Kazanmak ve kaybetmek

TRABZONSPOR’un ilk 20 dakikadaki görüntüsü, umut verici idi. Alışıla gelenden farklıydı Karadeniz ekibi. Erdinç ile Tolga orta alanda geziyordu çoğunlukla... Tayfun sağaçık gibi yükleniyordu...

Orta sahadaki Hüseyin, Ayman, Serkan üçlüsü, bir yandan defansa gelip, top çıkarırken, diğer taraftan Umut ile Gökdeniz’in gol bölgesine yardıma gidiyordu. Kısacası, defans daha ilerde kuruluyor, takım daha çok ileri bakıp, korkusuzca gidiyordu rakip alana.

Sırtı açık kaldı

Ziya Doğan’
ın takımından fark, herkesin gözlerinin rakip alanda olmasıydı. Ancak geçmişin aksine "çok ileri yüklenmeye" başlamanın da sakıncası vardı. Sırtı açık kalıyordu bordo mavili ekibin. Ve sıkça kontratak yemek, pozisyon vermek sorunu, gündeme geliyordu kaçınılmaz biçimde... 25. dakikadan sonra çabuk hücumlarla çok etkili olmaya başladı Manisaspor. Karşılaşma Jefferson ile Holosko maçına döndü. Çürümek üzereyken, dolaptan çıkarılan Jefferson, 10 dakikada 3 mutlak golü önledi. İkinci yarı başındaki serbest atışta savunmacılar baktı, Umut saklambaç oynadı, stoper Borbiconi attığı golle "Sobe" dedi.

İstifa sesleri

Ve ardından bir uzun top, aşırtma kafa ve savunma faciasının devamında Güven’in 59. dakikadaki ikinci Manisa golü... Bir kova buz gibi su indi Trabzonspor’un tepesinden aşağı. Sonra tribünlerden, önce "Yönetim istifa" ardından da buna bağlı, "Ersun Yanal istifa" tepkileri...

Metin, Jefferson’un hatasıyla perdeyi kapatırken, Yanal’ın eski takımı, yeni takımını farklı yeniyordu. Oturmamış Yanal Sistemi bu idi... Zaten sistemin aslı, çarpışmak ve kazanmak üzerine kuruluydu...

Ve tabi bir de kaybetmek...
Yazarın Tüm Yazıları