniz; annelere en iyi hediyelerden birinin, kaliteli, erişilebilir, düşük maliyetli ve yaygın kreş ve gündüz bakımevleri olduğunu… Üstelik uğraşmanıza da gerek yok; Bernard van Leer Vakfı’ndan Yiğit Aksakoğlu toparlamış hepsini.

Rakamların en başında, her yıl birinciliği kimselere kaptırmayan Dünya Ekonomik Forumu Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’ndan düşenler var: 2014 raporuna göre toplumsal cinsiyet sıralamasında Türkiye 142 ülke arasında 125’inci sırada. Aynı raporda kadın istihdamı sıralamasında daha da geride Türkiye; 132’de. Aksakoğlu TÜİK verilerinin de bunu doğruladığını hatırlatıyor: Yüzde 27,1. Yani Türkiye’de çalışanların üçte biri bile kadın değil.

Haberin Devamı

Bunun en önemli nedenlerinden biri çocuk bakımı. Doğal olarak, ancak çocuğunu güvenilir bir kreşe verebilen anne çalışma hayatını hedefleyebilir. Ama doğal olmayan şu ki son dönemde büyük PR’lar ve ‘müjdeler olsun’larla köpürtülen politikalar, kadınların evini hedeflemesine yönelik. Kimi köpürtmeye bile gerek duymadan açık açık niyetini dillendiriyor: “Hop nereye? İyiydik böyle sen evdeyken? Hem bak senin için en iyi kariyer annelik, daha ne istiyorsun!” Kimiyse tatlı dil, güler yüzle, arka yoldan dolanıyor, o yola ‘iyi niyet’ taşları döşüyor: Altınlar, izinler vaadediyor; bildiğin altın günü muhabbeti yapıyor. Bütün bunlar olurken, işe alımlar, kariyerde yükselmeler hızla devam ediyor. Daha çok erkekler arasında.

Tam bu noktada Yiğit Aksakoğlu’nun toparladığı rakamlara bakmak gerekiyor.

Hak-İş’in yaptığı bir araştırmaya katılan 2.514 kadının yüzde 61’i, çalışma hayatında yaşadığı en önemli sorunlardan birinin çocuk bakımı olduğunu belirterek kreşe ihtiyaç duyduğunu söylemiş. Bernard van Leer Vakfı’nın desteğiyle Boğaziçi Üniversitesi, Hümanist Büro ve Frekans Araştırma tarafından yürütülen 2014 araştırmasına göreyse Türkiye’de 0-8 yaş arası çocuğu olan ailelerin sadece yüzde 34’ü çocuklarını kreş ve benzeri yerlere gönderebiliyor. OECD verileri de 3-5 yaş arasındaki çocukların okula kayıt oranının yüzde 27’de kaldığını gösteriyor. Sıralama mı dediniz? Bu OECD ülkeleri arasındaki en düşük oran. Biliyorum, tahmin etmiştiniz.

Haberin Devamı

Başka ülkeler mi! Mesela Kanada’da kadın istihdamı yüzde 81 oranında. Fakat kreş ve gündüz bakımevi için daha yüksek devlet desteği olan Quebec bölgesinde bu oran yüzde 84. Çocuk bakımına yapılan her bir milyon Kanada Doları yatırım, 40 kişiye istihdam yaratıyor. Üstelik bu yatırımın geri dönüşü sağlık, imalat, inşaat ve petrol çıkarma gibi sektörlere yapılan yatırımdan daha yüksek.

ABD’de ise erken çocukluk dönemi eğitimine yapılan her 1 dolarlık kamu yatırımı, topluma 4-9 dolar arasında bir geri dönüş sağlıyor. Buna benzer bir çalışma Türkiye’de KAGİDER ve AÇEV tarafından 2011 yılında yapılmış ve kadın çalışanların maaşlarına yalnızca çocuk bakımında kullanılmak üzere ek olarak ödenecek 300 TL desteğin 612 TL geri dönüşü olacağı ortaya çıkmıştı. Bu hesabın yalnızca kreşler ve kadınların ödeyecekleri vergiler üzerinden yapıldığını belirten Yiğit Aksakoğlu, “Araştırmalar kreş ve gündüz bakım hizmetlerinin özellikle düşük gelir düzeyinden ailelerin çocuklarında uzun dönemde önemli farklar yarattığına işaret ediyor. Dolayısıyla Türkiye’de de okullaşma ve gelir düzeyinin en düşük olduğu ailelerin bu hizmetlerden en çok yararlanacağı ve uzun dönemde çok daha çeşitli ve yüksek geri dönüş sağlayacağı iddia edilebilir” diyor.

* * *

Haberin Devamı

2000 yılında ekonomi dalında Nobel ödülü alan Dr. James Heckman, “Çocukların ilk yıllarına yatırım yapmak, sosyal adalet ve eşitliği sağlamanın yanısıra üretkenliği de ekonomik ve toplumsal olarak teşvik eden nadir politika alanlarından biri…” demiş. Aksakoğlu’na göre bizdeki durum ise genelde şöyle: Çocuklar ilkokula başlayana kadar kadınlar çalışamıyor. Kent nüfusunun artması anneanne/babaanne ve dedelerin sağladığı bakım verme imkanlarını azalttı. Yüksek ücretli ve/veya yaşanılan yerden uzak kreş ve bakım hizmetlerinin maliyetleri de kadını çalışmak yerine çocuk bakmaya itiyor. Özetle, alışıldığı üzere erkekler çalışıyor, kadınlar çocuklara bakıyor!

Haberin Devamı

Çözüm önerilerini de şöyle sıralıyor Yiğit Aksakoğlu:

  • Kadın istihdamını odağına alarak geliştirilen kreş ve gündüz bakım hizmetleri, çocukların gelişimini destekleyecek şekilde kaliteli de olmalı. Bilişsel, dil ve sosyal becerilerinin temellerinin ilk yıllarda atıldığı düşünülürse, kreş ve gündüz bakım hizmetlerinin verildiği yerler, öğretmenler, müfredat, kullanılan materyal gibi birçok konuda kapsamlı standartlar geliştirmek, izlemek ve düzenli olarak sonuçlarını ölçmek gerekiyor.
  • Kreş ve gündüz bakımı hizmetlerinin yanısıra ailenin refahını artıracak düzenli gelir desteği, özellikle kadınların istihdama katılımı, örgün veya mesleki eğitim, sağlık hizmetlerine erişim gibi politikalar da geliştirilmeli.
  • Ayrıca ebeveynler çocuklarıyla iletişim kurmak konusundaki bilgi ve becerilerini geliştirecek aile eğitimleriyle de desteklenmeli. Bu eğitimlerin sağlık veya eğitim hizmetlerinin içine dahil edilerek yaygınlaştırıldığı örnekler dünyanın çeşitli ülkelerinde mevcut.

Kısaca, kadınların istihdama katılımını artırmak için kreş ve gündüz bakımevi gibi hizmetler geliştirmek, yalnızca kadın istihdamının artmasına değil aynı zamanda çocukların ilk yıllarındaki gelişimlerine de ciddi katkılar sağlıyor. Ailelerin çocuklarıyla kuracakları ilişkinin iyileşmesine katkıda bulunuyor. Çocuklar ilk yıllarında kaliteli eğitime erişebilmesi ileride okula devam oranlarının artması, yetişkinliklerinde suç işleme olasılıklarının düşmesi ve aile içi şiddettin azalması gibi olumlu sonuçlara yol açabiliyor.

* * *

İşte bu yüzden anneler için en güzel hediye yeterli ve kaliteli kreşler açmak, açılması için uğraşmak... Bir de o annelerin büyümüş çocuklarının, ütü, mutfak robotu, yılda bir kahvaltı gibi cinsiyetçi reklam klişelerine aldanmamaları için bir şeyler yapılsa… Sonra da sıra Babalar Günü’nde de babalara, “Çocuk bakımı sadece annesinin sorumluluğunda değildir, onu birlikte yaptınız”, “Salatadan fazlasını yapabilirsin, cesur ol!”, “Bunca yıldır çoraplarının yerini öğrenemediysen telefonuna konumlarını kaydet”, “Kalk çayını kendin koy” gibi eğitimler hediye edilmesine gelse…

Yazarın Tüm Yazıları