İlter Türkmen: Eski Bakanlar toplantısı

İlter TÜRKMEN
Haberin Devamı

Soğuk savaş sonrasında kurulan ‘‘Dışişleri Eski Bakanları Dünya Konseyi’’ daha önce ülkelerinde dışişleri bakanlığı yapmış olanları bir araya getiren bir örgüt. Toplantılarına sadece ‘‘dinozor’’ların gittiği sanılmasın, katılanlar arasında genç yaşta bakanlık yapmış kişiler, hálá hükümet sorumluluğu icra edenler, parlamenterler, büyükelçiler ve araştırma merkezleri başkanları var. Başından beri kuruluşun başkan yardımcısı olan Vahit Halefoğlu ile birlikte geçen hafta Konsey'in Moskova'daki konferansındaydık. Ana konu yirminci asır diplomasisi ve bundan gelecek asır için çıkarılabilecek dersler idi.

Tartışmalar, şimdi dünyaya egemen olan tek kutupluluğun ve küreselleşme sürecinin, bölgeden bölgeye ne kadar değişik açılardan algılandığını özellikle ortaya koydu. Soğuk Savaş'ın hasretinden bir türlü kurtulamayanlar yanında, ABD'nin hegemonyasını yansıtan tek kutupluluğun Birleşmiş Milletler'i tamamen devre dışında bırakmasının çok tehlikeli bir çığır açtığını düşünenler var. Özellikle Yugoslavya'ya karşı girişilen hava harekatı, BM'ler Güvenlik Konseyi'ne tevdi edilmiş bulunan kuvvet kullanılması yetkisinin NATO tarafından gaspedilmesi olarak yorumlanıyor. NATO'nun 50'nci yıldönümü vesilesi ile Washington'da nisan ayında yapılan toplantıda kabul edilen deklarasyon, İttifak'ın, yalnız Avrupa'da değil, fakat dünyanın her tarafında kuvvete başvurma yetkisini kendinde gördüğünün kanıtı sayılıyor. Buna karşılık Soğuk Savaş'ın kurbanları olan eski Varşova Paktı mensuplarının algılamaları kuşkusuz farklı. Bunlar arasında NATO'ya kabul edilenler asırlar boyunca coğrafya ve tarihin kendilerine çizdiği kaderin zincirini kırarak güvenliklerini garantilemiş olmanın mutluluğu içinde. Diğerleri heyecanla sıralarını bekliyorlar. Sovyetler Birliği'nden kopan Baltık Devletleri bağımsızlıklarının istikbaldeki teminatını NATO'da görüyorlar.

Toplantıya katılanlara bir resepsiyon veren Rusya Dışişleri Bakanı İvanov da NATO'nun Yugoslavya'da müdahalesine ağır eleştiriler yöneltti. Kosova sorununun ancak Rusya'nın yoğun çabaları sayesinde tekrar meşru çerçevesine oturtularak uluslararası gücün konuşlandırılmasının BM'ler Güvenlik Konseyi'nin kararına dayandırıldığını vurguladı. İnsan, ister istemez, Soğuk Savaş yıllarında ileri sürülen Brejnev doktrinini, Macaristan, Çekoslovakya ve Afganistan'a Sovyet müdahalelerini hatırlıyor. Büyük devletlerin hukuk ve meşruiyet kavramları son derece esnek! Her devletinki biraz öyle ya...

İvanov'la sohbette Türk-Rus ilişkileri hakkında ne düşündüğünü sordum. Karmaşık bir tepki gösterdi. Olumlu yönlerin yanında güven ortamını zedeleyen gelişmeler bulunduğunu söyledi ve özellikle, ekonomik bakımdan elverişli olmamasına rağmen, Bakü-Ceyhan petrol boru hattı güzergahı üzerindeki ısrarın, Rusya'nın Hazar havzasından tecrit edilmesi yolundaki ABD politikasının desteklenmesi anlamına geldiğini ima etti. Tankerlerin Boğazlar'dan geçişinin çevre ve İstanbul'un güvenliği bakımından yarattığı tehlikelere de inanmamakta ısrarlı. Karadeniz'den bir sualtı boru hattı ile Türkiye'ye doğalgaz naklini öngören ‘‘Mavi Akım’’ projesinin isabetli olduğunu, fakat daha sonra Türkmenistan'la yapılan gaz anlaşmasının Türkiye'nin niyetleri hakkında tereddüt uyandırdığını düşünüyor. Başbakan Ecevit, Moskova'ya geldiğinde ilişkilerdeki güçlüklerin aşılması fırsatının doğacağını umuyor. İki ülke arasında yüksek düzeyde bir temasa gerçekten ihtiyaç var.



Yazarın Tüm Yazıları