İran ve Batı...

NE kadar "tarafsız" davranmaya çalışsa da özellikle yorum yazan insan zamanla kesinleşmiş-yahut katılaşmış-temel yargılardan ve hatta ön yargılardan sıyrılmakta zorlanıyor.

Bu gerçeği bilmiyor değildik...

Ama İran’ın "uranyumu zenginleştirme" çalışmalarına Batı dünyasından gelen tepkileri değerlendirirken, kendimizi İran’a, hani şu Mollarşi’nin hüküm sürdüğü için belki bin defa eleştirdiğimiz İran’a itiraf edelim ki daha yakın bulduk.

Biliyorsunuz İran’ın nükleer enerji kaynakları üzerindeki çalışmaları birkaç yıldır orada burada tartışılıp duruyordu. Tabii bu tartışmaların gerisinde "İran, uranyumu zenginleştirme amaçlı çalışmaların ulaşacağı belli bir aşamadan sonra, kolaylıkla nükleer silah (atom bombası) yapar" korkusu yatıyordu.

İran bu çalışmaları birkaç kere askıya aldı. Sonra tekrar başlattı. En nihayet dış baskılar nedeniyle durdurduğu çalışmaları tekrar başlattığını ilan ederek, başta ABD ve İsrail olmak üzere bundan çok tedirgin olan tüm ülkelere meydan okudu:

Öyle ya... Hadi ABD nükleer silahı ilk üreten ülkeydi. Rusya, Fransa, İngiltere, Çin, Hindistan, İsrail ve Pakistan...

Derken Kuzey Kore bile, "Ben nükleer silah yaptım..." diye ilan ederek dünyaya meydan okudu.

Ve kimse... Özellikle İran’ın nükleer yakıt olacak düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretmesinden çok rahatsızlık duyan Amerika Birleşik Devletleri hiçbir şey diyemedi.

Daha önce Kuzey Kore’ye ağır tehdit mesajları gönderen Başkan George W.Bush tüm o sözleri unuttu. Elinde bomba olan Kuzey Kore yerine "bomba yapmayacağım" diye defaatle vaatte bulunan İran’ı hedef aldı.

İran’ın elinde bir nükleer silah olursa bu Türkiye için tehdit teşkil eder mi?

Elbet eder...

Daha Humeyni dönemi İran’ının Türkiye’ye karşı yürüttüğü düşmanca politikaların mürekkebi kurumadı. Sırf "Atatürkçü ve laik" oldukları için İran tarafından tutulmuş -veya gönderilmiş- katillerin öldürdüğü aydınlarımızın isimlerini saysak, Türkiye’ye ne kadar büyük kötülük ettiklerini, o listeye bakıp söyleyebilirsiniz.

Ama Türkiye için İran’ın elindeki atom silahı ne kadar tehdit sebebi ise İsrail’in elindeki atom silahı da o kadar tehdit sebebidir. Çünkü uluslararası ilişkilerde daimi düşmanlık olmadığı gibi daimi dostluk da yoktur. Bu nedenle tek çare Türkiye’nin de kendi varlığını bu tehditlere karşı koruyacak önlemi almasıdır.

O önlemler nelerdir, nasıl alınabilir sorusunun yanıtını vermek ülkeyi yönetenlere aittir.

Bizi şimdilik ilgilendiren, kendileri nükleer silah üretirken bunu meşru bir hak gören Batı’lı devletlerin İran’a karşı uygulayacakları herhangi bir ambargoya destek verip vermemektir.

Türkiye’nin "İran’ın nükleer silah üretmesi ihtimalinden rahatsızlık duyduğu" elbet bu komşu ülkeye duyurulmalı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile işbirliğini kesmemesi istenmelidir. Ama bu yüzden çıkacak bir kavgada Türkiye’nin herhalde bir yeri olmamalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları