Kutan Bey'in kitabı!

SAADET Partisi Genel Başkanı Recai Kutan bir kitap yazmış. Bu konumdaki kimseler kitap yazınca beklersiniz ki, içinde ele avuca gelen bir şeyler olsun.

Ama yok! Turan Yılmaz'ın kitabın bir bölümüyle ilgili haberini bugün Hürriyet'te okuyacaksınız. Bay Kutan kitabında şöyle bir olay anlatıyor:

Geçmiş yıllarda Malatya'da tanıdığı bir Halis Bey var. Atatürk döneminde, Malatya'da Cumhuriyet balosu yapılacak. Bazı tipler bu baloya katılmak istemiyor. Günah olur ya! Onlar Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı ya! Vali, baloya katılmaları için memurlara genelge yayınlamış. Halis de memur.

Halis'e akıl veriyorlar. Yakınlarından biri, genelevden bir ‘‘karı’’ çıkarıyor. Bu ‘‘karıyı’’ giydiriyorlar, eline biraz para veriyorlar ve adam, ‘‘genelev karısını’’ eşiymiş gibi yanında baloya getirip ‘‘yoklamada’’ hazır bulunuyor!

Anlattığı olayın doğru olup olmadığı kuşkulu. Amaç ‘‘Cumhuriyet ve Atatürk’’e karşı olmak ve bunu bir öykü gibi sunmak. Doğrudan söyleyemediklerini, topluma dolaylı yollardan ve ‘‘anı’’ gibi iletmek.

Bunları yazan, iktidara talip olduğunu iddia eden bir parti başkanı. Zaten bu bölüm için şöyle diyor:

‘‘Şu bizim hızlı ‘başörtücü' aydınlarımızı gördükçe, hep rahmetli Halis amcayı tebessüm ve hayırla anarım.’’

Halis
amcası, bu olayı Bay Kutan’a birlikte hacca gittiklerinde anlatmış.

* * *

Hac, Bay Kutan için çok önemli! Bakınız, ben kendisine burada günler boyu bir soru sordum. Kutan, milli görüşçü EGO Genel Müdürü İhsan Fincan'a hac vizesi almak için Ankara'daki Suudi Büyükelçisi'ne mektup yazıp vize torpili istemişti. Fazilet Partisi Genel Başkanı sıfatıyla imzaladığı mektubunda İhsan Fincan için ‘‘partimizin üyesidir’’ diyordu. Oysa bir kamu görevlisi olan İhsan, yasal açıdan parti üyesi olamazdı.

Ortada iki olasılık vardı. Ya hacı Recai Bey hacılığından utanmadan Suudluya göz göre göre yalan söylüyordu, ya da EGO Genel Müdürü hacı İhsan parti üyesiydi ve yasaları çiğnemişti.

Her ikisine de ısrarla sordum, bugüne kadar ağızlarını açamadılar...

Öyle bir açmaz ki, sormayın gitsin!.. Çünkü Bay Kutan dese ki ‘‘Benim yazdığım doğrudur, İhsan bizim partinin üyesidir’’, hacı İhsan okkanın altına gidecek.

Hacı İhsan dese ki ‘‘Recai Bey yalan söylemiş, ben Fazilet üyesi değildim’’, bu kez Bay Kutan perişan olacak, yalancılığı ortaya çıkacak!

Koskoca iki adam, milli görüş sahibi iki hacı, ne yazık ki bu duruma düştüler.

Allah günahlarını affetsin. Amin!

* * *

İşlerine gelmeyince susmak, belgeler konuşunca sütre gerisine sığınmak, bu ekibin başlıca işi!

Bizim İ. Melih de şimdi ortada yok!

Atv'nin canlı yayınında gazeteci ablamız Leyla Umar'ın 14 yaşında bir sokak çocuğuna cinsel tacizde bulunduğunu iddia etmiş, çocuğu konuşturup video kasete aldığını, şimdi bu kaseti bütün Türkiye'ye dağıtacağını söylemiş ve büyük tepki almıştı.

Ben burada kendisine çağrıda bulunmuş ve önceki gün aynen şöyle yazmıştım:

‘‘Eğer mert, sözünün eri biriyse ve yüreği yetiyorsa, elindeki kaseti dağıtsın. Yayınlamazlarsa bana versin. Burada söz veriyorum, bant çözümünü ben sizlere aynen ileteceğim. Şu dakikadan itibaren kendisinden haber bekliyorum. Hodri meydan. Ama hiçbirini yapamayacak.’’

Dediklerim aynen çıktı ve hiçbirini yapamadı.

Elinde olduğunu iddia ettiği kaseti açıklayamadı, bana da gönderemedi.

Bunlar böyledir.

İ. Melih'in genel başkanı Recai Kutan'a soru sorarsınız, yanıt veremez!

İ. Melih'e ‘‘Madem kaset elinde, buyur açıkla. Ya da bana getir, o görevi ben yerine getireyim’’ dersiniz, sesini çıkaramaz!

* * *

Ankara'nın milli görüşçü belediyesi, önceki gün çok ilginç bir zam yaptı.

Doğalgazda abone bedelini 300 dolardan bir kalemde 500 dolara çıkardı.

Şimdi bir düşünün sevgili okuyucularım!

Dolarla milli görüş bağdaşır mı?

Bir yanda ‘‘Allah, peygamber, türban, kahrol IMF’’ diye bağıracaksın, sonra da kamu görevini dolarla yapacaksın!

Bir belediye -milli görüşçü olsun veya olmasın-, doğalgaz aboneliğini dolar üzerinden yapabilir mi?

Vatandaşa dolar üzerinden hesap çıkarabilir mi?

Neyse efendim, ben gazeteciyim. Belgeler açıklarım, sorular sorarım. İşim ve görevim budur.

Yüreği yetenler yanıt verir. Meydanı boş bulunca esip gürleyenler ise belgeler ortaya çıkınca, sorular birbiri ardına patlayınca, sütre gerisine kaçar!

Böyledir bu işler!
Yazarın Tüm Yazıları