Kıbrıs'ta teslimiyet

DİPLOMATLAR en acı verici gerçekleri size güzel bir doğum günü hediyesi gibi ambalajlayıp sunmayı bilirler. Mesele o paketin dışı değil içindekilerdir.

Bunları söylüyoruz, çünkü Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Yusuf Buluç'un dün yaptığı açıklama bu açıdan tipik bir örnek idi.

Sayın Buluç şöyle diyor:

‘‘Hükümetimiz tarafından tüm ilgili kuruluşların katkısını almak süretiyle (Kıbrıs konusunda izlediğimiz politikada) yeni bir ayarlama yapılmıştır. Bu kapsamda bir politika düzeltilmesi gereksinimi vardır. Bunun da gerekleri yerine getirilmektedir.’’

Peki neymiş bu politika düzeltmesi işleminin içeriği?

Ankara'daki arkadaşlarımız ‘‘Buluç bu ayarlamaların Kıbrıs Türk halkının çıkarına olduğunu da ifade ederek, ‘Onların güvenliğini, refahını ve esenliğini sağlayan kararların alınması bizim için önemlidir dedi'’’ diyorlar.

Ne var ki Buluç’un sözlerinin altında ne yattığını Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Baki İlkin şu sözlerle açıklamış:

‘‘İlhak tehdidine dayanan Kıbrıs politikası yeni hükümetin önceliği değil.’’

Sayın İlkin demek istiyor ki, ‘‘Artık eşit egemenlikmiş, Türkiye'nin etkili garantörlüğü imiş, KKTC'nin kurucu devlet olarak kabul edilmesiymiş... Bunları unutun. Şimdi hükümet YENİ BİR AYARLAMA yapıyor. Bu da şimdiye kadar savunduklarımızı çöpe atmamızı gerektiriyor.’’

Aslında Londra-Zürih anlaşmalarının yapıldığı 1960'tan beri hiçbir Türk hükümeti hiçbir yerde ‘‘Kuzey Kıbrıs'ı Türkiye'ye ilhak edeceğiz’’ demedi. Zaten diyemezdi, çünkü derse Londra-Zürih anlaşmalarını çiğnemiş olurdu. Ama ‘‘Avrupa Birliği ile Güney Kıbrıs ne kadar bütünleşirse Türkiye Cumhuriyeti de KKTC ile o kadar bütünleşecektir’’ dendi. Hem de bir defa, 5 defa değil, her fırsatta bu söylendi. Hatta 15 Temmuz 1999 tarihinde yani Kıbrıs Barış Harekátı'nın 25'inci yıldönümü dolayısıyla ‘‘özel gündemle’’ toplanan TBMM, o sırada Meclis'te temsil edilen DSP, MHP, FP, ANAP ve DYP grupları adına başkanlığa sunulan ve sonuç olarak TBMM Kararı haline dönüşen Açıklama'da;

‘‘Kıbrıs'ta iki devlet olduğu gerçeğini kabul etmeden, her iki devlete eşit gözle bakmadan herhangi bir çözüm bulmak mümkün değildir.’’

KKTC'nin devlet statüsü ve güvenliği dahil meşru hak ve çıkarlarının aşındırılmasına hiçbir surette müsaade edilmeyecektir.

Milli bir dava olan Kıbrıs konusunda, TBMM'nin KKTC'ye tam desteği kesintisiz ve ŞARTSIZ devam edecektir. Bunda en ufak bir şüpheye yer yoktur''
dendi.

Şimdi hükümet adına yapılan açıklama bu kararın değiştirileceğini mi yoksa o kararı dikkate almadan yeni bir politika uygulanacağını mı ifade ediyor. Eğer öyle ise TBMM Kıbrıs'la ilgili politikamız millidir derken yalan mı söylüyordu. Bilsek fena mı olur?
Yazarın Tüm Yazıları