Kendimi şımartamıyorum

KENDİNİZİ şımartın!

Sık sık duyuyorum bu tavsiyeyi. Az önce bir gazetede yine gözüme çarptı. Fakat ne mümkün...Mensubu olduğum kuşak sebebiyle midir artık... Annemin çocuğu olmam yüzünden de olabilir.

‘Çok gülmek ağlamak getirir.’

Bu düsturla büyütüldük biz.

Ben bunu epey bir zaman atasözü zannettim. Ta ki iş icabı elimin altında sözlük silsilesi bulundurmaya başladığım günlere kadar. Sonra baktım hiçbir atasözleri sözlüğünde gülmenin sonunun ağlamak olduğuna dair bir şey yok.

Demek annem söylemişti ilk. Kayda geçiren falan çıkmayınca sözlüklere giremedi zahir.

* * *

‘Gülme’ dediysem sırf bildiğimiz gülme değil. Şu hayatta insana zevk, neşe, keyif, yaşama sevinci veren ne varsa giriyor ‘gülme’nin içine.

Onun için oldum olası ‘cemiyet hayatının önde gelen simaları’ için üzülmüşümdür bir yanımla.

Bakarım birisi Paris’e alışverişe gitmiş, oradan da dinlenmek için Londra’ya geçmiş; ya da her gün üstünde başka bir entari davet davet geziyor...

‘Ah!’ derim, ‘Başına gelecek var bunun!’

Gerçi hiçbirinin başına bir şey geldiğini duymadım çok şükür. Olsa yazar gazeteler. Bunların neredeyse defi hacetleri bile haberdir biliyorsunuz. Fakat işte senelerdir yanılıp durduğum halde onlar için üzülmekten, kendim içinse tedbir almaktan vazgeçmemişimdir.

Tedbir şöyle oluyor:

Mesela aynı gün içerisinde hem masaj yaptırıp hem hiç lüzumu olmadığı halde sırf hoşuma gittiği için abuk sabuk şeyler satın aldığım, hem çikolata yediğim, akşamına da eğlenceye koştuğum, bu arada da habire kahkahayla güldüğüm olmamıştır hiç.

Yok, yalan söylemiş olmayayım, birkaç defa yaptım. Fakat her seferinde, kader midir artık beni ağlatacak olan, ondan önce davranıp cezalandırmışımdır kendimi. Bir keresinde evdeki bütün dolap ve çekmeceleri ortaya döküp yeniden yerleştirmiştim. Bir keresinde de hiç unutmam, mezarlık ziyaretine gitmiştim. Dengeyi sağlamış oldum demek ki bir felaket gelmedi başıma.

* * *

Fakat bu titizliğime rağmen annemi tatmin etmem mümkün olmadı. Zira gün içerisinde keyif veren eylemlerde tasarrufa gitmiş olmamız annemi kesmedi, kesmez. Durumu yıllık olarak değerlendirir kendisi.

‘Sen daha geçen sene tatile çıkmamış mıydın!’ diye bizi uyarması bundandır.

Bazen AİHM’ye gideyim diyorum. Vallahi. Bilmiyorum gerçi her şey için zırt pırt kapısı çalınır mı ama...

‘Bu yaşta hálá kendimi salıvermeme mani olan var’ diyeceğim. Fakat karar falan takmaz annem. ‘Bi de ulemaya soralım’ diyebilir. Ulema dediği de kendisi tabii.

Anlayacağınız sizden farklı olarak iki koldan ulemaya yakalanmış durumdayım.

MIŞ-MUŞ

ABD’de yılda 127 bin çocuk evlat ediniliyormuş.

E, bizde de o sayıya yaklaştık. Fakat dayak ve cinsel taciz konusunda.

Baykal, ‘Bu kış sıcak geçecek’ demiş.

Hayırdır, genel merkeze kömür sobası mı alındı?

Washington’da inşa edilen akıllı binanın ilk müşterileri 1, 3 ve 5 milyon dolara birer daire alan üç Türk olmuş.

Biz Türkler akla çok önem veririz!
Yazarın Tüm Yazıları