Mevzu ibretse abidemiz çok

PEK tarzım olmasa da, Stephen King’in kitapları, bazen tatilde-seyahatte “zaman öldürme keyfi”dir benim için.

Mesela 7 kitaptan oluşan, efsanevi “Kara Kule”si...
Serinin tümünü okuyamadım ama, ana hikayeyi şöyle özetlemem mümkün:
Unutulmuş bir dünyanın son temsilcisi Roland, varolan dünyanın kötü gidişatını durdurmak için Kara Kule’ye ulaşmaya çalışır.
Romanda zaman ve mekan sürekli iç içedir, sürekli değişir.
Roland yalnızdır, yalnız bırakılmıştır.
Bazen sert, bazen duygusaldır.
King’in romanına ilham olan Robert Browning’in uzun, epik şiiri aslında hikayenin çekirdeğidir:
“Orada durdular, tepe eteklerinde sıralanıp sonumu görmek için,
buluşup bir başka resim için
alev perdesinin arasında
hepsini gördüm, hepsini tanıdım
ama yine de korkusuzca götürdüm boruyu dudaklarıma
ve üfledim.”
Aslında Kara Kule, iki farklı “dünya” arasında bir yüzleşmedir de...
* * *
Keçiören eski Belediye Başkanı Turgut Altınok’un bir dönem övgüyle anılan Cumhuriyet Kulesi’nin bugün geldiği durum, bana King’in romanını hatırlattı.
Yedi yıl önce temeli atıldı kulenin. Yanlış hatırlamıyorsam, temel atma törenine Başbakan Tayyip Erdoğan da katılmıştı.
On milyon lirayı aşkın yatırım yapıldı ve Altınok döneminde hızla yükseldi kule.
Yıllar sonra mahkeme kararıyla durduruldu.
Altınok’un halefi Başkan Mustafa Ak, konuya akıldan yana, serinkanlı yaklaşıyor.
Haklı olarak kulenin mutlaka bitirilmesi gerektiğini savunuyor.
Ortada, çoğu tamamlanmış bir kule, yatırılmış milyonlar var.
* * *
Başkan Melih Gökçek ise kuleyi hala eski Başkan Altınok ile kavgasının “abidesi” görüyor.
Ve artık “monolog”a dönüşen polemiğini şu sözlerle sürdürüyor:
“Cumhuriyet Kulesi bitirilemez. Oraya verilecek her para yazık. Orası ibret abidesi olarak durmalı. Onunla ansınlar giden arkadaşı...”
* * *
Peki, kule de “ibret abidesi” olarak öylece dursun.
Tıpkı, kendisinin tüm eleştirilere, “Yapmayın”lara karşı Eskişehir Yolu’na diktiği “Demir kafes”, yıllardır öylece duran Bahçelievler’deki Gökkuşağı, Gölbaşı’ndaki Samanyolu evleri, Kızılay’da kullanılmadan çürüyen üst geçitler gibi...
Yazarın Tüm Yazıları