İyi ki öyle değiller...

AĞIZLARINI her açışta ‘‘popülizm felakettir’’ tekerlemesini önümüze koyan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) sadece popülizmin değil, samimiyetsizliğin de şahane örneklerini veriyor.

‘‘AKP iktidarında popülist uygulamalara prim verilmeyecektir’’ cümlesi Sayın Tayyip Erdoğan'a aittir ve 16 Kasım 2002 tarihlidir.

Son vecizenin sahibi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise, ‘‘Şunu iyi bilmeli, popülizm halka ihanettir’’ demiş.

Gerekçesi de doğru, sözü de... Çünkü ülkenin mali disiplini korumadan belini doğrultması olanağı yoktur.

Ama ‘‘popülizmden’’ vazgeçmeyen, kendisinin Maliye Bakanı sıfatıyla siyasi sorumluluk paylaştığı Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı...

Nitekim arkadaşımız Turan Yılmaz dünkü Hürriyet'te, ‘‘Kredi kartı borcunu ödemediği, çeki karşılıksız çıktığı ya da seneti protesto edildiği için Merkez Bankası'nca kara listeye alınanlara sicil affı getirileceğini’’ bildiriyordu.

‘‘Sicil affı’’ deyince, anımsatmadan olmuyor:

AKP'nin Seçim Beyannamesi'nde aynen ‘‘Parlamento'nun af yetkisi sadece devlete karşı işlenmiş suçlarla sınırlı hale getirilecek, kişilere ve mallara karşı işlenen suçlarda ise mağdurların rızasını arayan ve haklarını koruyan bir sistem oluşturulacaktır’’ deniyordu.

Acaba buradaki ‘‘sicil affı’’ kavramı devlete karşı işlenmiş suç kategorisine mi giriyor da af çıkartılıyor?

Bu sorunun yanıtını Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un vermesi gerekir. Çünkü tasarıyı o hazırlatmış ve bakanların imzalarına da açmış.

Tasarıya göre ‘‘borcunu ödeyip yükümlülüğünü yerine getirenler bu sicil affından yararlanacak ve bankalar da yeni kredilendirme gibi işlemlerde kara listeyi dikkate almayacak’’mış.

Anımsayacaksınız, bir süre önce de (bizzat Maliye Bakanı Unakıtan'ın da yararlandığı) ‘‘Vergi Barışı Yasası’’ çıkarılmış, yine ‘‘vergi borcunun şu kadarını ödeyenlerin borcunu siliyoruz’’ denmişti. Dahası... Naylon fatura kullanarak vergi kaçıranlar da bu muhabbet arasında affa uğramıştı.

Peki ya ‘‘10 kişi başvurunca Kuran kursu açma’’ politikası; ‘‘her apartmanda bir mescit kurma’’ oyunu; ‘‘Orman vasfını kaybetmiş yerlerin isteyene satılması’’ (pratikte adeta bağışlanması); kamu sektörüne yeni bir tek eleman alınmadığı bilinirken 15 bin yeni imam kadrosu isteme hamlesi; hazinenin kasasında para yokken Bağkur emeklilerine 100'er milyon, SSK emeklilerine 75'er milyon dağıtılması; keza sırf söz verdik diye, fizibilitesini aramadan 15 bin km. uzunluğunda duble yol projesinin uygulamaya konulması, (elbet bir kısmı kısa dönemde yararlı olsa da) popülist politika örneği değilse nedir?

Ya oy hesabı uğruna İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırlarını genişletme projesi neyin nesi?

Kimse kimseyi aldatmasın. Bunun adı bal gibi popülizmdir.
Yazarın Tüm Yazıları