Kaldırım meselesi

‘NE olacak bu memleketin hali?’

Yılların dillerden düşmeyen sorusu...

Her kesimden vatandaşın fikir yürütmeye doyamadığı konu...

Memleketin perişan hali konusunda hepimiz hemfikiriz de iş en önemli meselelerini sıralamaya geldiğinde ı-ıh... Türkiye’nin en iyi on kebapçısını seçmek kadar kolay değil on meselesini bulup çıkarmak. Herkes ayrı telden çalıyor.

Sağlıkla eğitim hariç tabii. Bu ikisi fiks. Hatta söylene söylene sakız olmuş, değerini kaybetmiş. Gerçi ‘Biraz açar mısınız?’ deseniz kimsenin derine inecek hali yok ama bellemişiz işte bir kere... Hani bir gün çareler, çözümler üretilir de bu ikisi mesele olmaktan çıkarsa, topluca eşekten düşmüşe döneriz herhalde.

Diğer meselelere gelince... Dediğim gibi, iki kişinin aynı fikirde olduğu görülmemiş. Atalarına ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ dedirtmiş bir toplumun evladı, elbet ucu kendisine dokunmayan meseleye ‘mesele’ demeyecektir. İşte bunun içindir ki kimsenin ‘en önemli mesele’si kimseninkine uymaz.

‘Çöpleri çok erken saatte topluyorlar’ diyebilir mesela biri... Bu yine de iyi. Hiç olmazsa bütün mahalleyi ilgilendiriyor. Bir başkası üst kattaki komşunun oğlunun müziğin sesini fazla açtığını söyleyebilir Türkiye’nin en önemli meselesi olarak...

***

Fakat ben onlar gibi yapmayacağım. Hakikaten Türkiye’nin çok önemli bir meselesini dile getireceğim.

Kaldırım.

Evet kaldırım.

‘Olmayan şeyin meselesi mi olur?’ da diyebilirsiniz tabii. Doğrudur. Bir İstanbullu olarak beş metre kesintisiz devam eden kaldırıma rastlamadık henüz. Bundan sonrası için de umudumuz yok.

Arabalar park etmediyse çukur kazılıp bırakılmıştır; parkeler sökülmediyse yağmurda çökmüştür; tümsekler oluşmadıysa aniden kaplamadan vazgeçilmiş, kaldırım tabiat anaya terk edilmiştir vs.

Bir de her yağmur sonrası Kızılırmak’a dönecek kadar yoldan aşağıda ya da üzerine çıkmanın dağcılık bilgisi gerektirdiği kadar yukarıda olma durumu var.

Kısacası, bizim çektiğimiz bir yana, kaldırım kaldırım olalı Türkiye’deki kadar zulüm görmemiştir. Gelen vuruyor, giden vuruyor.

Ben kendi hesabıma AB’ye yazmayı düşünüyorum. Kaldırımlara standart getirilmesini şart koşsun! AB de bir tuhaf ha... Kınayı yasaklıyor da şu kaldırımların halini görmüyor... Bu halimizle bizi aralarına alırlarsa, onların da medeniyetinden şüphe edeceğim.


MIŞ-MUŞ


Terör ilk defa treni hedef almış.

E, düşenin dostu olmazmış.

*

İki yıl sonra piyasaya çıkacak olan ilaç sigarayı bıraktırıyor, kolesterolü düşürüyor, kilo verdiriyor, diyabeti önlüyormuş.

O da benim gibi ne iş olsa yapıyor demek...

*

Zina tekrar suç oluyormuş.

Yani bedenlere ipotek geliyor öyle mi?
Yazarın Tüm Yazıları