Kentsel toprak reformu

ÖNCE geçen yazının bir özetini vereyim. Günümüz Türkiyesi’nde milli gelirin % 62’si hizmetler, % 26’sı sanayi ve % 12’si tarım sektörlerinde üretilmektedir.

Hizmetlerin içine ticaret, ulaştırma, inşaat, bankacılık, sağlık, eğitim, ithalat, ihracat, medya, reklam ve aklınıza gelebilecek her tür hizmet girmektedir. Mesela benim bu yazıyı yazmam, bir hizmet üretimidir. Tarım, katma değerini kırsal alanlarda yaratır. Sanayi, üretimini fabrikalarda, maden ocaklarında ve elektrik santrallarında yapar. Hizmet sektörünün değer yaratma mekanı ise büyük çapta şehirlerdir. Şehirler, hizmet üreten dev fabrikalardır. İşsizlerin iş bulma şansı en fazla hizmetler sektöründedir. Sanayici gözüyle baktığımızda, şehirlerimizin, çok verimsiz tasarlanmış hatta hiç tasarlanmamış berbat fabrikalar olduğunu görürüz. Malzeme ve insan hareketleri maksada hizmet etmeyen bir getir-götür, bir gel-git hayhuyu halindedir. Nakliyeler çok yavaş ve pahalıdır. Hizmetler sektörünün piyasaya sunduğu ürünlerin maliyeti ve dolayısıyla fiyatı yüksektir. Hizmet ürünlerini kullanan kısal kesim yaşayanları bu pahalılığın altında ezilmektedir. Kır-kent gelir dağılımı bozulmakta ve insanlar kentlere göçmektedir. Bu tahaccüm kentleri daha da verimsizleştirmektedir.

* * *

Hizmet sektöründe verimi yükseltip, halkın refahını artırmak için şehirlerimiz, sanayi mühendisliği ilkelerine göre yeniden düzenlenmelidir. İsterseniz buna şehircilik ilkeleri de diyebilirsiniz. Kentsel dönüşümün önündeki en büyük engel, küçük parsel mülkiyeti ve bu parselasyonu esas alan alan imar izinleridir. Tekrar edeyim: İktisadi kalkınmayı hızlandırmak için şehirlerin düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Hukukun, bu sürece katkı yapması şarttır. Aksi takdirde az gelişmişlik kısırdöngüsü kırılamayacaktır. Bugünkü hukuk anlayışı "birey haklarını korumak" adına toplum çıkarlarını perişan etmeyi haklı bulmaktadır. İktisat, hukuktan "iktisadi kalkınmayı hızlandıracak" yasal çerçeveyi inşa etmesini beklemektedir. Buna mülkiyet hakları da dahildir.

* * *

Yukarıda yazdıklarım ne yeni icattır, ne de Türkiye’ye mahsus bir meseleyi dile getirmektir. Gelişmiş ülkelerin üzerinden geçerken, uçağın penceresinden aşağıya bir bakın. Gerek kırsal, gerek kentsel alanlarda bir nizam-intizam göreceksiniz. Gördüğünüz düzen, o ülkelerin yüksek milli gelire ulaşmasının bir sebebidir. Bu intizamın altyapısı toprak mülkiyeti ve ona ilişkin hakların kullanılmasını düzenleyen kurallardır. Kırsal toprak reformu "toprağı bölüştürmek" ise kentsel toprak reformu "toprağı birleştirmektir". Hukuk, şehrin imarına yardımcı olmalıdır. Bireyin en büyük sosyal güvencesi olan gayrimenkul sahipliği korunmalıdır. Ama bu koruma, maksadını aşmamalıdır. (Devamı var.)

Son Söz: Hukuk, iktisada yaramazsa; iktisat, hukuka zarar verir.
Yazarın Tüm Yazıları