Karakaya’nın mitolojik ormanı

Güncelleme Tarihi:

Karakaya’nın mitolojik ormanı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2023 11:01

Kâzım Karakaya ‘Töz’ başlıklı yeni sergisinde Selçuklu sanatı, Babil’in belleği, anka, ejder ve sfenkslerden ilhamla ‘mahluk’ temelli fantastik heykellerini izleyiciyle buluşturuyor.

Haberin Devamı

Bozlu Art Project, tarihi Mongeri Binası’nda heykeltıraş Kâzım Karakaya’nın ‘Töz’ isimli sergisini ağırlıyor. 6 Mayıs’a dek sürecek sergi, 2014’te ‘Dönüşüm’, 2018’de ise ‘Karşılaşma’ sergileriyle aynı mekânda konaklamış sanatçının alüminyum, gümüş, mermer, demir ve taş gibi farklı malzemeleri araştırarak ürettiği, ‘mahluk’ temelli fantastik işlerini buluşturuyor.
Doğanın, zamanla evrimsel bir paydaşlıkla ürettiği varlık ve biçimlerden ilham alan sabırlı, soyut ve yenilikçi biçimleriyle tanınan Karakaya, 1993-2003 arasında atölyesinden geçtiği ‘üstadı’ Mehmet Aksoy’dan devraldığı yaratıcılık mesuliyetinin en taze örneklerini içeren bu sergisinde, Selçuklu sanatı, Babil’in belleği, anka, ejder ve sfenkslerin mistik, melez, ihtişamlı bedenleriyle Türk ve dünya sanat tarihinin köşe taşlarını zihinsel bir yapboz gibi önümüze seriyor.
1971 Ankara doğumlu sanatçı, mekânda bir dokümanter film ile de beslenen sergisinde, üretim anlayışında Osmanlı sarayında 1500’lü yılların başında öne çıkan klasik İslam sanatında minyatür alanında renksiz kâğıda mürekkep ile öne çıkan Şah Kulu’nun ‘Saz Yolu’ adını verdiği üslubu, geleceğin soru işaretleri ve yeniden okuma olanakları eşliğinde devralıyor.
Şah Kulu’nun tarihsel albüm resimlerinde öne koyduğu bu üsluba temel olan ‘Saz’, sazlık veya bitkiye karşılık gelmesinin yanında, kimi eski sanat tarihsel metinlerde Simurg, kuş türleri, ejder, periler, aslan gibi nice vahşi ve gizemli yaratığın dolaştığı çok sık orman anlamına da geliyor.
Heykeltıraşın sergisi, bu ‘mitolojik orman’ın gizlediği onca tesadüfün yaratıcılığına açık, kıvraklığı karakterize eden, tarihin ‘Töz’ünü maddede keşfe çıkan, nezaket dolu bir güzelleme uzayı olarak da tariflenebiliyor. İlk kişisel sergisini yaklaşık 20 yıl önce Beyoğlu İş Sanat Parmakkapı galerisinde açan Karakaya, ayrıca sergisine ilham kaynağı olarak yine, Uzakdoğu’dan yayılan geleneksel Osmanlı kâğıt katlama sanatı ‘Kat’ı’yı veya cinlerin efsanevi nakkaşı Mehmed Siyahkalem’i seçmiş bulunuyor.
Yazınbilimci, sanat kuramcısı, akademisyen Zeynep Sayın ve Oğuz Erten imzasıyla, Bozlu Sanat Yayınları’ndan ‘Heykel İçin Yaşamak’ isimli arşivsel bir monografiyi de üç yıl önce sunan Karakaya, tekrarsızlığı anıtsal hale getirmeye soyunduğu bu son heykellerinde, geleneksel, ekolojik ve masalsı motifleri, gerek rölyefin metinselliği gerekse heykelde mozaik, kozmik bir duygulanımın soyut dışavurumcu lezzet açlığı ile hemzeminde, deneyci bir cüretle vücuda geçiriyor.
‘Töz’ sergisi, ‘kabuk’ ve ‘iç’ arasındaki varoluşsal gerilime, sanatçının doğadan aldığı türlü izlenim için de önemli bir sorgulama ve araştırma alanı üretiyor. Kâzım Karakaya, dişiliğin ve anaç bereketinin de dördüncü boyutla sevişen, illüzyon duygusu yüksek, erotik manyetizmasını hissettirdiği son biçimleri hakkında konuşurken, ‘Doğanın heykeltıraş tavrı’nın sanatına nasıl yön verdiğinden şöyle bahsediyor:
“Özellikle taş işlerimde, bu kastettiğinizi net olarak yaşıyorum. Doğada halihazırda amorf bir taşı alıyorsunuz ve onun kütlesi, dokusu, enerjisi, formu size birtakım ipuçları vermeye başlıyor. Süreç içerisinde işe başlıyorsunuz; bir gün bir duygu ile geliyorsunuz. Aradan zaman geçiyor, aynı işe bambaşka bir duygu ile yaklaşıyorsunuz... Ve hem yaklaştığınızda, aslında karşınızdaki malzemenin de değişip dönüştüğünü fark etmeye başlıyorsunuz. Ama bu da, her zaman doğadan aldığınız bir biçimi, yine ona iade etmek gibi oluyor.”
Karakaya’nın yapıtları, izleyiciyi dünya-âlem üzerinde aslen neyin görülüp neyin görülemeyeceğine ilişkin geçirgen, aktif olmaya kışkırtan, ama didaktik olmayan, içgüdüsel biçim ve ışık provalarıyla baş başa bırakıyor. Ulusal ve küresel heykel tarihinde iz bırakmış Ali Teoman Germaner, Şadi Çalık ve İlhan Koman ve Alberto Giacometti gibi isimleri minnetle anan Karakaya, yapıtlarında kamuflajın, ölçeğin, melezliğin ve tüm bunların ürettiği devasa hayat sarmalındaki bir aradalık manzarasının da altını, özellikle, ısrarla ve yorulmaksızın çiziyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!