Mavi ırmak

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Karl Marks Asya ülkelerinin tarihi süreçte Batı tipi bir feodal parçalanma evrimi geçirmemiş olmalarını coğrafi faktörlere bağlar. Su ve nehir yollarını kontrol altına alabilmek için gerekli muazzam hafriyat çalışmalarının merkezi ve güçlü devlet otoritelerini zorunlu kılmış olduğu teorisini ortaya atar.

Söz konusu ülkelere de ‘‘hidrolik toplum’’ adını verir.

* * *

HEP şematik formül üreten Sakallı'nın Doğu genellemesine tam katılmasam bile, doğruya doğru Marks'ın yukarıdaki tahlili Çin açısından gerçeklik taşır.

Zaten Konfiçyüs uygarlığı özünde bir ‘‘su medeniyeti’’ olarak kurulmuştur.

Nitekim, kolektif bilinçaltındaki en eski hafıza İmparator ‘‘Büyük Yu’’nun nehirlere, onların nereye ve nasıl akacaklarını gösterdiği efsanesine uzanır.

Sarı edebiyatın emsalsiz başyapıtı da ‘‘Su Kenarında’’ ismiyle anılır.

Hatta, geleneksel şiire özenen Mao Zedung dahi ‘‘Dokuz ırmak böler Çin'in yüreğini - Ve bir kara çizgi bağlar kuzeyi güneye. - Puslu yağmurda işte bir Yılan Dağı - Bir de Kaplumbağa Dağı'dır ırmağı koruyan’’ dizelerini yazmıştır.

Üstelik, Mao aynı zamanda kendisini Kızıl İmparator addettiğinden, Pekin hanedanlarının nehirlere ve sulara hükmetmek geleneğini de devralmıştır.

İktidara yerleştikten kısa bir süre sonra, ‘‘Bize bir atom bombası, bir de ‘Üç Boğazlar'a baraj lazım’’ cümlesini telaffuz etmiştir.

* * *

‘‘BÜYÜK Serdümen’’in kastettiği ‘‘Üç Boğazlar’’ dünyanın üçüncü nehri olan ve ‘‘Mavi Irmak’’ olarak bilinen Yangzi üzerindeki stratejik mıntıkadır.

Yatağını terkederek tarih boyunca sayısız sel felaketine yol açan ve milyonlarca insanın ölümüne meydan veren Yangzi’nin kaprislerini zapt-u rapta almanın yöntemi ise nehir havzasına baraj veya barajlar inşa etmekten geçmer.

Sarı İmparator ‘‘Büyük Yu’’dan Kızıl İmparator ve ‘‘Büyük Serdümen’’ Mao' ya kadar Çin devlet otoritesi binlerce yıldır bunun hayaliyle yaşar.

* * *

İŞTE hayal gerçekleşiyor !.. Geçen ay çok tantanalı bir törenle temeli atıldı, Çin ‘‘Üç Boğazlar’’a dünyanın en heyüla barajını inşa ediyor.

Bu gerçekten öylesine muazzam bir baraj ki yüksekliği 175 metre, genişliği iki buçuk kilometre olacak ve yirmi yedi milyon ton beton dökülerek 2009 yılında tamamlandığında, dile kolay, tam yirmi nükleer santralın kapasitesine eşit ölçüde elektrik üretecek. Mavi Irmak Sarı Ülke'de mavi kıvılcım çakacak.

En iyimser hesaplara göre de faturası otuz milyar dolara patlayacak.

‘‘Üç Boğazlar’’ barajı Çin insanının boğazını biraz daha doyuracak.

* * *

DOYURSUN... Mavi Irmak mavi çaksın ve Yangzi zapt-u rapta alınsın. Ala...

Ama şu da ortada ki dev baraj çevreye çok zarar verecek. İklim değişecek, bazı balıkların nesli tükenecek ve üstelik sel tehlikesi de sona ermeyecek.

Bir buçuk milyon insan ise yurdundan olarak başka yere göçecek.

Oysa, muazzam proje yerine aynı maliyete Yangzi üzerinde bir dizi orta boy bent inşa etmek ve ekolojik ve sosyolojik dengeleri kollamak mümkündü.

Halbuki Pekin bu yöntemi benimsemedi. Heyüla barajda ısrar etti.

Bunun bütün komünist ülkelere has büyüklük kompleksinin tezahürü olduğuna inanmıyorum. Varsa da ikincildir. Şükür ki pragmatik Çin bu kompleksi aştı.

Çin'in ‘Üç Boğazlar’’daki ısrarı özünde onun tarihi bilinçaltında yatıyor.

Barajın büyüklüğü ‘‘Büyük Yu’’ ve ‘‘Büyük Serdümen’’ geleneğine uzanıyor.

Merkezi bir ‘‘hidrolik toplumun’’ merkeziyetçi devlet anlayışı dönüşmüyor.

Şu gerçek ki, Çin'de ve her yerde toplumların ruhi değişim akıntıları Mavi Irmak sularından daha yavaş akıyor.

Yazarın Tüm Yazıları