Kardeş gibisi var mı?

Annem, ben yedi, ablam da 11 yaşındayken bizi bir göl kıyısında pikniğe götürmüş.

Haberin Devamı

Biz ablamla oyunlar oynarken, içine dilek için bozuk paralar atılan bir havuz keşfetmişiz ve hemen annemizi çağırmışız. O da cüzdanından bozuk para çıkartmış ve bize dilek dileyip havuza atmamızı söylemiş. Önce annem bize nasıl yapacağımızı göstermek için bozuk parayı avucunda sıkıp dileğini tutmuş ve sırtını havuza dönüp parayı atmış. Tabii bu bize çok eğlenceli bir oyun gibi gelmiş. Biz de hemen annemden bozuk para istemişiz ve bu küçük ve eğlenceli töreni gerçekleştirmişiz. Dönüş yolu boyunca annem ne dilek tuttuğumuzu merak etmiş. Sonunda belki ne istediğimizi öğrenir ve onları kısa yoldan gerçekleştiririm diye düşünüp bize dileklerimizi sormuş. Ben hiç tereddütsüz bir köpek yavrusu istediğimi söylemişim. Annem buna çok gülmüş. Ablamın yanıtı ise annemi oldukça şaşırtmış ve duygulandırmış. Onun dileği, benim dileğimin yerine gelmesiymiş. Annem bana bu hikayeyi anlattığında 16 yaşındaydım. Ve o gün bir kardeşim olduğu için kendimi dünyanın en şanslı insanı hissettim. Küçükken bir kızkardeşin ne kadar sıkıcı olduğunu düşünürdüm. Sürekli ona küçülen giysileri giymek, onun eski ders kitaplarını kullanmak, sanki hayat boyu onun peşinden gidecek bir kopya gibi hissederdim kendimi. Tüm bunların gerçek karşılığının paylaşmak olduğunu ise yeni anlıyorum.

Sylvio'nun köşesi

Sirkte gözümüz kamaştı

İşte beklediğiniz an geldi. Bakın size FİONA’nın resmini gösteriyorum. Şimdi onu niye bu kadar beğendiğimi biraz olsun anlayacaksınız. Biraz olsun diyorum, çünküüüüü bu fotoğrafla anlaşılacak bir şey değil. Asıl güzellikler onun içinde saklı. İtiraf ediyorum onu TACİ’den de parktaki yakışıklılardan da kıskanıyorum. Bu fotoğrafları çektirdiğimiz gün İnci bize harika bir sürpriz yaptı. Bir kere onunla açık açık konuşmasak da FİONA’yla aramda birşeyler olduğunun farkında. İşte İnci’yi çok sevmem için bir sebep daha. Konuşmadan anlaşıyoruz. Bir gün ona her şeyi anlatacağımı biliyor. Size bir sır vereyim mi: Galiba birazcık UTANIYORUM.

Hayvanlardan inanılmaz şovlar izledik

O sabah uyandığımda başucumda üç tane bilet gördüm. Bu biletler şehrimize gelen MEDRANO sirki içindi. Üçüncü biletin FİONA için olduğunu öğrenince havalara uçtum. Zaten sirke gitmek ve o eğlenceye katılmak fikri beni yeterince heyecanlandırıyordu. Bir de FİONA’nın bizimle gelecek olması müthişti. İnci ile nefis bir kahvaltı yaptık. Sonra FİONA’yı da aldık ve yola koyulduk. Sonunda beklenen an geldi. Koskoca sirk çadırı karşımızda duruyordu. Her şey çok görkemliydi. ’Yukarı bak’ diye bağırdı FİONA. O da en az benim kadar heyecanlıydı. İnsanların başlarını döndürecek kadar yüksekte, ipten ipe atlayan trapezciler gösteriye başlamıştı bile. Gözleri kapalı ateş dansı yapan adam, kafasını aslanın ağzına sokan, şapkasından peşpeşe üç tavşan ve güvercin çıkaran sihirbazların gösterileri büyüleyiciydi doğrusu. Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki FİONA’nın da, benim de izlemekten başımız döndü. Hele o vahşi aslanlar yok muydu? Bir ara İnci’ye baktım. O da nefes almadan vahşi hayvanların eğiticileriyle yaptıkları inanılmaz şovu zliyordu.

Bakın ben de neler yapacağım

Sirkte çalışan insanların cesaretlerine ve disiplinlerine hayran kaldık. Hayvanların eğitimle ve çok çalışarak neler başardığını hayal bile edemezsiniz. Ben de anladım ki, çalışarak yapamayacağım hiçbir şey yok. Yani o iki tekerlekli bisikletlere binen köpekler benden çok mu üstün? Hayır, efendim. Ben de vücudumu daha iyi kullanmayı öğreneceğim ve bakın neler yapacağım! Eğer sizin de yaşadığınız şehre bir sirk gelirse sakın kaçırmayın. (Devamı var)

Akşam parkta FİONA’yla konuşurken aklımıza bazı sorular takıldı. ‘Acaba vahşi hayvanlar kimseyi ısırmasınlar diye gösteriden önce tıka basa besleniyorlar mı’ diye düşündük. Ya kafasını aslanın ağzına sokan adamın kafasında çelik bir peruk mu vardı? Ya aslan birden acıkırsa? Kovboy giysili kadın uçuşan bıçaklardan korkmamak için her gösteriden önce uyku ilacı mı alıyordu?

NE DERSİNİZ?????

Sizin için çok eğlenceli bir kitap okudum:

Kim Takar Salatalık Kralı

Daha önce hiç, sürekli hayatımıza yön vermeye çalışan birileri olduğunu fark ettiniz mi?Bizim birer birey olma çabamıza karşın hep bazı insanların bizim adımıza düşünmek istemesi, bizim yerimize kararlar verme çabaları sizi rahatsız etti mi? Tarih boyunca toplumlarda hep yönetenler ve yönetilenler olmuş ve galiba bu düzen dünyanın sonuna kadar da sürecek. Tabii bu sistem doğru ve güzel bir işleyişle sürerse sorun yok. Ama bir de bunun tam tersini düşünün. İşte sizin için okuduğum bu kitapta eğlenceli bir şekilde bu konunun eleştirisi yapılıyor. Bakın size biraz hikayeyi anlatayım:

‘Bir gün mutfak masasının üzerinde salatalıktan bir kral bulmak, sıradan bir ailenin başına gelebilecek en çılgın deneyim olmalı. O acayip salatalık, mutfaklarında ortaya çıkana dek, Hogelmanlar, aslında sıradan bir aileymiş. Masalarında buldukları salatalık, kilerde yaşayan Kummi Ori’lerin kralı olduğunu, ama isyan çıkaran hain halkı yüzünden onlara sığındığını söylüyor. Ev halkından da kendilerine majesteleri demelerini istiyor. Kısa sürede baba Hogelman’ı etkisi altına almayı başarıyor. Bu arada aile bireylerini gizliden gizliye izlemeye ve olmadık olaylar çıkartmaya başlıyor. Hogelman ailesinin evinde artık hiçbir şey eskisi gibi gitmiyor. Avusturyalı çocuk ve gençlik kitapları yazarı Christine Nöstlinger, bu küçük belayla baş etmeye çalışan aile üyelerinin ilişkilerini, karşılıklı davranışlarını çok güzel anlatmış. Yani size bu hafta Günışığı Kitaplığı’ndan çıkmış, ‘Kim Takar Salatalık Kralı’ adlı ödüllü öyküyü tavsiye ediyorum.

MEKTUPLAR

Haberin Devamı

Ödevler bizi araştırmacı yapar

İnci abla bu ödev meselesi sanıyorum hepimizi çok ilgilendiriyor. Ama ben ödevlerin okulda ki başarımızı pekiştirdiğini düşünüyorum. Çünkü eğer ödevlerimizi anne- baba veya büyüklerimize güvenmeden, onlar bize karışmadan başarıyla yapabiliyorsak, kendimizle gurur duyabiliriz. Bir de ödev yaparken daha çok araştırmacı oluyoruz. Mecburen daha çok düşünüyoruz. Ödevlerimizi güzelce ve doğru yapmış olmamız bizim derslerimizi iyice anladığımızın göstergesi oluyor diye düşünüyorum. Belki bu fikirlerim geçen hafta yazısı çıkan Yusuf Güler arkadaşımız için bir cevap olabilir. Ama bazen de çok lüzumsuz ve ezbere dayalı ödevler veriliyor, onlara ben de sinir oluyorum.

Volkan Duman(9), AYDIN

Bana yazın olur mu

İnci Türkay / Kelebek - Hürriyet Medya Towers. Güneşli 34212 - İSTANBUL Faks: 0212 677 04 35

Yazarın Tüm Yazıları