İktisadi ve sosyal önceliklerimiz olmalı

TÜRKİYE ekonomisini bugüne kadar şekillendirmiş iki önemli kavram vardır: Af ve teşvik. İki kavram da en geniş boyutlarda uygulanmıştır. O nedenle de, Türkiye ekonomisi istikrarsızlıklar içine sürüklenmiştir.

Başımıza gelen iktisadi sorunlar af ve teşvik gibi kavramların yanlış olmalarından kaynaklanmamaktadır. Aksine, bu kavramlar doğru kullanıldıklarında, çok faydalı olabilirler. Ama, bizler bu kavramları yozlaştırarak uygulamaya koymuşuzdur.

Bir ekonomide her şey teşvik edilemez. Her şey teşvik edildiğinde, hiçbir şey teşvik edilmiyor demektir. Çünkü, teşviklerin asıl işlevi ekonomideki göreli fiyatları çarpıtmaktır. Tüm fiyatlar aynı oranda çarpıtıldığında, göreli fiyatlar çarpıtılmamış olur.

HERKESE TEŞVİK

Ekonomideki tüm sektörler teşvik isterler. Ülkenin kalkınması yolunda fikirler beyan edildiğinde, devletin teşvik vermesini talep etmeyen hiçbir sektör ve reçete görmemişsinizdir ya da duymamışsınızdır
.

Tarım teşvik ister. Sanayi teşvik ister. Denizcilik teşvik ister. Eğitim teşvik ister. Sağlık teşvik ister. Ulaştırma teşvik ister. Turizm zaten teşvik sisteminin ilk sırasındadır. Şehirler ve bölgeler teşvik ister. Kısacası her şey ve herkes teşvik ister. Teşvik istemeten hiçbir sektörümüz yoktur. Teşvik isterken de, tüm sektörler rekabet ettikleri ülkelerden örnekler verirler. Çin sanayide elektrik tüketimine sübvansiyon verdiği için tekstilcimiz teşvik ister. Avrupa topluluğu tarıma teşvik verdiği için çiftçimiz mazotu, gübreyi, tohumu piyasa fiyatının altında almak ister. Ürününü piyasa fiyatının üzerinde satmak ister.

Türkiye’de teşvik konusu o hale getirilmiştir ki, sanki teşvik verilmese, ekonomi duracaktır. Ekonomi topluca batacaktır. Bunların hiçbiri doğru değildir. Doğru olan, herhangi bir alanda verilen teşviklerin başka alanların da teşvik istemesini haklı çıkarmaya başlamasıdır. Halbuki, teşvikler seçici verildiğinde, ekonomi çok daha fazla canlanacaktır. İş riski müteşebbisin üzerinde kalacağından, verimlilik artacaktır.

Teşvikler yoluyla iş riski devletin üzerine (yani vergi verenlerin üzerine) yıkıldığında, rant doğmaktadır. Rantın olduğu yerde verimlilik düşer, iktisadi atalet başlar. Rantın bölüşümü için mücadele başlar.

RANT DAĞITMA

Türkiye iktisadi ve sosyal önceliklerini iyi saptamak zorundadır
. Bu önceliklere göre teşvik sistemini oluşturmalıdır. Seçici olunmalıdır. Her ağlayana teşvik vermemelidir. Verilen her teşvikin mutlaka bir başlangıcı ve bir sonu olmalıdır. Teşviklerin toplam maliyeti iyi hesaplanmalıdır ve şüphelere yer vermeyecek biçimde iyi bilinmelidir. her şeyden önce, bütün bunlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Türkiye’de bunların hiçbiri yapılmamaktadır. Dolayısıyla, teşvik sistemi bu ülkede hükümetlerin rant dağıtma mekanizmasının en önemli parçası haline gelmiştir. Siyasi mücadele fikirlerin mücadelesi olmaktan çıkıp devletin yarattığı rantın kimler tarafından dağıtılacağının mücadelesi haline dönmüştür.

Böyle bir sistem içinde ekonomik istikrarı yakalamak mümkün değildir. Ekonomik istikrar yakalansa dahi, uzun ömürlü olması olasılığı yoktur. Dolayısıyla, öncelikleri olmayıp duruma göre her şeyin öncelikli olduğu bu oramı değiştirmek zorundayız. Gerçek yapısal reform bu olacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları