İki aşk hikayesi

Kız Cesaretin Var mı Aşka ile dizi dünyasına adım attı. Kavak Yelleri’nde konuk oyuncuydu, şimdi Melekler Korusu’nda Hümeyra’nın kızını oynuyor.

Özge Özpirinççi, son zamanlarda yıldızı parlayan yeni nesil oyunculardan.

Erkeği de gayet iyi biliyorsunuz. Aralarında Koçum Benim, Kampüsistan gibi dizilerin bulunduğu 10’dan fazla yapımda kendini ispatladı. Engin Altan Düzyatan, şimdi DOT’un kuvvetli oyuncularından.

İkisinin yolu Cesaretin Var mı Aşka dizisinde kesişti. Birbirlerine aşık oldular. Dizi bitti ama onlar ayrılmadılar.

Set aşkları diye bir şey varsa, onlarınki en karşı konulamaz olanlardan biriydi.

Engin Altan Düzyatan ile Özge Özpirinççi aşk yaşıyor şimdi. Yapımcılar bu ilişkiyi öğrendikleri andan itibaren saklamalarını istemişler çiftten. Facebook’a yüklediğiniz fotoğraflardan gezdiğiniz mekanlara, kendinize dikkat edin demişler. Dolayısıyla pek el ele görünmüyorlar.

Fakat çok aşıklar, ilişkilerini doludizgin yaşıyorlar.

“Selebriti”ler dünyasında, işi, aşkı korumak için iyi strateji... Şimdi size başka bir aşk hikayesi anlatacağım.

Erkek, İngiltere’nin ünlü rock grubu The Apartment’ın solisti. Kız, Türkiye’de sunucu. Bir gün, arkadaşı Hakan Tamar, “dinle, bak, nefis grup” diye grubun Myspace sayfasını gönderiyor kıza. Kız bayılıyor müziğe. Fark ediyor ki hiç Türkiye’de konser vermemiş The Apartment. Kız, gruba Myspace’den mesaj atıyor, “Gelmeyi düşünür müsünüz” diye. Olumlu yanıt alıyor. Daha sonra aylarca hiç konuşmuyorlar. Erkek, bir başka meşhur İngiliz grup olan Boykillboy elemanlarının yakın arkadaşı. Grup Mojo’da konser verecek, o da onlarla birlikte Türkiye’ye geliyor. Aylar önce konuştuğu Türk kızı hatırlıyor, Myspace’den mesaj atıyor, “Mojo’ya sen de gel” diyor. Konser akşamı karşılaşıyorlar.

İlk görüşte aşk. David Caggiari, Londra ve İstanbul arasında mekik dokuyor aylar boyunca, her şeyi bırakıyor, İstanbul’a geliyor hayatının aşkı için. Dizlerinin üzerine çöküyor ve evlenme teklif ediyor. Şimdi evliler. Bir süre sonra Brüksel’e yerleşecekler. Görüyorsunuz, Myspace nelere kadir...

Çeviri meseleleri

Myspace demişken, serbest çağrışım oluverdi birden. Entertainment Channel’daki memeli belgeseli The Girls of the Playboy Mansion’un tekrar bölümlerinden birinde Holly kardeşim, Hef’e diyor ki, “I found a girl on Myspace.” Türkçe meali “Myspace’ten bir kız buldum.”
Altyazıda ne yazıyor dersiniz? Boş sayfamdan bir kız buldum. Güncel programları çevirmek için biraz günlük İngilizce bilmek gerekiyor; Dis iz e teybıl’ı çevirebiliyor olmak yetmiyor yani. Myspace’i de bir zahmet bileceksin.

Hakikaten, bazen altyazılardan dizi, film izlemek bir işkence. Bütün esprileri, cümleleri peksimet gibi yiyorlar. İngilizce bilmeyenler zaten yanmış bu konuda; bilenler de altyazılara kalmamak için kulak kesiliyor mecbur. Fakat tam “Hah, yakaladım ne konuştuklarını” derken Fifti Beygillerden bir adam geliyor, oo men, yo men diye ağır lokal şiveyle giriveriyor; takip et edebilirsen.

Zaten şu “dahi” demek olan de’leri, bağlaç ki’yi ve soru manasındaki mi’leri ayıramıyorlar ya o da ayrı mevzu. Ayrıca erkeklere bir tüyo vereyim, flört ederken attığınız mesajlara dikkat edin. Kızlarla hep konuşuruz, adamı attığı mesajdan, mailden tanıyacaksın diye. Mesela “sende beni seviyormusun, kalbimin sesini hiçmi duy muyorsun” diye mesaj atan adamdan iş çıkmaz. Gerçi ki’leri mi’leri ayırsa da iş çıkmaz bu cümleyi kurandan ama çok ciddiyim, bu space tuşu mühim. Kullanmayı bilelim. Gerekiyorsa üşenmeyelim, çekinmeyelim, bir lise (hatta ilkokul) dilbilgisi kitabı edinelim...
Yazarın Tüm Yazıları