Madem ki öndesin neden paniktesin

BİR değil, birden fazla kamuoyu anketinde benzer sonuç var.

İstanbul’da şu anda Kadir Topbaş, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan önde.

Bunu AKP Genel Merkezi biliyor, Tayyip Erdoğan havada, karada, denizde biliyor, Kadir Topbaş biliyor, AKP yandaşı medya biliyor.

Bu muhteşem bilgiye rağmen, Tayyip Erdoğan, Kadir Topbaş ve yandaş medya tam panik halinde. Aman yavaş olun, panik, Allah saklasın, panik atağa dönüşürse, birilerinin sağlığına dokunur.

Paniğin üç göstergesi var.

DÜN BİR, BUGÜN İKİ

Panik 1- Bir Başbakan, bir rakip belediye başkan adayını ilk kez muhatap alıyor. Cepheden saldırıyor. Kılıçdaroğlu, İstanbul’da dolaşmaya başladığı anda, parti grup toplantısında Erdoğan’ın eli, ayağı buz kesiyor.

Panik 2- Aynı gün Kadir Topbaş da, telaşlı. Kılıçdaroğlu varoşlarda çamur içinde dolaşırken, Topbaş ona yanıt yetiştirmeye çalışıyor.

Panik 3- Dün AKP yandaşı medyaya bakıyorum. Bazıları tam sayfa makale döşeniyor, Kılıçdaroğlu tahlilleri. Başkaları farklı boyutlarda haber ve yorumlarla Kılıçdaroğlu’na saldırıyor. Gündemleri Kılıçdaroğlu.

Kılıçdaroğlu piyasaya çıkalı daha dün bir, bugün iki, ama panik diz boyu.

TELAŞ VE DUMAN

Topbaş önde, ama bu panik neden?

Anketler, bugünlük ve şimdilik, Topbaş’tan yana. Mademki öndesin, neden paniktesin?

İstanbul’un içini, dışını AKP çok iyi biliyor, nerede rant, nerede jant, hiç kaçmıyor. Yeniden kazanacağından emin. Mademki kazanacaksın, neden heyecanlanacaksın?

Kılıçdaroğlu, Topbaş’la ilgili dosyalardan söz ediyor. Ortada henüz bir şey yok, sadece tüten bir duman. Buna Topbaş’ın yanıtı gecikmiyor. Mademki kendinden eminsin, neden telaşlı hanedesin?

TÜRKİYE PANİĞİ

Panik ve telaş boşuna değil.

Daha ilk günden Kılıçdaroğlu AKP’yi İstanbul’da oymaya başlıyor. Şiirdeki yağmur tasviri gibi, küçük, muttarit, muhteriz darbeler. Bitmez tükenmez, hırslı darbelerle.

Kılıçdaroğlu hafif hafif yukarı, Topbaş aşağı, bunun Türkiye için anlamı var. AKP’deki panik sadece İstanbul paniği değil, Türkiye paniği.

İstanbul’u kaybederim, iktidardan giderim,
paniği.

On beş yıl sonra ilk kez, İstanbul’da bir ihtimal daha var. Kılıçdaroğlu ihtimali.

Akşam Sefası’nda içimde buruk acı

TEKERLEKLİ sandalyelerinden kalkıp, aşağı salona inemiyorlar. Halk zaten onları arasına alıyor. 250 kişilik balkonun 65 sandalyesi onlara ayrılıyor. Güneydoğu’da yaralanan gazilere.

Geçen akşam TRT 1’de Akşam Sefası isimli müzik programı. Yapımcılığını Samim Şenyüz’ün üstlendiği programı izliyorum. Finalde Bir Başkadır Benim Memleketim şarkısı. Ya sonra? Tekerlekli sandalyelerde mahzun yüzler.

Ankara’da TSK Rehabilitasyon Merkezi var. Güneydoğu’da yaralanan subay ve askerler GATA’da fizik tedavi sonrasında, bu merkezde psikolojik ve sosyal tedaviden geçiyor. Aileleriyle birlikte burada kalıyor.

Onlar ayda birkaç kez bu tür programlara davet ediliyor. Davetlere ayyıldızlı şapkalar ve tuttukları takımın kaşkolleriyle katılıyorlar. Müzik ve eğlencenin katkısıyla hayatla yeniden bağ kurmak.

Bir Başkadır Benim Memleketim şarkısı bittiğinde, en çok tezahüratta bulunan onlar. Gözlerimden yaş boşanıyor. O şarkı, özel olarak onlar için seçiliyor.

Gerçekten başarılı ve baştan sona müzikle dolu Akşam Sefası, gazilerin görüntüleriyle İçimde Buruk Acı’ya dönüşüyor.

Ekrana el sallarken, aslında hayata asılıyorlar. Akşam Sefası iki-üç dakikalık son görüntüleriyle, Türkiye’nin son 25 yıllık tarihini anlatıyor.

Nereden nereye? Bir eğlence programından savaşın acımasızlığına.
Yazarın Tüm Yazıları