Kurlardan memnuniyetsizlik

DÖVİZ kurlarının geldiği düzeyden memnun olmayan tek ülke biz değiliz. Gelişmiş ülkelerin çoğu ve gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsi paralarının değerinden memnun değiller, belki, Çin hariç. Enflasyon arttıkça, onlarda memnun olmayacaklar.

Fransa Euro’nun dolar karşısında çok değer kazanmasından şikayetçi. Bu şikayeti yeni Fransa Cumhurbaşkanı her fırsatta dile getiriyor. Çözümü ise her klasik siyasetçi gibi yanlış yerde arıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın bir şeyler yapmasını bekliyor. Bu amaca yönelik olarak da, Sarkozy her fırsatta Avrupa Merkez Bankası’nda siyasi ağırlığın artmasının gerektiğini iddia savunuyor. Şimdilik akıntıya kürek çekiyor.

TEHDİT ARTIYOR

Fransa
’nın Euro’nun değeri konusunda birbirinden bağımsız iki önemli sorunu var. Birincisi, Euro’nın "her vücuda göre tek ceket" olması nedeniyle Fransa’nun Euro içinde kendine özgü sorunları var. İkincisi, Euro’nun değer kazanması bu aşamada Fransa’nın işine gelmiyor. Birinci sorunu dile getirmektense, Sarkozy ikinci sorunu vurgulamayı tercih ediyor.

Buna karşılık, Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomisi Almanya Euro’nun değerinden çok şikayetçi değil. Aksine, Almanya Sarkozy’nin Euro ve Avrupa Merkez Bankası konularındaki çıkışlarını göğüsleme durumunda olan tek ülke konumunda. Çeşitli yollarla bu görevi iyi yaptığı da söylenebilir.

Dalgalı kur rejimi içinde yaşıyoruz. Ama, dalgalı kuru rejiminin yarattığı kur düzeylerinden memnun değiliz. Memnuniyetsizlik giderek artıyor ve yayılıyor. Gerçekçi bir çözüm bulmak ise şimdilik olanaksız gibi görünüyor.

Uluslararası sermaye akımlarının serbest olduğu ortamlarda, özellikle son beş yıldır, döviz kurlarının ekonomik dengesizlikleri düzelten bir işlev görmeyebilecekleri neredeyse tescil edildi. O kadar ki, döviz kurları bir konu, temel ekonomik dengeler başka bir konu gibi görünmeye başlandı. Sorun da burada. Çözüm ise bir başka bir konu.

Kurların belirlenmesinin giderek temel makro ekonomik dengelerden kopması bir başka ekonomik dengesizliği içeriyor. Temel makro ekonomik dengelerin kalıcılığını tehdit eden bir unsur haline gelebiliyor.

DEBELENME DÖNEMİ

Uluslararası sermaye hareketlerini bir biçimde kısıtlamak ekonomik verimlilik açısından arzulanan bir çözüm değil
. İdari önlemlerle "şu tip sermaye hareketi serbest, ama bu tip sermaye hareketi belli kısıtlara tabidir" gibi yaklaşımların rant yaratmaktan başka işe yaramadıkları biliniyor. Kaldı ki, sermayeyi çeşitlendirmek, sermayeyi alan açısından bir anlam ifade etse de, sermayeyi gönderen açısından risklerin arttığına işarettir.

Dalgalı kur sisteminden uzaklaşmak ise gelinen noktada başka sorunlar yaratabilecek. Parasal otoritelerin belli bir kur düzeyini hedeflemeleri ya da kurlarda bir bant oluşturmaları, bu yönde piyasalara açık ya da üstü örtülü mesajlar vermeleri, spekülatif baskıları daha da artırabilecek. Dolayısıyla, politika yapıcıları bir anlamda köşeye sıkışmış durumdalar. Kısa dönemde çıkış yolu bulmak kolay değil.

Ülkeler debelenecek. Fransa gibi ülkeler Euro’dan çıkmak gibi bir delilik yapmaya yeltenmeyecek. Ama, Euro’nun altyapısını değiştirmeye çalışacaklar. Büyük bir olasılıkla da başarısız olacaklar. Ama, giderek kendilerine taraftar bulabilirler.

Gelişmekte olan ülkeler dalgalı kur sistemini bırakamayacaklar. Belki, bazıları, Tayland gibi, sermaye hareketlerine çeşitli sınırlamalar getirmeyi deneyecekler. Büyük bir olasılıkla onlar da başarısız olacaklar.
Yazarın Tüm Yazıları