İrlanda ve Singapur’u örnek alalım ilaç işinde 1 milyar doları çekelim

TÜRKİYE’nin son 6 yılda ilaçta büyük atak yapan İrlanda ve Singapur’u örnek alması gerektiğini söyleyen Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkan Yardımcısı Mete Hüsemoğlu, bunun için ilacın ’stratejik sektör’ ilan edilmesini istedi. Bu sektörün dünyada 90-100 milyar dolarlık Ar-Ge bütçesi bulunduğunu vurgulayan Hüsemoğlu, bunun yüzde 1’inin Türkiye’ye çekilebileceğini söyledi.

ARAŞTIRMACI İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkan Yardımcısı ve YASED Yönetim Kurulu Üyesi Mete Hüsemoğlu, dünyada tüketilen ilaçların yüzde 1’inin Türkiye’de satıldığını belirterek, "Türkiye dünyadaki 90-100 milyar dolarlık ilaç Ar-Ge harcamalarından da en az bu kadar pay alabilmeli. Bu oranda pay alabilse bile 1 milyar dolarlık bir yatırımdan söz etmek mümkün" diyor. Türkiye’nin son 6 yılda ilaçta büyük atak yapan İrlanda ve Singapur’u örnek alması gerektiğini söyleyen Mete Hüsemoğlu, Türkiye’nin ilacı stratejik sektör ilan ederek uzun vadeli bir yol haritası çıkarması gerektiğinin altını çiziyor. Merck Sharp Dohme (MSD) Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkan Yardımcısı, MSD İlaçları Türkiye Genel Müdürü Mete Hüsemoğlu, yatırım ortamı rekabetçi hale getirildiğinde Merck’ün de yatırımlarını Türkiye’ye kaydırabileceğini söylüyor. Mete Hüsemoğlu ile ilaç sektörünü ve MSD’nin Türkiye’ye bakışını, planlarını konuştuk.

Türkiye’nin çekebileceği Ar-Ge yatırımlarının potansiyeli nedir?

- Dünyada 90 milyar dolarlık bir Ar-Ge bütçesi var. Türkiye en azından bu bütçeden kendi ilaç pazarındaki payını alabilir. Dünyada tüketilen ilaçların yüzde 1’i Türkiye’de satılıyor. Türkiye’nin ilaç sektörünün Ar-Ge bütçesinden de en az bu kadar pay alması gerekiyor. Bu oranda pay alabilse bile 1 milyar dolar civarında bir yatırımdan söz etmek mümkün. Ancak bu paranın Türkiye’ye gelmesi çok uzun dönemli bir planlama gerektiriyor.

Rekabetçiliğe göre düzen

Bu fonu çekebilmek için Türkiye nasıl bir strateji izlemeli?

- Türkiye sadece klinik araştırma değil, ilaçta birçok çok konuda dünyada rekabet edebilir özelliklere sahip. Türkiye’nin vizyonunu oluştururken örnek alabileceği Singapur ve İrlanda gibi güzel örnekler var. Bunlar hem ilaç araştırma geliştirmesi anlamında, hem ilaç üretimi ve ihracatı konusunda Türkiye’ye model oluşturabilecek yapıda iki ülke. Son 6 yılda her iki ülke de ilaç sanayinde dev oldu.

Bu iki ülke kısa sürede bu noktaya nasıl geldi?

- İrlanda Türkiye için çok iyi bir örnek. 90’larda Türkiye ile İrlanda’nın ilaç ve kimyasal hammadde ihracatı aşağı yukarı aynıydı. İrlanda sonradan büyük bir gelişim gösterdi. İlk olarak ilacı stratejik sektör kabul etti. Ondan sonra ’Bu alanda rekabetçi olacağım’ diyerek bütün düzenlemesini ona göre kurdu. Teşviğini verdi, vergilerini düzenledi. İş gücünü yetiştirdi, kendi iç mekanizmalarını, ruhsatlandırma süreçlerini, geri ödeme süreçlerini ona göre düzenledi. Yol haritası çıkarıp üzerinde ilerledi. Şu anda da sefasını sürüyor. İrlanda ilaç ihracatını 2006’da 45 milyar dolara kadar çıkardı, bugün 50 milyar dolarlara yaklaştı. Bu da dünya ilaç ihracatının yüzde 10’unu oluşturuyor. Avrupa’daki pazar İrlanda’nın elinde olduğu görülüyor.

Yol haritası çıkarılmalı

Türkiye’nin yol haritasının çıkarılması için sektör neler yapıyor?

- Türkiye’deki ilaç endüstrisinin bütünüyle devlete bağımlı bir yapısı var. Biz Türkiye’nin potansiyeline çok inanan bir şirketiz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nda da son bir yılda oluşmuş samimi bir istek var. En azından bu anlamda sektörün paydaşlarıyla bir araya gelip uzun dönemde ne yapabiliriz diye bir yol haritası çıkarma çabası var. Biz de Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AİFD) kaynaklarını kullanıyoruz. Geçen ocak ayında İrlanda’yı bir model olarak Sağlık Bakanlığı’na sunduk. Böyle bir model oluşturulursa Türkiye’de daha çok yatırımın gündeme gelebileceğini kendilerini aktardık. Türkiye’yi bir üretim ve ihracat üssü yapmayı istiyorsanız, Singapur’dan da İrlanda’dan da daha fazlasını vermeniz lazım.

Aşı bir kere yapılır ama ömür boyu korunma sağlar

Aşı pazarında yaşanan büyümeyi neye bağlıyorsunuz?

-
Dünyada zorunlu aşı takvimine alınan aşı sayısı da, buna ayrılan bütçe de sürekli artıyor. Çok ucuz aşısı olan hastalıkların tedavi maliyetleri inanılmaz, imkansız ya da ölüm riski var. Aşı, kolay, ucuz ve koruyucu bir ürün. İlaç firmalarının bu konudaki araştırma geliştirmeleri giderek artıyor. Uzun dönemde toplam sağlık sistemine çok olumlu etki yapacak bir konu. Aşı için bir kere ödüyorsunuz, ama ömür boyu o hastalıktan korunuyorsunuz. Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı aşıya ayırdığı bütçeyi son zamanlarda 4-5 kat artırdı. Halen aşı için bakanlık 120 milyon dolar civarında bütçe ayırır hale geldi.

190 milyon dolar ciromuz var istihdamı artıracağız

Türkiye’de cironuz ve yatırım planlarınız nedir?

- Merck Türkiye olarak 2007 ciromuz 190 milyon dolar civarındaydı. Bu yıl da toplam ilaç pazarı içindeki payımızı yerimizi korumaya yönelik bir hedefimiz var. Klinik çalışmalarımız var Türkiye’de. Geçen yıl 100 kişiyi işe aldık. İstihdamı artırmaya devam edeceğiz. Mevzuatın düzenlenmesi durumunda klinik araştırma laboratuarımızı daha da genişleteceğiz. Türkiye’yi rekabet eder hale getirirsek daha fazla yatırım için kendi şirketimle pazarlık eder hale geleceğim.

Yatırım fırsatı çıkarsa bunu değerlendiririz

Dünyada ve Türkiye’de ilaç sektöründe evlilikler veya el değiştirmeler hızlandı. Merck bu konuya nasıl yaklaşıyor?

- Şu ana kadar Merck’ün dünyada böyle bir evliliği yok, ama çok sayıda işbirliği yaptığı şirket var. Çok sayıda şirketle ürün bazlı ya da tedavi tedavi bazlı işbirlikleri yapıyor. Eskiden ’Kendi kaynağımla devam edeceğim’ diyordu. Ama şu anda ’Uygun şartlar ortaya çıktığında, bir fırsat olduğunda bakarım’ diyor. Türkiye’deki yaklaşımı da bundan farklı olmaz. Türkiye dünyanın büyüyen ve ilgi çeken pazarlarından biri. Fırsat gördüğü takdirde Merck bunu değerlendirir. Türkiye Merck olarak, dünyadaki Merck’ler içinde ilk 20 arasındayız.

Türkiye’nin her şeyi var ama helva yapamıyoruz

Merck, dünyada araştırma geliştirmeye ne kadar bütçe ayırıyor?

- Dünyadaki bütün Ar-Ge harcamasının yüzde 20’si ilaç sektörüne ait. Merck’in Ar-Ge için ayırdığı para yılda 5.5 milyar dolar. Türkiye, bunun sadece 30 milyon dolarlık çok küçük bir bölümünü alıyor. Çünkü Türkiye’de henüz klinik Ar-Geden söz etmek mümkün değil. Diğer ilaç şirketleri için de aynı şey sözkonusu. Gelişmiş bir medikal birimimiz, gelişmiş bir klinik araştırma departmanımız var ama Türkiye’nin bu anlamdaki potansiyelini yeterince kullanamıyoruz. Çok avantajlı bir yapımız, yetişmiş ve eğitimli insan gücümüz var. her şeyimiz var ama helva yapamıyoruz.

Yeni ilaç, bürokrasi yüzünden 2.5 yılda Türkiye’ye geliyor

Dünyadaki yeni bir ilacın Türkiye’ye gelmesi ne kadar sürüyor?

- Merck, 1891’de kurulmuş eski ve dev bir inovatif ilaç firması. Geliştirdiği ve bulduğu ilaçları, aşıları hastaların kullanımına sunuyor. Türkiye’de üretimin yarısını fason şirketlere yaptırıyoruz, yarısını da Avrupa’daki ilgili yerlerden ithal ediyoruz. Avrupa ve Amerika’da hangi Merck ürünü varsa Türkiye’de de var. Ama biraz zaman farkı oluyor. Çünkü Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’na başvurup ilaç ruhsatı almak ve sonra o ilacın ödeme listesine alınması kağıt üzerinde 210 günlük bir süre gerektiriyor. Ama bu süre çoğunlukla 2.5 yıla kadar uzuyor.

METE HÜSEMOĞLU

MERCK Sharp Dohme (MSD) Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkan Yardımcısı, MSD İlaçları Türkiye Genel Müdürü Mete Hüsemoğlu, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. 1991 yılından itibaren doktor olarak çalışmaya başladı. 1995 yılında bir ilaç firmasında ürün müdürü oldu. MSD bünyesine 1997’de katıldı ve sırasıyla pazarlama müdürü, pazarlama&satış müdürü ve kardiyo bölüm direktörü oldu. 2005’de Baltık Bölgesi Direktörlüğü’ne atandı. Aynı yıl MSD İlaçlar Genel Müdürü olarak Türkiye’ye döndü. Aynı zamanda Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkan Yardımcısı ve YASED Yönetim Kurulu Üyesi.
Yazarın Tüm Yazıları