Kırılmadan yaşamanın sırrı: Kalsiyum (2)

Gündüz TEZMEN
Haberin Devamı

Dünkü yazımda kemik yapısının temeli olan kalsiyumu tanıtmış ve bebeklerle gençlerdeki günlük kalsiyum ihtiyacını belirtmiştim. Bu yazıma devam ediyorum.

Yetişkinler (25 yaş ve üstü):

Zirve kemik yoğunluğuna ulaştıktan sonra kemiğin yapımı ve yıkımı arasında denge durağanlaşır. Özellikle kadınlarda menopoz dönemiyle, kemik yıkımı hızlanır ve kemik kütlesi azalmaya başlar. Kalsiyum emiliminin azaldığı, kemik yıkım hızının arttığı bu dönemde yeterince kalsiyum alınmaması kemik yapımını yavaşlatır, yıkımı ise hızlandırır. 25 yaş ve üstü yaş grubu için günde 800 mg. kalsiyum alınması önerilmektedir.

Kalsiyum kaynakları

Gıdalarla aldığımız kalsiyumdan yararlanabilmemiz için, aldığımız kalsiyumun emilebilir ve kullanılabilir olması gerekir. Genelde meyveler, sebzeler, fındık ve baklagillerdeki kalsiyumun çoğu oksalat, fitalat ve liflere bağlı olduğu için emilemez ya da vücut tarafından kullanılamaz. Uzmanlar günlük kalsiyum ihtiyacının, kalsiyum açısından zengin, kolay emilebilir formda kalsiyum bulunduran süt ve süt ürünlerinden karşılanmasını öneriyorlar.

Günlük kalsiyum ihtiyacını süt veya süt ürünleri dışında karşılamak çok zor. Örneğin 25 yaş üstündeki biri günlük kalsiyum ihtiyacını 460 gr yoğurt veya 500ml. kalsiyumu zenginleştirilmiş ya da 750 ml. normal süt ile karşılayabilirken, süt ürünleri dışındaki çözümler için, 9 kg.biftek, 11 kg. elma ya da 8 kg. patates yemesi gerekiyor.

Osteoporoz

Yetersiz kalsiyum alınması osteoporoz ile kendini gösterir. Kemiklerdeki kalsiyum miktarının azalmasına bağlı olarak kemiğin gözenekli bir yapı kazanması, dayanıklılığını yitirmesi ve kırılganlaşması ile karakterize bir sağlık sorunudur. Kemik kırığı vakalarının %75’inin nedeni osteoporozdur. 50 yaşın üzerindeki her 4 kadın ve 8 erkekten birinde osteoporoza rastlanır. Gelişme çağında kalsiyumdan zengin bir beslenme ile yeterli zirve kemik yoğunluğu sağlamış ve daha sonraki dönemlerde de günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayan bir beslenme tarzını benimsemiş birinde, yaşlanma ile meydana gelen kemik kaybı ve dolayısıyla osteoporoza yakalanma riski de çok düşük olacaktır. Osteoporozun tedavi edilemeyen bir hastalık olması korunmanın önemini arttırmaktadır. Genetik (kalıtım) faktörünün yanı sıra sigara, alkol ve kafein kullanımının, hareketsiz yaşamın, ince yapılı olmanın ve ırk özelliklerinin etkisi de büyük olmakla birlikte, en önemli etkenin yetersiz kalsiyum almak olduğu bilinmektedir.

Osteoporoz sessizce ilerleyen ve çoğu zaman bir kemik kırığı olunca farkedilen bir hastalıktır. Sıklıkla kalça, omurga ve bilek kemiği kırıklarıyla ortaya çıkar. Omurga kırıkları, boy kısalması ve kamburlaşmaya neden olurken, başta kalça kırığı olmak üzere diğer kırıklar, kimi zaman ölümcül olabilmektedir. Kadınlar arasında osteoporoza bağlı ölümleri oranı göğüs ve rahim kanserlerine bağlı ölümlerin toplamından daha fazladır.

Görüldüğü gibi kalsiyum insan yaşamının her döneminde yeterince alınması gereken bir mineraldir.

Yazarın Tüm Yazıları