Kes sesini

OKUSAYDIM inanmazdım.

Meclis Başkanı’nın "Kes sesini" dediğini ekranda kulaklarımla duydum.

Mersin’de, "23 Temmuz’da bizi unutursunuz" dediği için Meclis Başkanı’ndan "fırça yedi". "Kes sesini!"

Çiftçi Bey, siz kendinizi ne sanıyorsunuz sesinizi çıkarmaya kalkışıyorsunuz. Kesin sesinizi.

Pardon, "Kes sesini!"

Unuttum bir de "saygısız"ı vardı.

"Kes sesini! Saygısız."

* * *

SEÇİMLER
yaklaştıkça sinirler geriliyor.

Politikacı vitrine çıktığı dönemde bile, tahammülünü kontrol edemiyorsa sonrasını artık siz düşünün.

Bu gerginlik içinde erkeklerin seslerini sürekli yükseltmeleri-meydanlarda kadın adayların esamesi okunmuyor- birbirlerine idam urganları fırlatarak delikanlılık taslamaları, cumhurbaşkanlığı hesaplarına girmeleri benim bu kampanyaya ilgimi giderek azaltıyor.

Çünkü ben başka şeyler sormak, başka şeyler duymak istiyorum.

* * *

TÜRKİYE’de laikler askerden yana, darbeci. AB yanlıları, demokratlar AKP’yi mi destekliyor sahiden?

Bu iddialara CHP’nin, AKP’ye karşı sadece rejim noktasında muhalefet etmesi yol açıyor aslında.

CHP, sol muhalefeti tamamen bıraktı. MHP zaten kendi çizgisinde muhalefetini yapıyor, DP muhafazakar sağ alternatif söylemi tutturmaya çalışıyor.

Sol muhalefet yok.

301, hálá duruyor. Basın üzerinde sansür niteliği taşıyan diğer maddeler de öyle. Bu meseleler hiç tartışılmıyor.

Sadece demokratikleşme mi? AKP, Avrupa Birliği reformları konusunda da elini tam olarak taşın altına koymadı. Bunu da sormuyor CHP.

Avrupa Birliği ilerleme raporlarına üşenmeyin ve bir daha göz atın.

İhale yasaları, rekabet ortamının adil düzenlenmesi, sosyal haklar, sendikalaşma alanlarında yapılacak çok şey var.

Hukuk devletinin güçlenmesini sağlayacak uyum çalışmalarını tamamlamalıydı AKP Hükümeti.

Sonuçta halkın çıkarına değil miydi bunlar?

"Çoğunluk bizdeydi ama bize cumhurbaşkanını seçtirmediler. Mağdur ettiler" diyen AKP’li politikacılara, "Elinizdeki o çoğunluk imkánını neden daha fazla demokratikleşme için kullanmadınız?" sorusunu sormak isterdim.

Sorulsun isterdim.

* * *

BU
seçimlerde ilk kez, birilerine karşı mecburen bir başkasını desteklemek durumunda değilim. İlk kez rahatım.

Yani, benim aklıma gelen soruları soran birileri var. Yaşadığım bölgenin bağımsız adayı Baskın Oran Hoca’nın Meclis’e girmesini istiyorum.

Bana "oyun boşa gidecek" diyenlere "A ya da B,C hangisine verirsem oyum boşa gitmeyecek?" diyorum.

Benim oyum ne zaman boşa gitmedi ki? Ne zaman bir derdim olduğunda Ankara’da çalacak bir kapım oldu?

Kim benim sesimi Meclis’te yansıttı? Kimin üslubu üslubuma uydu?

Herkesin bir cemaati, bir aşireti var, neden benim olmasın?
Yazarın Tüm Yazıları